18 Ocak 2002 22:00
Önce tehdit ettiler,
Önce tehdit ettiler, sonra rüşvet verdiler
Mehmet Aslanoğlu
Diyarbakır Atatürk Stadyumu girişinde yaşanan bir olay OHAL Bölgesi'nde işkencenin nasıl olağan ve sıradan bir uygulama haline geldiğini gösteriyor. 4 Aralık 2001 tarihinde oynanacak Diyarbakırspor-Yozgatspor maçı için stada girmeyi bekleyen Cengiz Dönder'in başına gelenler, daha sonra yaşananlarla ilginç bir hal alıyor.
Olaylar, saat 19.00'da başlayacak maça girmek üzere bekleyen Cengiz Dönder ve arkadaşlarının, Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şubesi Yankesicilik Bürosu'ndan bir grup polisle karşılaşmasıyla başlıyor. Dönder, daha önce başına gelen bir olay nedeniyle yankesicilik bürosundan pek çok polisi tanıdığını belirtiyor. Ancak, ortada hiçbir şey yokken bir polis Dönder'i yakasından tutarak dizleriyle testislerine acımasızca ve gelişigüzel vurmaya başlıyor. Cengiz Dönder bir süre sonra sancılar içerisinde yere yığıldığını, polisin ise kendisine "Sen yalan söylüyorsun ayağa kalk" dediğini ve arkadaşlarının Dönder'i hastaneye götürmesine izin vermediğini anlatıyor. Yine de, Cengiz Dönder kendi olanaklarıyla Diyarbakır Devlet Hastanesi Acil Servisi'ne gitmeyi başarmış.
Tatlıya bağlansın! Acil servisteki doktorlar, Cengiz Dönder'e hemen bir ağrı kesici iğne yapmışlar. Hastanedeki polislerin olayın sebebini sormaları üzerine Dönder "Polisler yaptı" demiş, ancak polisler ciddiye almamış. Dönder, hastaneden ayrılarak annesinin evinin yolunu tutmuş. Gece yarısına doğru Dönder'in sancıları artmaya başlayınca İskan Evleri'nde bulunan Derman Sağlık Polikliniği'ne gitmiş. Doktorlar, Dönder'e Tıp Fakültesi'ne gitmesini söyleyince, eşi ve kardeşiyle Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi'nin yolunu tutmuş. 75 milyon lira parası olmadığı için tam olarak tedavi olma imkanı bulamayan Dönder, bundan sonra gelişen olayların daha da ilginç bir hal aldığını söylüyor. Çünkü, Dönder, Tıp Fakültesi'nden Devlet Hastanesi'ne gönderilirken Asayiş Şube Yankesicilik Büro Amiri yanına gelerek, "Ben onların adına senden özür diliyorum" diyerek bu olayın tatlıya bağlanmasını istiyor. Ama, acil servisteki görevli doktor, hastanın müşahade altına alınmasını ve sabaha kadar kontrol edilmesini isteyince komiser bu işin kolay kolay tatlıya bağlamayacağını anlıyor.
Tehditler başlıyor Sabah ameliyata alınan Cengiz Dönder'in bir yumurtasının patladığı raporlarla tespit edilmiş durumda. Yumurtası alınan Dönder, bundan böyle çocuk sahibi olamayacak. Dönder, 10-12 gün kadar kaldığı hastanede polislerin sık sık ziyaretine geldiğini anlatıyor. Dönder, polislerin kendisine vuran meslektaşlarıyla ya barışmasını ya da "İki kişi kavga ederken ben ayırmak istedim, bu nedenle darbe aldım" şeklinde ifade vermesini istediklerini söylüyor. Dönder, polislerin para teklif ederek şikayet etmemesini "kibar bir dille" belirttiklerini de aktarıyor. Dönder, bir süre sonra Yenişehir Polis Karakolu'ndan gelen polislerin ifadesini almak istediklerini ancak durumu ağır olduğu için geri döndüklerini anlatıyor. Bu arada bir komiserin hastanede bulunan Dönder'in kardeşine, "Şikayet etmesin. Eğer şikayet ederse, ya Diyarbakır'ı terk edecek ya da onun işini hallederiz" yolunda tehditler savurduğunu öğrendiğini belirtiyor Dönder.
Savcının ısrarı Cengiz Dönder taburcu olduktan sonra Cumhuriyet Savcılığı'na ifade vermeye gittiğini, fakat savcıyı bulamadan geri döndüğünü belirtiyor. Ne var ki, Dönder'in vereceği ifadeyi merak eden polisler Dönder'in peşini bir türlü bırakmamışlar. Taburcu olduktan sonra evine gelen polislerin kendisini savcılığa götürerek, "Kavgayı ayırdığım sırada yaralandım" şeklinde ifade vermesi için baskı yaptıklarını anlatıyor Dönder. Tehditlerden korktuğu için savcıya polislerin istediği gibi ifade veriyor. Ama, savcı Dönder'in söylediklerine inanmıyor ve yarasını göstermesini istiyor. Yarayı gören savcı kızarak, "Sen yalan söylüyorsun bana doğruyu söyle" diyerek, gerçeği aktarmasını istiyor. Bunun üzerine Dönder olayı olduğu gibi anlatıyor ve Adli Tıp Kurumu'na sevk ediliyor.
