22 Ocak 2002 22:00
'Mozaik değil mermer!' zihniyeti
GÜNÜN YAZILARI
'Mozaik değil mermer!' zihniyeti
Kürtçe eğitim talebine yönelik tartışmalar sürerken, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz, Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk ve Milli Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu'dan talebe yönelik sert açıklamalar geldi.
Mümkün değil ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz, Kürtçe eğitim istemiyle verilen dilekçelerin işleme konulmasının Anayasa'ya ve yasalara göre mümkün olmadığını, ancak bunlara karşı daha ılımlı davranılmasında fayda olduğunu söyledi.
Bölünme paranoyası MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ise grup toplantısında yaptığı konuşmada, Abdullah Öcalan'ın Türkiye'ye getirilmesinden sonra örgütün strateji değişikliğine gittiğini öne sürerek, siyasallaşma taktiklerinin ön plana çıktığını söyledi. Bahçeli, Kürtçe'nin seçmeli ders olması için verilen dilekçeleri de bu taktiklerin içine alarak, "Anayasamızın 42. maddesinde Türkçe'den başka hiçbir dilin Türk vatandaşlarına anadil olarak okutulamayacağı açıkça yer almasına rağmen, böyle bir eylem planlanmış ve uygulama safhasına geçilmiştir. Sıradan bir eylem görüntüsü verilen bu kampanyanın aslında planlı bir oyunun parçası olduğuna şüphe bulunmamaktadır. Bunun yanında, dış dünyaya bazı mesajlar verilmek istenmekte, akılları sıra ülkemizi köşeye sıkıştırma hesapları yapılmaktadır" dedi.
Yasak yok ama olmaz! Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk ise, Anayasa'nın 42. maddesine göre, eğitim dilinin Türkçe olduğunu belirterek, ''Kürtçe eğitim isteğiyle verilen dilekçelerle amaçlanan, burada verilecek bir mahkûmiyetle konuyu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) taşımak ve konuya böylece uluslararası bir boyut kazandırmaktır'' dedi. Bakan Türk, Hakimevi'nde yargı muhabirlerine verdiği yemekte, Türkiye'de yasak dil kavramının ve kanunla yasaklanan bir dilin bulunmadığını öyledi. Halk arasında her türlü dilin konuşulabildiğini söyleyen Türk, "Bugün için Sakarya Caddesi'nde, herkes her dili konuşuyor. Bir yasak yok. Ancak, Anayasa'nın 42. maddesi, eğitim dilinin Türkçe olacağını öngörmektedir. Dolayısıyla Kürtçe eğitim konusunda verilen dilekçeler, Anayasa'nın 42. maddesine aykırıdır. Burada asıl dikkat edilmesi gereken konu şudur: Bazı vatandaşlar, bu eyleme bir örgütün yönlendirmesiyle giriyorlar. Bu örgüt, bu eyleme bazılarını yönlendiriyor. Gözaltına alınanlardan dikkat edilen, örgütün telkiniyle yapanların dışında tesadüfen veya konunun içeriğini bilmeden bu eyleme katılanlar olduğu görülmektedir" diye konuştu.
Tutuklanmak istiyorlarmış Türk, örgütün amacının, bu konuda genel bir toplumsal katılımı sağlamak ve cezaevlerinde bununla ilgili tutuklu ve hükümlü sayısını olabildiğince fazlalaştırmak olduğunu, bu eylemlerin, geniş amaçlı düşünülmüş eylemler olduğunu ileri sürdü.
