29 Mart 2002 22:00
OHAL Türkiye'nin sorunu
Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde 45 kez uzatılan Olağanüstü Hal (OHAL) uygulamasına tepki gösteren bölge milletvekilleri, OHAL'in uzatılmasının halka güvensizlik anlamına geldiğini ve aynı zamanda bölgeyi baskı altında tutma isteğini de gösterdiğini söylediler. OHAL'in kaldırılmasını isteyen milletvekilleri, bölgeye devletin yatırım yapması, köye dönüşlerin sağlanması gerektiğini belirttiler.
Baskı aracı ANAP Hakkari Milletvekili Mecit Piruzbeyoğlu, son bir buçuk yıldır fuzuli yere uzatıldığını söylediği OHAL'i "bir yönden halka güvensizlik, bir yönden de halkı baskı altında tutma" olarak değerlendirdi. Hakkari'nin 24 yıldır hep olağanüstü hal ve sıkıyönetim ile idare edildiğini, bunun da ne insafla, ne demokrasiyle, ne devlet hukukuyla, ne de devletin tarafsızlığıyla bağdaştığını ifade eden Piruzbeyoğlu, İstanbul'daki banka soygunları ve kapkaç olaylarını hatırlattı. OHAL'in kaldırılması gerektiğini belirterek, "Ama kaldırmıyorlar, Meclis'e geldiği zaman, sanki o bölgede insanlar tamamen devlete karşı gibi gösteriliyor" diyen Piruzbeyoğlu, Başbakana, bakanlara, liderlerine gittiklerini ama sonuç vermediğini belirterek, "Maalesef ne kontrol ne de yetki onların elinde değil" dedi.
Anormal yaşam! AKP Diyarbakır Milletvekili Mahmut Göksu da her zaman OHAL'in kaldırılmasını istediklerini hatırlatarak, "Oradaki insanlarımız da artık olağan bir hayata geçsinler. '78'den bu yana sıkıyönetim, 80'den sonra da sonra OHAL olarak geldi. Neredeyse çeyrek asırdan beri bu insanlar anormal bir yaşam içerisinde" dedi. OHAL şartları kalmadığı gibi 21 yıla yakın devam eden bu halin bu kadar süre devam etmesindeki sebebleri araştırmak gerektiğini kaydeden Göksu, OHAL'in devamında fayda olmadığını, o bölgeye yatırımların, devlet imkanlarının gelebilmesi için kalkmasında fayda olduğunu söyledi.
Ayrı bir hukuk AKP Adıyaman Dengir Mir Mehmet Fırat da ülkenin bir bölgesinde ayrı bir hukuk uygulandığını hatırlatarak, bu sistemin demokrasi olamayacağını vurguladı. "25 yıl ayrı hukuk uyguluyorsanız, o milletin, o ülkede yaşayan insanların birliğini, bütünlüğünü sağlayamazsınız. Sadece o bölgede yaşayan insanlar değil, bir şekilde o bölgeye giden insanlar da yabancılaşıyor" diyen Fırat, bölgede insanların çeyrek asırdır normal bir sistem, normal bir hukuk görmediklerini söyledi. Yılmaz'ın "Avrupa Birliğinin yolu Diyarbakır'dan geçer" sözünü hatırlatan Fırat, "AB'nin yolu nereden geçer bilmiyorum; ama, AB, 25 yıldan beri olağanüstü hal uygulanan bir ülkeye gelmez, bir bölgeden de geçmez" dedi.
Çözüm değil SP Diyarbakır Milletvekili Ömer Vehbi Hatipoğlu ise Meclis kürsüsünden yaptığı konuşmada, olağanüstü halin bir çözüm olmadığını, çözüm olsaydı 45 defa uzatılmaya gerek olmayacağını hatırlatarak, bölgeye yatırım yapılmasını istedi. Hatipoğlu, "Eğer, şu anda, OHAL Bölge Valisi, isterse bölgeyi bir açık hava hapishanesine dönüştürür, o kadar büyük yetkilerle donatılmıştır" diyerek, geniş yetkilere dikkat çekti.
Türkiye'nin meselesi SP Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç da Meclis'te yaptığı konuşmada, bölge insanının, bir ömrün yarısını hak, hukuk, hürriyet ve özgürlüğün askıya alındığı bölgede geçirmek zorunda bırakıldığını, daha ne kadar süreceğinin de belli olmadığını söyledi. Başbakan Ecevit'in 1997'de "bu sene içerisinde OHAL kesinlikle kaldırılacaktır" dediğini, ama aradan geçen beş yıla rağmen kaldırılması bir yana uzatılmasının görüşüldüğünü hatırlatan Cemil, Mesut Yılmaz'ın 1999'daki "Buna, artık, olağanüstü hal denemez, artık, olağan hale gelmiş demektir. Bu tedbirler, artık, savunulamaz. Bölgede yönetimin ve hayatın normalleştirilmesi, sosyal ve ekonomik tedbirlerin alınması zamanı gelmiştir" sözlerine vurgu yaptı. Cemil, "OHAL bugün etkinliğini kaybetmiştir; ancak, adına ister güneydoğu meselesi deyin ister terör meselesi deyin ister Kürt meselesi deyin, ne derseniz deyin, bu, sadece bölge meselesi değil, Türkiye'nin meselesidir" dedi.
