4 Şubat 2002 22:00
Blair emekçilere savaş açtı
GÜNÜN YAZILARI
İngiltere'de iktidarda olan İşçi Partisi'nin olağan Bahar Konferansı'nda konuşan Başbakan ve parti lideri Tony Blair, sendikaları tehdit etti. Sendikacıları ''bozguncular'' diye niteleyen Blair, kamu işletmelerinin özelleştirilmesinde kararlı olduklarını vurguladı.
Önceki gün Galler'in başkenti Cardiff'de tamamlanan konferansın son gününde konuşan Blair, sendikacılarla Muhafazakâr Parti'nin aynı kulvarda kendilerine saldırdıklarını iddia etti. Üç gün süren konferansın ikinci gününde konuşan ve ülkenin ''kanayan yarası'' olan ulaşımdan sorumlu devlet bakanı Stephen Byers da, hükümetin bildiğini yapmaya devam edeceğini ifade etti.
Tony Blair, kamu işletmelerinde özelleştirmeye dayanan "reformlar" yapacaklarını ilan etti. Yapılan bir kamu araştırmasına göre sağlık, ulaşım, posta ve güvenlik alanlarında özelleştirme isteyen halkın oranı sadece yüzde 11 iken Blair, özelleştirmede kararlı olduklarını yineledi.
Harabeciler-reformcular Bir süredir tartışılan ve ülkenin birinci gündemini oluşturan sağlık ve ulaşım alanlarında sendikalar, hükümeti uyararak önlem alınmasını istemişlerdi. Demiryollarında üst üste gelen grevler, İngiltere'de tedavi olanağı bulamayan ve Fransa, Almanya gibi ülkelerde ameliyat olmaya giden insanların çoğalması ülkedeki sorunların giderek derinleştiğinin göstergesiydi. Sendikaların yanı sıra Muhafazakâr Parti de hükümeti acizlikle suçluyor. Bu eleştiriler karşısında sıkışan Blair, "aşırı sağcılar ile aşırı solcuların saldırısı altında olduğunu" ve "pes etmeyeceğini" söyledi. Blair, ''Harabeciler ile reformcular arasında süren bir savaş var. Bu savaşı mutlaka biz kazanacağız'' dedi.
Sendikalardan tepki Blair'in saldırgan açıklamalarına cevap veren sendikacılar, Başbakan'ın politikalarının hayat bulmadığını ve Blair'in halkın sorunlarına ciddiyetsiz yaklaştığını belirttiler. Bugüne kadar İşçi Partisi'ni açıktan destekleyen ve oy potansiyeli olarak görülen sendikalar, Blair'e sırt çevirerek, ''Bu anlayışla sorunlara çözüm bulunamaz'' dediler. İngiltere'nin en büyük üç sendikası ve ülkede tek konfederasyon olan İngiltere Sendikalar Konfederasyonu (TUC), Blair'e tepki gösterdi. 1 milyon 272 bin üyeli Kamu İşçileri Sendikası (UNISON), 881 bin üyeli Ulaşım ve Genel İş Sendikası (TGWU) ve 712 bin üyeli GMB sendikası ''Eğer savaştaysak biz de kazanmak için mücadele edeceğiz'' dedi. TUC Genel Başkanı John Monks, Blair'in planlarının kamunun çökmesi anlamına geleceğini belirterek, halkın taleplerinin göz ardı edildiğini vurguladı. GMB sendikasının genel başkanı John Edmonds, Muhafazakârlar'a duyulan tepkinin daha büyüğünün Blair hükümetine duyulduğunu ve özelleştirilmenin durdurulması gerektiğini belirtti. GMB, geçtiğimiz eylül ayında yapılan TUC konferansında, hükümete desteğini çektiğini açıklamıştı. RMT, ASLEF, FBU gibi üye sayısı daha az olan sendikalar da Blair'e tepki gösterdi.
Neden tehdit ediyor? Blair'in tehditleri, kamu sektöründe yaşanan sorunların bir patlaması olarak değerlendiriliyor. Demiryollarının 25 ayrı özel şirkete satılması ve bu şirketlerin demiryollarına hiç bir harcama yapmayarak sadece karlarını hesaplaması, onlarca kazaya, yüzlerce insanın ölmesine neden oldu. Bu durum karşısında güvenliğin sağlanması ve özelleştirmenin durdurulması doğrultusunda onlarca grev gerçekleştiren Demiryolu İşçileri Sendikası (RMT), hükümetin sorunlarla yeterince ilgilenmediğini ve işverenleri kolladığını belirtiyor. Sağlık alanında 2 yıla kadar bekleyen ameliyat kuyrukları çoğaldı ve ''Ameliyat sırası bekleyerek ölmek istemiyorum'' diyen hastalar, Avrupa ülkelerine giderek oralarda tedavi olmaya başladı. ''Halkın güvenliğini sağlayacağız'' diyerek sadece polis sayısını ve polis maaşlarını yükselten Blair'in, çoğalan hırsızlık, yan kesicilik ve ırkçılığın önünü kesemedi. TUC'nin yaptığı bir araştırmaya göre, İngiltere'de işçiler ortalama 43.6 saat çalışıyor. Avrupa ülkeleri içinde en çok çalışanların İngiliz işçiler olduğu böylece ortaya çıktı. Bu gelişmelerin yanı sıra, İngiltere'de sendikal hareketin canlanması ve kendisini her koşulda destekleyen sendikacıların da tavır değiştirmesi Blair'i kızdırdı. Blair, İşçi Partisi içinde de yükselen sesler ve sendikaların mücadeleden yana bir tutum sergilemeye başlaması karşısında giderek daha fazla köşeye sıkışıyor. Blair, bir sonraki seçimlerde İşçi Partisi'nin başbakan adayı olmayacağını söyleyerek, hakın tepkilerinin kendisini başbakan yapmayacağını bildiğini de ortaya koymuş oldu.