Evine para bıraktılar Cengiz Dönder savcıya verdiği ifadeden sonra kendisini döven polisler hakkında kamu davası açılması için suç duyurusunda bulunmuş. Dönder, suç duyurusu dilekçesinde daha önceden sabıkalı olduğu için yalan ifade verdiğini belirttikten sonra, dayak yediği sırada yanında bulunan Alattin Elkıtay, Deniz Işıklar ve Vedat isimli arkadaşlarının tanık olarak dinlenmesini istiyor. Dönder, şimdi Savcı Zeki Polat'ın Devlet Hastanesi'nin ve Adli Tıp Kurumu'nun konuya ilişkin istediği raporu bekliyor. Dönder, evine gelen polislerin 600 milyon lira ve üzerinde Emniyet Müdürlüğü Kantini'nden alındığına dair logo bulunan yiyecek poşetlerinin bırakıldığını ve onların da bu işin peşini bırakmadığını söylüyor.
Tatlıya bağlansın! Acil servisteki doktorlar, Cengiz Dönder'e hemen bir ağrı kesici iğne yapmışlar. Hastanedeki polislerin olayın sebebini sormaları üzerine Dönder "Polisler yaptı" demiş, ancak polisler ciddiye almamış. Dönder, hastaneden ayrılarak annesinin evinin yolunu tutmuş. Gece yarısına doğru Dönder'in sancıları artmaya başlayınca İskan Evleri'nde bulunan Derman Sağlık Polikliniği'ne gitmiş. Doktorlar, Dönder'e Tıp Fakültesi'ne gitmesini söyleyince, eşi ve kardeşiyle Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi'nin yolunu tutmuş. 75 milyon lira parası olmadığı için tam olarak tedavi olma imkanı bulamayan Dönder, bundan sonra gelişen olayların daha da ilginç bir hal aldığını söylüyor. Çünkü, Dönder, Tıp Fakültesi'nden Devlet Hastanesi'ne gönderilirken Asayiş Şube Yankesicilik Büro Amiri yanına gelerek, "Ben onların adına senden özür diliyorum" diyerek bu olayın tatlıya bağlanmasını istiyor. Ama, acil servisteki görevli doktor, hastanın müşahade altına alınmasını ve sabaha kadar kontrol edilmesini isteyince komiser bu işin kolay kolay tatlıya bağlamayacağını anlıyor.
Tehditler başlıyor Sabah ameliyata alınan Cengiz Dönder'in bir yumurtasının patladığı raporlarla tespit edilmiş durumda. Yumurtası alınan Dönder, bundan böyle çocuk sahibi olamayacak. Dönder, 10-12 gün kadar kaldığı hastanede polislerin sık sık ziyaretine geldiğini anlatıyor. Dönder, polislerin kendisine vuran meslektaşlarıyla ya barışmasını ya da "İki kişi kavga ederken ben ayırmak istedim, bu nedenle darbe aldım" şeklinde ifade vermesini istediklerini söylüyor. Dönder, polislerin para teklif ederek şikayet etmemesini "kibar bir dille" belirttiklerini de aktarıyor. Dönder, bir süre sonra Yenişehir Polis Karakolu'ndan gelen polislerin ifadesini almak istediklerini ancak durumu ağır olduğu için geri döndüklerini anlatıyor. Bu arada bir komiserin hastanede bulunan Dönder'in kardeşine, "Şikayet etmesin. Eğer şikayet ederse, ya Diyarbakır'ı terk edecek ya da onun işini hallederiz" yolunda tehditler savurduğunu öğrendiğini belirtiyor Dönder.
Savcının ısrarı Cengiz Dönder taburcu olduktan sonra Cumhuriyet Savcılığı'na ifade vermeye gittiğini, fakat savcıyı bulamadan geri döndüğünü belirtiyor. Ne var ki, Dönder'in vereceği ifadeyi merak eden polisler Dönder'in peşini bir türlü bırakmamışlar. Taburcu olduktan sonra evine gelen polislerin kendisini savcılığa götürerek, "Kavgayı ayırdığım sırada yaralandım" şeklinde ifade vermesi için baskı yaptıklarını anlatıyor Dönder. Tehditlerden korktuğu için savcıya polislerin istediği gibi ifade veriyor. Ama, savcı Dönder'in söylediklerine inanmıyor ve yarasını göstermesini istiyor. Yarayı gören savcı kızarak, "Sen yalan söylüyorsun bana doğruyu söyle" diyerek, gerçeği aktarmasını istiyor. Bunun üzerine Dönder olayı olduğu gibi anlatıyor ve Adli Tıp Kurumu'na sevk ediliyor.
Evine para bıraktılar Cengiz Dönder savcıya verdiği ifadeden sonra kendisini döven polisler hakkında kamu davası açılması için suç duyurusunda bulunmuş. Dönder, suç duyurusu dilekçesinde daha önceden sabıkalı olduğu için yalan ifade verdiğini belirttikten sonra, dayak yediği sırada yanında bulunan Alattin Elkıtay, Deniz Işıklar ve Vedat isimli arkadaşlarının tanık olarak dinlenmesini istiyor. Dönder, şimdi Savcı Zeki Polat'ın Devlet Hastanesi'nin ve Adli Tıp Kurumu'nun konuya ilişkin istediği raporu bekliyor. Dönder, evine gelen polislerin 600 milyon lira ve üzerinde Emniyet Müdürlüğü Kantini'nden alındığına dair logo bulunan yiyecek poşetlerinin bırakıldığını ve onların da bu işin peşini bırakmadığını söylüyor.
Evrensel'i Takip Et