Baskı aracı ANAP Hakkari Milletvekili Mecit Piruzbeyoğlu, son bir buçuk yıldır fuzuli yere uzatıldığını söylediği OHAL'i "bir yönden halka güvensizlik, bir yönden de halkı baskı altında tutma" olarak değerlendirdi. Hakkari'nin 24 yıldır hep olağanüstü hal ve sıkıyönetim ile idare edildiğini, bunun da ne insafla, ne demokrasiyle, ne devlet hukukuyla, ne de devletin tarafsızlığıyla bağdaştığını ifade eden Piruzbeyoğlu, İstanbul'daki banka soygunları ve kapkaç olaylarını hatırlattı. OHAL'in kaldırılması gerektiğini belirterek, "Ama kaldırmıyorlar, Meclis'e geldiği zaman, sanki o bölgede insanlar tamamen devlete karşı gibi gösteriliyor" diyen Piruzbeyoğlu, Başbakana, bakanlara, liderlerine gittiklerini ama sonuç vermediğini belirterek, "Maalesef ne kontrol ne de yetki onların elinde değil" dedi.
Anormal yaşam! AKP Diyarbakır Milletvekili Mahmut Göksu da her zaman OHAL'in kaldırılmasını istediklerini hatırlatarak, "Oradaki insanlarımız da artık olağan bir hayata geçsinler. '78'den bu yana sıkıyönetim, 80'den sonra da sonra OHAL olarak geldi. Neredeyse çeyrek asırdan beri bu insanlar anormal bir yaşam içerisinde" dedi. OHAL şartları kalmadığı gibi 21 yıla yakın devam eden bu halin bu kadar süre devam etmesindeki sebebleri araştırmak gerektiğini kaydeden Göksu, OHAL'in devamında fayda olmadığını, o bölgeye yatırımların, devlet imkanlarının gelebilmesi için kalkmasında fayda olduğunu söyledi.
Ayrı bir hukuk AKP Adıyaman Dengir Mir Mehmet Fırat da ülkenin bir bölgesinde ayrı bir hukuk uygulandığını hatırlatarak, bu sistemin demokrasi olamayacağını vurguladı. "25 yıl ayrı hukuk uyguluyorsanız, o milletin, o ülkede yaşayan insanların birliğini, bütünlüğünü sağlayamazsınız. Sadece o bölgede yaşayan insanlar değil, bir şekilde o bölgeye giden insanlar da yabancılaşıyor" diyen Fırat, bölgede insanların çeyrek asırdır normal bir sistem, normal bir hukuk görmediklerini söyledi. Yılmaz'ın "Avrupa Birliğinin yolu Diyarbakır'dan geçer" sözünü hatırlatan Fırat, "AB'nin yolu nereden geçer bilmiyorum; ama, AB, 25 yıldan beri olağanüstü hal uygulanan bir ülkeye gelmez, bir bölgeden de geçmez" dedi.
Çözüm değil SP Diyarbakır Milletvekili Ömer Vehbi Hatipoğlu ise Meclis kürsüsünden yaptığı konuşmada, olağanüstü halin bir çözüm olmadığını, çözüm olsaydı 45 defa uzatılmaya gerek olmayacağını hatırlatarak, bölgeye yatırım yapılmasını istedi. Hatipoğlu, "Eğer, şu anda, OHAL Bölge Valisi, isterse bölgeyi bir açık hava hapishanesine dönüştürür, o kadar büyük yetkilerle donatılmıştır" diyerek, geniş yetkilere dikkat çekti.
Türkiye'nin meselesi SP Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç da Meclis'te yaptığı konuşmada, bölge insanının, bir ömrün yarısını hak, hukuk, hürriyet ve özgürlüğün askıya alındığı bölgede geçirmek zorunda bırakıldığını, daha ne kadar süreceğinin de belli olmadığını söyledi. Başbakan Ecevit'in 1997'de "bu sene içerisinde OHAL kesinlikle kaldırılacaktır" dediğini, ama aradan geçen beş yıla rağmen kaldırılması bir yana uzatılmasının görüşüldüğünü hatırlatan Cemil, Mesut Yılmaz'ın 1999'daki "Buna, artık, olağanüstü hal denemez, artık, olağan hale gelmiş demektir. Bu tedbirler, artık, savunulamaz. Bölgede yönetimin ve hayatın normalleştirilmesi, sosyal ve ekonomik tedbirlerin alınması zamanı gelmiştir" sözlerine vurgu yaptı. Cemil, "OHAL bugün etkinliğini kaybetmiştir; ancak, adına ister güneydoğu meselesi deyin ister terör meselesi deyin ister Kürt meselesi deyin, ne derseniz deyin, bu, sadece bölge meselesi değil, Türkiye'nin meselesidir" dedi.
Evrensel'i Takip Et