Harabeciler-reformcular Bir süredir tartışılan ve ülkenin birinci gündemini oluşturan sağlık ve ulaşım alanlarında sendikalar, hükümeti uyararak önlem alınmasını istemişlerdi. Demiryollarında üst üste gelen grevler, İngiltere'de tedavi olanağı bulamayan ve Fransa, Almanya gibi ülkelerde ameliyat olmaya giden insanların çoğalması ülkedeki sorunların giderek derinleştiğinin göstergesiydi. Sendikaların yanı sıra Muhafazakâr Parti de hükümeti acizlikle suçluyor. Bu eleştiriler karşısında sıkışan Blair, "aşırı sağcılar ile aşırı solcuların saldırısı altında olduğunu" ve "pes etmeyeceğini" söyledi. Blair, ''Harabeciler ile reformcular arasında süren bir savaş var. Bu savaşı mutlaka biz kazanacağız'' dedi.
Sendikalardan tepki Blair'in saldırgan açıklamalarına cevap veren sendikacılar, Başbakan'ın politikalarının hayat bulmadığını ve Blair'in halkın sorunlarına ciddiyetsiz yaklaştığını belirttiler. Bugüne kadar İşçi Partisi'ni açıktan destekleyen ve oy potansiyeli olarak görülen sendikalar, Blair'e sırt çevirerek, ''Bu anlayışla sorunlara çözüm bulunamaz'' dediler. İngiltere'nin en büyük üç sendikası ve ülkede tek konfederasyon olan İngiltere Sendikalar Konfederasyonu (TUC), Blair'e tepki gösterdi. 1 milyon 272 bin üyeli Kamu İşçileri Sendikası (UNISON), 881 bin üyeli Ulaşım ve Genel İş Sendikası (TGWU) ve 712 bin üyeli GMB sendikası ''Eğer savaştaysak biz de kazanmak için mücadele edeceğiz'' dedi. TUC Genel Başkanı John Monks, Blair'in planlarının kamunun çökmesi anlamına geleceğini belirterek, halkın taleplerinin göz ardı edildiğini vurguladı. GMB sendikasının genel başkanı John Edmonds, Muhafazakârlar'a duyulan tepkinin daha büyüğünün Blair hükümetine duyulduğunu ve özelleştirilmenin durdurulması gerektiğini belirtti. GMB, geçtiğimiz eylül ayında yapılan TUC konferansında, hükümete desteğini çektiğini açıklamıştı. RMT, ASLEF, FBU gibi üye sayısı daha az olan sendikalar da Blair'e tepki gösterdi.
Neden tehdit ediyor? Blair'in tehditleri, kamu sektöründe yaşanan sorunların bir patlaması olarak değerlendiriliyor. Demiryollarının 25 ayrı özel şirkete satılması ve bu şirketlerin demiryollarına hiç bir harcama yapmayarak sadece karlarını hesaplaması, onlarca kazaya, yüzlerce insanın ölmesine neden oldu. Bu durum karşısında güvenliğin sağlanması ve özelleştirmenin durdurulması doğrultusunda onlarca grev gerçekleştiren Demiryolu İşçileri Sendikası (RMT), hükümetin sorunlarla yeterince ilgilenmediğini ve işverenleri kolladığını belirtiyor. Sağlık alanında 2 yıla kadar bekleyen ameliyat kuyrukları çoğaldı ve ''Ameliyat sırası bekleyerek ölmek istemiyorum'' diyen hastalar, Avrupa ülkelerine giderek oralarda tedavi olmaya başladı. ''Halkın güvenliğini sağlayacağız'' diyerek sadece polis sayısını ve polis maaşlarını yükselten Blair'in, çoğalan hırsızlık, yan kesicilik ve ırkçılığın önünü kesemedi. TUC'nin yaptığı bir araştırmaya göre, İngiltere'de işçiler ortalama 43.6 saat çalışıyor. Avrupa ülkeleri içinde en çok çalışanların İngiliz işçiler olduğu böylece ortaya çıktı. Bu gelişmelerin yanı sıra, İngiltere'de sendikal hareketin canlanması ve kendisini her koşulda destekleyen sendikacıların da tavır değiştirmesi Blair'i kızdırdı. Blair, İşçi Partisi içinde de yükselen sesler ve sendikaların mücadeleden yana bir tutum sergilemeye başlaması karşısında giderek daha fazla köşeye sıkışıyor. Blair, bir sonraki seçimlerde İşçi Partisi'nin başbakan adayı olmayacağını söyleyerek, hakın tepkilerinin kendisini başbakan yapmayacağını bildiğini de ortaya koymuş oldu.
Evrensel'i Takip Et