Yine 42. madde Milli Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu da, Anayasa'nın 42. maddesi gereğince, eğitim-öğretim kurumlarında, Türkçe'den başka hiçbir dilin anadil olarak okutulamayacağını ve öğretilemeyeceği için dilekçelere olumlu cevap vermelerinin mümkün olmadığını savundu. İçişleri Bakanlığı'nın da Kürtçe eğitim talebiyle verilen dilekçeler ve bu amaçla yapılan eylemler konusunda gerekli önlemlerin alınmasına yönelik genelge yayımladığını hatırlatan Bakan Bostancıoğlu, ''Eğer verilen dilekçeler siyasi bir amaca yönelikse, onun için de gerekli işlem yapılır'' diye konuştu. src=/resim/b1.gif width=5>
Başa dön


YÖK kıyımı Kıbrıs'ta YÖK'ün bir süredir KKTC'deki üniversitelere yaptığı ziyaretlerin perde arkasında yatanlar ortaya çıkıyor. Yüksek Öğrenim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Kemal Gürüz ile farklı zamanlarda ziyaretler yapan YÖK heyetlerinin Kıbrıs'ta yaptığı görüşmelerde 'zararlı' bilim adamlarının görevlerine son verilmesinin istendiği iddia edildi. Kıbrıs basınında yer alan haberlere göre Gürüz ve Kıbrıs'taki tüm üniversite rektörlerinin katılımıyla Türkiye Büyükelçiliği'nde gerçekleştirilen toplantıda "zararlı ideolojik görüşler yayan" hocaların listesinin hazırlandığı, bu listenin 30-40 kişilik olduğu ve bunların görevine Şubat ayına kadar son verilmesi istendiği öğrenildi. YÖK Başkanı Gürüz'ün toplantıda çok sert bir konuşma yaptığı özellikle Yakın Doğu Üniversitesi (YDÜ)'ne tehditler ve hakaretler yağdırdığı, Ümit İnatçı'nın bu üniversitedeki öğretim üyeliğine son verilmesinin de "kıyım operasyonu"nun başlangıcı olduğu değerlendirmesi yapılıyor.
Profesörlükleri tanımıyor! Kıbrıs'a yaptığı ziyaretin ardından, "Kıbrıs'taki öğrenci sayısının 45 bine çıkarılacağı, ODTÜ'nün Kıbrıs'ta kampüs kuracağı, Hacettepe Üniversitesi'nin de bir Meslek Yüksek Okulu açmak istediği ve Kıbrıs'taki üniversitelerle YÖK'ün herhangi bir sorunun bulunmadığını" söyleyen Gürüz'ün gerçekte hiç de böyle düşünmediği ortaya çıktı! Türkiye Büyükelçiliği'nde yapılan ve KKTC Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığı ve YÖDAK'tan kimsenin davet edilmediği toplantıya TC Büyükelçisi Hayati Güven, TC Eğitim Müşaviri, YÖK Başkanı Prof. Kemal Gürüz ve beraberindekiler ile Doğu Akdeniz Üniversitesi (DAÜ), Yakın Doğu Üniversitesi (YDÜ), Lefke Avrupa (LAÜ), Girne Amerikan Üniversitesi (GAÜ), Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi (UKÜ) rektörleri katıldı. Kıbrıs'ta yayınlanan Avrupa gazetesinde yayınlanan habere göre toplantıda ilk olarak söz alan Büyükelçi Güven şu yönde sözler söyledi, "Kıbrıs'taki üniversiteler Türkiye'nin ve YÖK'ün desteği ile ayakta durmaktadır. Üniversitelerde Kıbrıslı-Türkiyeli ayırımı yapan ve zararlı ideolojik görüşlerini yayan hocalar var. Bunların listesi hazırlanmıştır. Otuz-kırk kişiden oluşan bu zararlı ve sakıncalı öğretim üyelerinin işlerine, Şubat ayına kadar son verilecektir. Bu işlemi yapmayan üniversitelere, TC'nin her türlü yardımı kesilecek ve ilişkiler gözden geçirilecektir." YÖK Başkanı Prof. Gürüz ise özellikle Yakın Doğu Üniversitesi'ne tehditler ve hakaretler yağdırdığı konuşmasında rektörleri 'hizaya gelin' şeklinde uyardı. Gürüz YDÜ Rektörü Prof. Ümit Hassan'a hitaben, "Siz kim oluyorsunuz da profesörlük veriyorsunuz? Hukuk Fakültesi konusunda olduğu gibi, bana yine emrivaki yapıyorsunuz. Artık yeter. Demirel'i ve Denktaş'ı bu uğurda kullanmaktan ve bana baskı yapmaktan vazgeçin" dedi. Yakın Doğu Üniversitesi'nde son olarak Kurucu Rektör Suat Günsel'in elemanlarından, Doç. Dr. Hüseyin Gökçekuş ile Doç. Dr. Şenol Bektaş'a profesörlük unvanı verilmişti.
Rapor bekleniyor Bu gelişmelerin basına yansımasının ardından gözler bu kez kısa bir süre önce KKTC'ye giden üç kişilik YÖK Denetleme Heyeti'nin Gürüz'e sunacağı denetleme raporunun sonuçlarına çevrildi. Diğer yandan, Ümit İnatçı'nın Yakın Doğu Üniversitesi'ndeki öğretim üyeliği görevine son verilerek işten atılması ise Büyükelçi Güven'in toplantıda sözünü ettiği "Kıyım Operasyonu"nun bir başlangıcı olarak değerlendiriliyor.
