01 Eylül 2011 11:46

Tüzel: 'Terörle mücadele' konsepti barış isteyenlere uygulandı

Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku İstanbul milletvekili Abdullah Levent Tüzel 1 Eylül Dünya Barış Günü mitingine yönelik saldırıya dair yazılı bir açıklama yaptı.“Yasal ve izinli mitinge daha başlangıçta müdahale etmekle niyetlerini ifade eden emniyet yetkilileri arama noktasında başlattıkları gaz bombalı

Tüzel: 'Terörle mücadele' konsepti barış isteyenlere uygulandı
Paylaş

“Yasal ve izinli mitinge daha başlangıçta müdahale etmekle niyetlerini ifade eden emniyet yetkilileri arama noktasında başlattıkları gaz bombalı saldırı miting boyunca aralıklı devam etmiştir. Mitingin yapılamayacak noktaya gelmesi sonucunda tertip komitesi bu durumu protesto ederek mitingi sonlandırma kararı alarak kitleyi dağıtmış ancak polis güçleri dağılan kitleyi ve tertip komitesini gözaltına almıştır” dedi. Tüzel, İstanbul milletvekilleri olarak İstanbul Valisine polisin mitinge devamlı gaz bombası atma tutumuna yönelik eleştirilerini aktardıklarını ve buna bir son verilmesini istediklerini ancak görevi kötüye kullanma ve demokratik hakkın şiddet kullanılarak engellenmesinin önüne geçilmediğini ifade etti.

Tüzel'in açıklaması şöyle:

"İstanbul Kadıköy’de 1 Eylül Dünya Barış Günü’nde barış dileyenler AKP hükümetinin yeni güvenlik konseptinin mağduru olmuşlardır. Yasal ve izinli mitinge daha başlangıçta müdahale etme niyetlerini ifade eden emniyet yetkililerinin arama noktasında başlattıkları gaz bombalı saldırı miting boyunca aralıklı olarak devam etmiştir. Mitingin yapılamayacak noktaya gelmesi sonucunda tertip komitesi bu durumu protesto ederek mitingi sonlandırma kararı alarak kitleyi dağıtmış ancak polis güçleri dağılan kitleyi ve tertip komitesini gözaltına almıştır.

İstanbul milletvekili olarak İstanbul Valisine polisin mitinge dönük devamlı gaz bombası atma tutumu aktarılmış ve buna bir son verilmesi istenmiş olmasına rağmen bu görevi kötüye kullanma ve demokratik hakkın şiddet kullanılarak engellenmesinin önüne geçilememiştir.

Bugün yaşadıklarımız Başbakan ve devlet adına konuşan yetkililerin “demokratik haklar ve hukuk içersinde bir yol izleyeceklerine” dair söylediklerinin ne denli gerçek dışı olduğunu göstermektedir. Demokratik kitle gösterilerine dönük polisin aşırı ve ölümle sonuçlanan müdahaleleri bu dönemin devlet tutumu olmuştur. Seçim döneminde Halil İbrahim Oruç’un katledilmesiyle başlayan bu “konsept” Hopa’da devam etmiş son olarak Hakkari Çukurca’da Yıldırım Ayhan’ın gaz bombası mermisi ile doğrudan hedef alınarak katledilmesine vardırılmıştır.

AKP yönetimindeki devlet, demokratik hakkını kullanan, Kürt sorununa demokratik ve siyasal çözüme dayalı bir barış dile getiren herkesi, her muhalif sesi sindirmek ve “terör yandaşı” olarak yaftalamak tutumunu görev bellemiştir. Bu tutum açık faşizmdir, hak hukukla bağdaşmamaktadır ve sokakları insanlara yasaklamaya vardırılan bu devlet teröründen vazgeçilmelidir.

Bizler, ‘ülkemizin gençlerinin ölümlerine seyirci kalmayalım, çatışmaları durdurmanın yolu askeri, silahlı mücadeleden değil siyasal demokratik diyaloga dayalı çözümden geçer’ dedikçe hükümet daha çok gencin ölümüne davetiye çıkaran bir yol ve söylem izlemektedir. “Bir gider bin geliriz” tarzı ve halen bayram günlerinde dahi savaş ve tekçi söylemlerin bütün ülkemiz halklarını adım adım felakete sürüklemekte olduğunu artık görmeliyiz. AKP hükümeti halkımızın ‘barışı getirsin’ diye kendisine verdiği desteği, gençleri gözünü kırpmadan içeride ve dışarıda yeni cephelere sürmekten çekinmeyerek kötüye kullanmaktadır.

Evet ‘artık yeter’ demeliyiz. Başbakana, hükümete, devlet adına hareket eden her yetkiliye bu tutumlarına bir son verme adına yeter demeliyiz. Buna haklarının olmadığını; savaşın yeni ölümler getirmekten başka işe yaramayacağını, geçmişten ders çıkartılmasını hep birlikte görmek, göstermek zorundayız.

Dünya halklarının ulusal meselelerde deneyimleri bizlere sabırla davranmayı ve de barışçı siyasi ve diyaloga dayalı çözüme işaret etmektedir. Muhatap ise sadece Kürtler değil onurlu eşit haklarla demokrasiye dayalı bir barışı isteyen hepimiz olmak durumundayız.

Bugün bizlerin gözleri önünde cereyan eden, savaşa karşı barış diyenlere dönük devlet tutumunun geleceğimizin daha kötü olacağına işaret etmesi herkes için uyarıcı olmalıdır.

Komşu ülke iktidarlarına “Halkını dinle!” nasihatı verenler önce kendileri bunu düstur bilmelidir. Ölümlerin, yaralamaların, devlet terörünün hesabı verilmelidir. Üzerleri örtülmemelidir. Gözaltındakiler bırakılmalıdır. Halkımız er geç hak ettiği barışı, eşitliğe dayalı ortak yaşamı ve ortak vatanı kazanacaktır.

Yaşasın barış! Demokrasi özgürlük ve barış sesimiz susmayacaktır!"

ÖNCEKİ HABER

Ne zaman ki özgür olursak...

SONRAKİ HABER

Van'da barış mitingi Yıldırım Ayhan'a adandı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...