Migros büyürken işçi hakları küçüldü
2010 Türkiye büyüme rakamları açıklandığında büyümenin başını çeken sektörler arasında bizim de bünyesinde çalıştığımız perakende sektörü de yer alıyordu. Bu sektör içerisinde rakip olan şirketler arasında yüzde 15’e yakın büyüme oranı ile bizlerin de çalıştığ
2010 Türkiye büyüme rakamları açıklandığında büyümenin başını çeken sektörler arasında bizim de bünyesinde çalıştığımız perakende sektörü de yer alıyordu. Bu sektör içerisinde rakip olan şirketler arasında yüzde 15’e yakın büyüme oranı ile bizlerin de çalıştığı şirket olan Migros zirveyi almış durumda.
Büyüme esnasında bizlerden her türlü fedakarlığı bekleyen (az işçiyle çok iş yapmak, bayram mesailerimizden feragat etmek, primleri kısmak...) “şirketimiz”den büyüme rakamları açıklandıktan sonra bizlerin de bir takım taleplerimiz oldu (Yüzde 12 ücret zammı artı her sene için 5 TL kıdem zammı, eski prim sistemine dönülmesi...)
Bu süreçte 25 binin üzerinde Migros işçisinin yadsınamaz hakları yok sayıldı. Patrondan aynı ölçüde hak almayı bırakalım hatta mevcut haklarımıza karşı katmerli bir saldırıyla karşılaştığımız açıkça orta yerde duruyor.
2008 küresel krizinin olduğu yıl, yani bir önceki sözleşme sürecinde yüzde 6 ile 7 arası sözleşmeye imza atılmasına karşı ne olduğunu kimsenin anlayamadığı bir prim sistemi üyesi olduğumuz Tez-Koop-İş sendikası tarafından imzalandı. Bu sistemde daha kârlı olduğumuz söylendi ancak o gün bu gündür prim alamıyoruz.
Dün primi elimizden alanlar bugün kademeli geçiş diye bir zırvayla işe yeni başlayanları ve Migros formatına dönen Tansaş mağaza çalışanlarına sosyal haklarından faydalanabilmeleri için 9 yıllık bir çalışma süresini dayatıyorlar.
Yapılan iş eşit, çalışılan şirket aynı, haklar ve statüler farklı, böyle zırvalık olmaz. Türk-İş içerisindeki 10 muhalif sendika merkezinden biri olan Tez-Koop İş’in kamu işçisine yüzde 8 zammı imzalayan Türk-İş’ten farkı olmalıydı.
Aslına bakarsanız var: Türk-İş’in zammının yarısına yakın olan yüzde 4.26 gibi bir rakama imza atması.
Derhal Tez-Koop İş yönetiminin hesap vermesini bekliyoruz. İşçiyi dışarıda tutan, işçiye güvenmeyen, mücadeleyi esas almayan sendikal anlayışın terk edilmesinin zorunlu olduğunun altını çiziyoruz.
EVRENSEL EGE
Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...