Mümkün değil ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz, Kürtçe eğitim istemiyle verilen dilekçelerin işleme konulmasının Anayasa'ya ve yasalara göre mümkün olmadığını, ancak bunlara karşı daha ılımlı davranılmasında fayda olduğunu söyledi.
Bölünme paranoyası MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ise grup toplantısında yaptığı konuşmada, Abdullah Öcalan'ın Türkiye'ye getirilmesinden sonra örgütün strateji değişikliğine gittiğini öne sürerek, siyasallaşma taktiklerinin ön plana çıktığını söyledi. Bahçeli, Kürtçe'nin seçmeli ders olması için verilen dilekçeleri de bu taktiklerin içine alarak, "Anayasamızın 42. maddesinde Türkçe'den başka hiçbir dilin Türk vatandaşlarına anadil olarak okutulamayacağı açıkça yer almasına rağmen, böyle bir eylem planlanmış ve uygulama safhasına geçilmiştir. Sıradan bir eylem görüntüsü verilen bu kampanyanın aslında planlı bir oyunun parçası olduğuna şüphe bulunmamaktadır. Bunun yanında, dış dünyaya bazı mesajlar verilmek istenmekte, akılları sıra ülkemizi köşeye sıkıştırma hesapları yapılmaktadır" dedi.
Yasak yok ama olmaz! Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk ise, Anayasa'nın 42. maddesine göre, eğitim dilinin Türkçe olduğunu belirterek, ''Kürtçe eğitim isteğiyle verilen dilekçelerle amaçlanan, burada verilecek bir mahkûmiyetle konuyu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) taşımak ve konuya böylece uluslararası bir boyut kazandırmaktır'' dedi. Bakan Türk, Hakimevi'nde yargı muhabirlerine verdiği yemekte, Türkiye'de yasak dil kavramının ve kanunla yasaklanan bir dilin bulunmadığını öyledi. Halk arasında her türlü dilin konuşulabildiğini söyleyen Türk, "Bugün için Sakarya Caddesi'nde, herkes her dili konuşuyor. Bir yasak yok. Ancak, Anayasa'nın 42. maddesi, eğitim dilinin Türkçe olacağını öngörmektedir. Dolayısıyla Kürtçe eğitim konusunda verilen dilekçeler, Anayasa'nın 42. maddesine aykırıdır. Burada asıl dikkat edilmesi gereken konu şudur: Bazı vatandaşlar, bu eyleme bir örgütün yönlendirmesiyle giriyorlar. Bu örgüt, bu eyleme bazılarını yönlendiriyor. Gözaltına alınanlardan dikkat edilen, örgütün telkiniyle yapanların dışında tesadüfen veya konunun içeriğini bilmeden bu eyleme katılanlar olduğu görülmektedir" diye konuştu.
Tutuklanmak istiyorlarmış Türk, örgütün amacının, bu konuda genel bir toplumsal katılımı sağlamak ve cezaevlerinde bununla ilgili tutuklu ve hükümlü sayısını olabildiğince fazlalaştırmak olduğunu, bu eylemlerin, geniş amaçlı düşünülmüş eylemler olduğunu ileri sürdü.
Yine 42. madde Milli Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu da, Anayasa'nın 42. maddesi gereğince, eğitim-öğretim kurumlarında, Türkçe'den başka hiçbir dilin anadil olarak okutulamayacağını ve öğretilemeyeceği için dilekçelere olumlu cevap vermelerinin mümkün olmadığını savundu. İçişleri Bakanlığı'nın da Kürtçe eğitim talebiyle verilen dilekçeler ve bu amaçla yapılan eylemler konusunda gerekli önlemlerin alınmasına yönelik genelge yayımladığını hatırlatan Bakan Bostancıoğlu, ''Eğer verilen dilekçeler siyasi bir amaca yönelikse, onun için de gerekli işlem yapılır'' diye konuştu. src=/resim/b1.gif width=5>



YÖK kıyımı Kıbrıs'ta YÖK'ün bir süredir KKTC'deki üniversitelere yaptığı ziyaretlerin perde arkasında yatanlar ortaya çıkıyor. Yüksek Öğrenim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Kemal Gürüz ile farklı zamanlarda ziyaretler yapan YÖK heyetlerinin Kıbrıs'ta yaptığı görüşmelerde 'zararlı' bilim adamlarının görevlerine son verilmesinin istendiği iddia edildi. Kıbrıs basınında yer alan haberlere göre Gürüz ve Kıbrıs'taki tüm üniversite rektörlerinin katılımıyla Türkiye Büyükelçiliği'nde gerçekleştirilen toplantıda "zararlı ideolojik görüşler yayan" hocaların listesinin hazırlandığı, bu listenin 30-40 kişilik olduğu ve bunların görevine Şubat ayına kadar son verilmesi istendiği öğrenildi. YÖK Başkanı Gürüz'ün toplantıda çok sert bir konuşma yaptığı özellikle Yakın Doğu Üniversitesi (YDÜ)'ne tehditler ve hakaretler yağdırdığı, Ümit İnatçı'nın bu üniversitedeki öğretim üyeliğine son verilmesinin de "kıyım operasyonu"nun başlangıcı olduğu değerlendirmesi yapılıyor.
