7 Mart 2002 22:00

Sinemayı yazanlar sergisi

Ankara Uluslararası Film Festivali kapsamında verilen ödüllere 1996'da bir yenisi eklenir "Aziz Nesin Emek Ödülü". Bu ödül fotoğraf sanatçısı İbrahim Demirel'in "Sinemayı Yazanlar" başlıklı dizi çalışmasının da çıkış noktası olur. Ödül alanların siyah-beyaz portrelerini çekerek başlattığı çalışmayı senarist, yönetmen, sanatçı, kameraman, eleştirmen, yazar; kısacası ülkemiz sinemasını yaratan, ona emek veren herkesi objektifiyle belgeleyerek sürdüren sanatçı, projesini "1. Uluslararası Fotoğraf-Sinema Buluşması" kapsamında sergiliyor. Galatasaray Fotoğrafevi'nde devam eden sergide sinemamızın en tanıdık simalarının yanı sıra çok fazla tanınmayan yüzlerde var. 100'ü aşkın fotoğrafın yer aldığı sergi 22 Marta kadar açık. İbrahim Demirel projesiyle ilgili şu bilgileri veriyor: "Bu çalışmaya 1996'dan itibaren başladım ve özellikle siyah beyaz çekiyorum tabii. Çünkü sinemanın ilk çıkışı siyah-beyaz , fotoğrafın ilk siyah-beyaz... 350 küsur portreye ulaştım. Buraya hepsini getirmedim tabii. Geri kalan duruyor arşivde. Ama daha çekmediklerim de var. Ömrümüz yeterse onları da çekeceğiz. 'Sinemayı yazanlar' serisini tamamlamayı düşünüyorum" Çoğu sinemacının fotoğrafını kamuoyuna açık toplantı, panel veya ödül törenlerinde çekmiş. Mekan konferans salonları olunca ışık tabii çoğunlukla yetersiz. İbrahim Demirel'in imdadına televizyonculuk döneminden tanıdığı kameramanlar yetişmiş; "Beni gören hemen İbrahim hoca diye tanıyorlar ve çoğunun kamerasının ışığından yararlanıyorum. Ödüllerde tabii çok loş. Ben birisinden rica ettiğim zaman hemen kamerayı yakıyor çaktırmadan". Demirel projesiyle ilgili sorularımızı yanıtladı. Niye sinemayı yazanlar? Çünkü emek vererek bir yazma. Burada oyuncu var, kameraman var, yapımcı var, yönetmen var. Bunlar sinemamıza emeği geçenler. Onlara bu ismi uygun gördüm. Çekimlerle ilgili ilginç anılarınız var mı? Çoğu fark etmiyor çektiğimi, bazısı da fark ediyor, merak ediyor, kendisi gelip bana soruyor; "Neden çektiniz?" diye... İzah ediyorum, teşekkür ediyor. Bana fotoğrafını çektirmeyen tek Suna Pekuysal oldu. Beni gördü kaçtı. Ben de kapıda beklemeye başladım. Dışarı çıktı beni gördü, inanır mısınız gideceği yolun tersine döndü. Tabii bir kare yakaladım. Yani son beş yıldır sinemacılar neredeyse siz de oradasınız. Artık çoğu basın mensubu beni tanıyor. Bana fotoğrafı çekilecek sinemacılar konusunda yardımcı da oluyorlar, gösteriyorlar ; 'Bak bu iyi bir senaristtir, bunu da çek, şunu da çek' diye.

Evrensel'i Takip Et