14 Mart 2002 22:00
Etike'den kutu içi yaşamlar
GÜNÜN YAZILARI
Serap Etike'nin "Kutu İçi Yaşamlar" başlığıyla oluşturduğu resimler, Ankara'daki Başak Sigorta Sanat Galerisi'nde sergileniyor. Etike, Öğretmen Dünyası dergisindeki sürekli yazılarında resim sanatının sorunlarına, kuramsal bağlamda estetik sorunlarına, resim eğitimine, estetik algılayışın eğitim dünyasında nasıl yaygınlaştırılabileceğine ilişkin görüşlerini dile getiren bir eğitimci ressam.
Etike'nin yazılarından edindiğim izlenimlerin süreğinde, son sergisi olan "Kutu İçi yaşamlar"daki resimleri izlemeye gittiğimde, beklediğim gibi, dünya görüşünün somut resimsel karşılıklarını buldum.
'Deneysel' resimler Etike, bu sergisinde neredeyse tümüyle "deneysel" denebilecek bir dizi resimle çıktı izleyicinin karşısına. Bu resimlerde, sanatsal yaratıda başı çeken öğelerden olan cesaret'in özgün örneklerini görüyoruz. Ancak, boşlukta kalan bir cesaret değil bu; ayakları yere basan, düşünceyi ve dünya görüşünü kendine taban seçen bir cesaret, daha doğrusu arayış yürekliliği. İkiyüzlülükten uzak, içten, eylemiyle söylemi örtüşen resimler bunlar. Tecimsel hesaplar içinde olmadan yaratılan. Pek çok "sanat ürünü"nün kısa sürede paraya dönüştürülmek amacıyla, seri üretimler sonucunda alıcısıyla buluşturulduğu günümüz dünyasında bu resimleri tasarlamak, yapmak, sonra da yüreklilikle izleyicinin dikkatine sunmak, küreselleşme rüzgârlarının her şeyi önüne katıp savurduğu bir ortamda, inanılır gibi değil. Kendisinin, dünyanın, içinde dönenilen yaşama koşullarının, başka insanların, yabancılaşmanın, insani ilişkilerdeki parçalanmanın ve kopmanın farkında olan, farkında olmaktan öte, günümüz yaşamının oluşturduğu iletişimsizlik ortamında yüreği sızlayan, bilinç zenginliğini düşüncesi ve eylemiyle birleştirerek resimsel yaratıya dönüştüren Serap Etike'nin bu soylu çabası, günümüzün vurdumduymaz, bireyci, nemegerekçi sanat üreticilerine örnek olmalı.
Yeni atılımlar Namuslu bir aydın tavrıyla yapıtını oluşturan Etike, "deneysel" diye nitelediğim bu yeni çalışmaların ardından oylumlu ve kapsamlı yaratılara doğru sıçrama yapacak bence. Bu sergi, durup soluklanma, durumu saptama, geleceğe doğru bakma ve ne yapabileceğini araştırma çabalarının karşılığı olarak değerlendirilebilir. Dediğim gibi, bu arayışların ardından, cesaretle ve özgüvenle gerçekleştirilecek yeni atılımlar, yeni girişimler bekleyebiliriz Etike'den. "Kutu İçi Yaşamlar"la ilgili olarak şunları söylüyor Serap Etike: "İnsan hem kendisi kapalı bir kutudur, hem de kutular dünyasında yaşamaktadır. Kendimizi küçük, karanlık kutulara kapattık. Beynim bir kutu, odam bir kutu, evim bir kutu, arabam bir kutu, iş yerim bir kutu. Kutular dünyasında 'kutu içi yaşamlar'ı yaşamaktayız. Kutu kutu içinde, kutu kutu üst üste, yan yana. Bu denli çok kutu arasından başımızı çıkarıp evrenle nasıl buluşacağız. Kendi kendimizin tutsağı olduk. Elimizi kolumuzu bağladık. (...) Birbirimize çok yakındık, kalabalıktık, yan yanaydık ama herkes kendi kutusundaydı, kimse kimseyi göremiyordu, herkes kendi duvarlarına bakıyordu. Kutu içlerine sıkışıp kalmıştık. Evler kutu kutuydu, semtler, kentler kutu kutu."
Kutudan çıkmak Bu bilinç, resim izleyicisini kendi kutusundan çıkmaya çağırıyor ve zorluyor. Resimleri izlerken şu adlarla karşılaşıyoruz: Pembe hayaller yolculuğu, yaşam girdapları, benolabilmek, renkli dünyaların kördüğümleri, tesadüfi insanlar, zavallı biz'ler, kutulara tutsak yaşamlar, yaşam delik deşik, benden içeri benler belirler beni, yaşam bir yılan gövdesi gibi kıvranarak ilerliyor ve herkesi birbirine benzetiyor / yılan derisindeki gözenekler gibi ve yaşamın renklerini algılayamıyor insan, algılama yoksunluğu denizinde boğulanlar, yirmibeş santimetrekare yaşamlar, ağdaki insanlar, çıkarın bizi kapalı kutulardan, maskeler dünyası, yaşam bir karmaşa, ilişkiler karmaşık, kimin gözü kimin üstünde, kimin eli kimin cebinde, kimin kulağı kime yönelik belirsiz / kaos, ve örümcek ağına takılmış böcekler gibi insanlar, ben ben miyim sorunsalı, yaşamın belirsiz ben'leri... Bu adlar ya da alt yazılar bile, resimleri görmeden, daha düşünce aşamasındayken etkisini duyurabilecek nitelikte ve yoğun. Serap Etike'nin bu deneysel ve cesarete dayalı özgün resimlerinin ardından nasıl bir aşama göstereceğini merak ediyorum ama aynı zamanda tahmin de edebiliyorum. Kolay gelsin...