Profesörlükleri tanımıyor! Kıbrıs'a yaptığı ziyaretin ardından, "Kıbrıs'taki öğrenci sayısının 45 bine çıkarılacağı, ODTÜ'nün Kıbrıs'ta kampüs kuracağı, Hacettepe Üniversitesi'nin de bir Meslek Yüksek Okulu açmak istediği ve Kıbrıs'taki üniversitelerle YÖK'ün herhangi bir sorunun bulunmadığını" söyleyen Gürüz'ün gerçekte hiç de böyle düşünmediği ortaya çıktı! Türkiye Büyükelçiliği'nde yapılan ve KKTC Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığı ve YÖDAK'tan kimsenin davet edilmediği toplantıya TC Büyükelçisi Hayati Güven, TC Eğitim Müşaviri, YÖK Başkanı Prof. Kemal Gürüz ve beraberindekiler ile Doğu Akdeniz Üniversitesi (DAÜ), Yakın Doğu Üniversitesi (YDÜ), Lefke Avrupa (LAÜ), Girne Amerikan Üniversitesi (GAÜ), Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi (UKÜ) rektörleri katıldı. Kıbrıs'ta yayınlanan Avrupa gazetesinde yayınlanan habere göre toplantıda ilk olarak söz alan Büyükelçi Güven şu yönde sözler söyledi, "Kıbrıs'taki üniversiteler Türkiye'nin ve YÖK'ün desteği ile ayakta durmaktadır. Üniversitelerde Kıbrıslı-Türkiyeli ayırımı yapan ve zararlı ideolojik görüşlerini yayan hocalar var. Bunların listesi hazırlanmıştır. Otuz-kırk kişiden oluşan bu zararlı ve sakıncalı öğretim üyelerinin işlerine, Şubat ayına kadar son verilecektir. Bu işlemi yapmayan üniversitelere, TC'nin her türlü yardımı kesilecek ve ilişkiler gözden geçirilecektir." YÖK Başkanı Prof. Gürüz ise özellikle Yakın Doğu Üniversitesi'ne tehditler ve hakaretler yağdırdığı konuşmasında rektörleri 'hizaya gelin' şeklinde uyardı. Gürüz YDÜ Rektörü Prof. Ümit Hassan'a hitaben, "Siz kim oluyorsunuz da profesörlük veriyorsunuz? Hukuk Fakültesi konusunda olduğu gibi, bana yine emrivaki yapıyorsunuz. Artık yeter. Demirel'i ve Denktaş'ı bu uğurda kullanmaktan ve bana baskı yapmaktan vazgeçin" dedi. Yakın Doğu Üniversitesi'nde son olarak Kurucu Rektör Suat Günsel'in elemanlarından, Doç. Dr. Hüseyin Gökçekuş ile Doç. Dr. Şenol Bektaş'a profesörlük unvanı verilmişti.
Rapor bekleniyor Bu gelişmelerin basına yansımasının ardından gözler bu kez kısa bir süre önce KKTC'ye giden üç kişilik YÖK Denetleme Heyeti'nin Gürüz'e sunacağı denetleme raporunun sonuçlarına çevrildi. Diğer yandan, Ümit İnatçı'nın Yakın Doğu Üniversitesi'ndeki öğretim üyeliği görevine son verilerek işten atılması ise Büyükelçi Güven'in toplantıda sözünü ettiği "Kıyım Operasyonu"nun bir başlangıcı olarak değerlendiriliyor.
Evrensel'i Takip Et