3 Nisan 2002 21:00
Kardeşliğin dansı
Boğaziçi Üniversitesi Folklor Kulübü, geçtiğimiz günlerde izleyenlere keyifli saatler yaşatan 5 gösteri yaptı. 1995 yılından bu yana, Anadolu ve çevresindeki halkların farklı kültürlerini, birlikteliğini anlatan danslar sahneleyen grup, bu yıl iki gösteri hazırlamış. Gösterilerin ilkini Mart ayının ikinci haftasında gerçekleştiren kulüp, Mayıs ayındaki ikinci gösteriye hazırlanıyor.
Geçmiş yıllarda yaptığı "Karola", "Seyran", "Göçmen", "Horevo", "Düş Yollarında", "Günebakan" ve "Şehrin Esmerleri" isimli dans ve müzik gösterilerilerini harmanlayarak "Semah-Doğu-Balkan"ı oluşturan kulüp, 55 müzisyen ve 60 dansçıdan oluşuyor.
Kulüp üyeleri Burcu Yıldız, Derya Demirler ve Ozan Aksoy; yaptıkları işle piyasada çokça hakim olanın aksine, bir yörede birden fazla kültür olduğunu anlatmaya çalıştıklarını aktarıyor. Kulüp dansları olduğu gibi değil, müzikle ilişkilendirerek aktarıyor. Katılmak isteyen her öğrenciye, çalışma düzenine uymak kaydıyla kapılarını açan kulüpte bir de gitar birimi var.
Gösterilerden elde edilen küçük paralarla ihtiyaçlarını karşılayan Boğaziçi Üniversitesi Folklor Kulübü'nün enstrümanları ve bazı gereçleri de üniversite rektörlüğü tarafından sağlanıyor. Gruptan mezun olanlar, "Boğaziçi Gösteri Sanatları Topluluğu", "45'lik Şarkılar" gibi gruplarda müzik hayatına devam ediyor.
Önemli olan birliktelik Folklor Kulübü, Boğaziçi Üniversitesi henüz Robert Koleji'yken kurulmuş. Zamanla birtakım değişikliklere uğrayan kulüp, 1980'lerin ardından "Boğaziçi Üniversitesi Türk Folklor Grubu" adındaki "Türk" kelimesi de çıkarılarak farklı bir yapıya bürünüyor. Dans ağırlıklı, ekip formu değiştirilen kulüpte, yerel dansların ve kültürlerin tartışılmaya başlandığı bir dönem başlıyor. Ve 1995 yılından bu yana bu yönde gösteriler yapılıyor. "Dans ve müziklerde Anadolu'daki çokkültürlülük, halkların kardeşliği teması hakim. Ekip formunda olduğunda, mesela Diyarbakır yöresi; bu yörede tek bir dans yok. Ermeniler, Kürtler, Türkler var. Ayrıntılara dair bir şey söylemeniz gerekiyor. 1995'den bu yana semah, doğu, balkan öbekleriyle gösteriler yapıyoruz. Bütün kültürlere dair müzikler ve danslar var. Ama önemli olan birliktelik. Bu dansların bir arada olması" diyor Burcu Yıldız. Semahlarda yoğun bir Türkçeleştirme havası hakim olduğunu belirten Yıldız, Kürt, Zaza, Tahtacı Alevilerinin de varlığına dikkat çekerek, bu kültürlerin birbirinden çok fazla ayrıştığına dikkat çekiyor.
Orijinal sıkıntısı Kulüpte yaşanan en büyük sıkıntı ise kaynak bulma. Dansların ve müziklerin orijinallerini bulmakta zorlandıklarını söyleyen Burcu Yıldız'ı, ellerinde çok büyük olmasa da bir arşiv olduğu, repertuarlarını buradan oluşturduklarını söyleyen Ozan tamamlıyor. Kulüp, okulda çıkardığı dergiyle de farklı kültürlere dair akademik bir tartışma sürdürüyor. Dergide değişik toplumların kültürlerini yansıtan çevirilere de yer veriliyor.
Düşünmeyi sağlamak Müziklerde, ağırlıklı olarak vurmalı çalgılar kullanıldığını anımsatan grup üyeleri, bir parçayı düzenlerken, onu sadece otantik haliyle ifade etmediklerini vurguluyorlar. "Düzenlemeler yapıyoruz. Ama tabii tüketici bir yere de kaçmamaya çalışıyoruz" diyen Ozan, izleyiciye direk bir mesaj vermek yerine, düşünmeyi sağlamayı amaçladıklarını belirtiyor.
Önemli olan birliktelik Folklor Kulübü, Boğaziçi Üniversitesi henüz Robert Koleji'yken kurulmuş. Zamanla birtakım değişikliklere uğrayan kulüp, 1980'lerin ardından "Boğaziçi Üniversitesi Türk Folklor Grubu" adındaki "Türk" kelimesi de çıkarılarak farklı bir yapıya bürünüyor. Dans ağırlıklı, ekip formu değiştirilen kulüpte, yerel dansların ve kültürlerin tartışılmaya başlandığı bir dönem başlıyor. Ve 1995 yılından bu yana bu yönde gösteriler yapılıyor. "Dans ve müziklerde Anadolu'daki çokkültürlülük, halkların kardeşliği teması hakim. Ekip formunda olduğunda, mesela Diyarbakır yöresi; bu yörede tek bir dans yok. Ermeniler, Kürtler, Türkler var. Ayrıntılara dair bir şey söylemeniz gerekiyor. 1995'den bu yana semah, doğu, balkan öbekleriyle gösteriler yapıyoruz. Bütün kültürlere dair müzikler ve danslar var. Ama önemli olan birliktelik. Bu dansların bir arada olması" diyor Burcu Yıldız. Semahlarda yoğun bir Türkçeleştirme havası hakim olduğunu belirten Yıldız, Kürt, Zaza, Tahtacı Alevilerinin de varlığına dikkat çekerek, bu kültürlerin birbirinden çok fazla ayrıştığına dikkat çekiyor.
Orijinal sıkıntısı Kulüpte yaşanan en büyük sıkıntı ise kaynak bulma. Dansların ve müziklerin orijinallerini bulmakta zorlandıklarını söyleyen Burcu Yıldız'ı, ellerinde çok büyük olmasa da bir arşiv olduğu, repertuarlarını buradan oluşturduklarını söyleyen Ozan tamamlıyor. Kulüp, okulda çıkardığı dergiyle de farklı kültürlere dair akademik bir tartışma sürdürüyor. Dergide değişik toplumların kültürlerini yansıtan çevirilere de yer veriliyor.
Düşünmeyi sağlamak Müziklerde, ağırlıklı olarak vurmalı çalgılar kullanıldığını anımsatan grup üyeleri, bir parçayı düzenlerken, onu sadece otantik haliyle ifade etmediklerini vurguluyorlar. "Düzenlemeler yapıyoruz. Ama tabii tüketici bir yere de kaçmamaya çalışıyoruz" diyen Ozan, izleyiciye direk bir mesaj vermek yerine, düşünmeyi sağlamayı amaçladıklarını belirtiyor.
Evrensel'i Takip Et