'Deneysel' resimler Etike, bu sergisinde neredeyse tümüyle "deneysel" denebilecek bir dizi resimle çıktı izleyicinin karşısına. Bu resimlerde, sanatsal yaratıda başı çeken öğelerden olan cesaret'in özgün örneklerini görüyoruz. Ancak, boşlukta kalan bir cesaret değil bu; ayakları yere basan, düşünceyi ve dünya görüşünü kendine taban seçen bir cesaret, daha doğrusu arayış yürekliliği. İkiyüzlülükten uzak, içten, eylemiyle söylemi örtüşen resimler bunlar. Tecimsel hesaplar içinde olmadan yaratılan. Pek çok "sanat ürünü"nün kısa sürede paraya dönüştürülmek amacıyla, seri üretimler sonucunda alıcısıyla buluşturulduğu günümüz dünyasında bu resimleri tasarlamak, yapmak, sonra da yüreklilikle izleyicinin dikkatine sunmak, küreselleşme rüzgârlarının her şeyi önüne katıp savurduğu bir ortamda, inanılır gibi değil. Kendisinin, dünyanın, içinde dönenilen yaşama koşullarının, başka insanların, yabancılaşmanın, insani ilişkilerdeki parçalanmanın ve kopmanın farkında olan, farkında olmaktan öte, günümüz yaşamının oluşturduğu iletişimsizlik ortamında yüreği sızlayan, bilinç zenginliğini düşüncesi ve eylemiyle birleştirerek resimsel yaratıya dönüştüren Serap Etike'nin bu soylu çabası, günümüzün vurdumduymaz, bireyci, nemegerekçi sanat üreticilerine örnek olmalı.
Yeni atılımlar Namuslu bir aydın tavrıyla yapıtını oluşturan Etike, "deneysel" diye nitelediğim bu yeni çalışmaların ardından oylumlu ve kapsamlı yaratılara doğru sıçrama yapacak bence. Bu sergi, durup soluklanma, durumu saptama, geleceğe doğru bakma ve ne yapabileceğini araştırma çabalarının karşılığı olarak değerlendirilebilir. Dediğim gibi, bu arayışların ardından, cesaretle ve özgüvenle gerçekleştirilecek yeni atılımlar, yeni girişimler bekleyebiliriz Etike'den. "Kutu İçi Yaşamlar"la ilgili olarak şunları söylüyor Serap Etike: "İnsan hem kendisi kapalı bir kutudur, hem de kutular dünyasında yaşamaktadır. Kendimizi küçük, karanlık kutulara kapattık. Beynim bir kutu, odam bir kutu, evim bir kutu, arabam bir kutu, iş yerim bir kutu. Kutular dünyasında 'kutu içi yaşamlar'ı yaşamaktayız. Kutu kutu içinde, kutu kutu üst üste, yan yana. Bu denli çok kutu arasından başımızı çıkarıp evrenle nasıl buluşacağız. Kendi kendimizin tutsağı olduk. Elimizi kolumuzu bağladık. (...) Birbirimize çok yakındık, kalabalıktık, yan yanaydık ama herkes kendi kutusundaydı, kimse kimseyi göremiyordu, herkes kendi duvarlarına bakıyordu. Kutu içlerine sıkışıp kalmıştık. Evler kutu kutuydu, semtler, kentler kutu kutu."
Kutudan çıkmak Bu bilinç, resim izleyicisini kendi kutusundan çıkmaya çağırıyor ve zorluyor. Resimleri izlerken şu adlarla karşılaşıyoruz: Pembe hayaller yolculuğu, yaşam girdapları, benolabilmek, renkli dünyaların kördüğümleri, tesadüfi insanlar, zavallı biz'ler, kutulara tutsak yaşamlar, yaşam delik deşik, benden içeri benler belirler beni, yaşam bir yılan gövdesi gibi kıvranarak ilerliyor ve herkesi birbirine benzetiyor / yılan derisindeki gözenekler gibi ve yaşamın renklerini algılayamıyor insan, algılama yoksunluğu denizinde boğulanlar, yirmibeş santimetrekare yaşamlar, ağdaki insanlar, çıkarın bizi kapalı kutulardan, maskeler dünyası, yaşam bir karmaşa, ilişkiler karmaşık, kimin gözü kimin üstünde, kimin eli kimin cebinde, kimin kulağı kime yönelik belirsiz / kaos, ve örümcek ağına takılmış böcekler gibi insanlar, ben ben miyim sorunsalı, yaşamın belirsiz ben'leri... Bu adlar ya da alt yazılar bile, resimleri görmeden, daha düşünce aşamasındayken etkisini duyurabilecek nitelikte ve yoğun. Serap Etike'nin bu deneysel ve cesarete dayalı özgün resimlerinin ardından nasıl bir aşama göstereceğini merak ediyorum ama aynı zamanda tahmin de edebiliyorum. Kolay gelsin...
Evrensel'i Takip Et