16 Ocak 2002 22:00
İGDAŞ'ta işten atmalara protesto
İGDAŞ'ta işten atmalara protesto
İGDAŞ işçileri işten atılan arkadaşlarına sahip çıktı. İGDAŞ'ın Alibeyköy'de bulunan Genel Müdürlük binası önünde toplanan Tes-İş İstanbul 5 No'lu Şube üyesi işçiler, işten atmaları protesto ettiler.
İGDAŞ'ta geçtiğimiz hafta, Planlama ve Koordinasyon Müdürlüğü kapatılarak, 6'sı sendika üyesi 10 işçi, hiçbir gerekçe gösterilmeden işten atıldı. Yüzlerce İGDAŞ işçisi tarafından protesto edilen işten atmalar, toplu iş sözleşmesinin de ihlal edilmesi anlamına geliyor.
Çünkü sözleşmeye göre, kapatılan bölümlerde çalışan işçiler diğer bölümlere kaydırılmak zorunda.
Çeşitli müdürlüklerde çalışan yaklaşık 500 İGDAŞ işçisi, dün Genel Müdürlük binası önünde yaptıkları eylemle atılan arkadaşlarının geri alınmasını istedi. "Atılan işçiler geri alınsın", "İGDAŞ şaşırma sabrımızı taşırma", "Direne direne kazanacağız", "İş, ekmek yoksa barış da yok" sloganlarını atan işçilere, İSKİ işçileri de destek verdi. "Zulme karşı direneceğiz", "Yatırım yaptınız da yarım mı bıraktık", "Vatandaş, faturalar sizi yönetim bizi yaktı" yazılı dövizler taşıyan işçilerin eylemine Türk-İş 1. Bölge Temsilcisi Faruk Büyükkucak ile Tes-İş'in 1 ve 4 No'lu şube yöneticileri de katıldı. Faruk Büyükkucak, İGDAŞ'ta sözleşmenin ihlalinin çalışma barışını bozduğunu söyleyerek, Türk-İş'in, İGDAŞ işçilerinin yanında olacağını kaydetti. Tes-İş 5 No'lu Şube Başkanı Hüseyin Özil de, atılan işçilerin hemen işbaşı yaptırılmasını istedi. Eylem İGDAŞ işçilerinin bahçe içerisinde bulunan havuzun etrafında yaptıkları yürüyüşle sona erdi.
İşten atmaların devam etmesi beklenen İGDAŞ'ta geçtiğimiz hafta iş akitleri feshedilen 10 işçiyle birlikte, taşeron şirkete bağlı 200'e yakın işçinin de kapı önüne konulduğu öğrenildi.
src=/resim/b1.gif width=5>
Başa dön


Kürtçe eğitim talebi DGM'lik değil "Kürtçe seçmeli ders olsun" talepli dilekçeleri rektörlüklere veren öğrencilerin gözaltına alınıp, DGM'de yargılandıktan sonra tutuklanmasına ilişkin tepkiler sürüyor. Van Barosu Başkanı Avukat Hüsnü Ayhan ve Ankara Barosu Başkanı Avukat Hakkı Suha Okay, gözaltı ve tutuklamaların antidemokratik bir uygulama olduğunu söylediler. Anadilde eğitim talebinin DGM'lerde yargılanmasının antidemokratik bir uygulama olduğunu dile getiren Van Barosu Başkanı Avukat Hüsnü Ayhan, "Anayasa'ya göre her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının her makama dilekçe verme hakkı vardır, ilgili makam ise bunu yasalara göre ret ya da kabul eder" diye konuştu. Ayrıca, dilekçede suç vasfı bulunsa bile bunu tayin edecek adli makamın savcılık olduğunu belirten Ayhan, "Ama daha jandarmadayken öğrenciler bu iddiayla yargılanmaya başlayınca, DGM kapsamına aldılar" dedi. Uyum yasaları çıkmadığı sürece, bu konuda bazı makamlarca, farklı algılama yollarına gidileceğini kaydeden Ayhan, "Aslında herkesin kendi anadiliyle konuşması, eğitim görmesi arzu edilen bir haktır, insan hakları boyutunda kabul edilmesi gerekir diye düşünüyorum" dedi. Ankara Barosu Başkanı Avukat Hakkı Suha Okay da, demokratik bir hak olan dilekçelerin DGM kapsamına alınmasının yasal olmadığına işaret ederek, "Anayasa değişikliğiyle birlikte mütalaa etmek lazım. Anayasa değişikliğinden sonra bu konuda daha dikkatli davranılması, daha dikkatli değerlendirilmesi gerekirdi" dedi.
Destek ve protesto Öte yandan öğrencilere Kürtçe eğitim istedikleri için yapılan baskılar protesto edilirken kampanyaya verilen destek de sürüyor. Van'da önceki gün Japon Pasajı'nın ön cephesine "Demokratik Gençlik İnisiyatifi" imzalı bir pankartın asıldığı bildirildi. Yaklaşık 5 metre uzunluğunda olan ve üzerinde "Öğrencilere uzanan eller kırılsın", "Baskılar bizi yıldıramaz" ve "Ya anadilde eğitim ya serhıldan" sloganlarının yazılı olduğu pankartın daha sonra polisler tarafından indirildiği öğrenildi. Anadilde Eğitim Kampanyası'nı Bingöl Demokrasi Platformu da desteklediğini açıkladı. Bingöl Demokrasi Platformu, Kürtçe'nin seçmeli dil olarak üniversitelerde okutulması talebinin insani ve demokratik bir hak olduğunu açıkladı. KESK, DİSK, TÜRK-İŞ, Bingöl Barosu, İHD ve Memur Sen'in oluşturduğu Bingöl Demokrasi Platformu yaptığı yazılı açıklamada, Anadilde Eğitim Kampanyası'na destek verdiğini duyurdu. Açıklamada, Kürtçe'nin seçmeli dersler kapsamında üniversitelerde okutulmasının demokratik hak olduğu vurgulanarak, "Bilim yuvaları olan üniversiteler de bu öğrenim hakkı yasal güvenceye kavuşturulmalıdır" denildi.
Öğrenciler gözaltında Bu arada, önceki gün Kürtçe'nin seçmeli ders olarak okutulması amacıyla Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nde (YYÜ) rektörlüğe dilekçelerle başvuru yapan, ardından da gözaltına alınan 300 öğrenciden 17'si halen gözaltına tutulduğu öğrenildi. Öğrencilerin, Van Alay Komutanlığı'na götürüldükleri bildirildi.
Vali toplantı yaptı Hakkari Valisi Orhan Işın'ın ise 14 Ocak günü tüm okul müdürleriyle bir toplantı gerçekleştirerek, kampanyanın gerçekleşmemesi için öğrenciler üzerinde baskı kurmasını istediği öğrenildi. Hakkari Lisesi'nde okuyan öğrenciler, öğretmenlerinin başvuru yapılmaması için kendilerine baskı uyguladığını ve "okuldan atılmakla" tehdit edildiklerini bildirdi. Ayrıca geçtiğimiz günlerde HADEP Hakkari il binasına yapılan baskında binada bulunan öğrencilere, okul müdürleri tarafından "Ya HADEP il yönetiminden birkaç yönetici ismi verip bunlar bizi zorla partiye götürüyorlar dersiniz ya da sizi okuldan atacağım" tehdidinde bulunduğu ifade edildi.
Soruşturma komisyonu Eskişehir Anadolu Üniversitesi Rektörlüğü ise, 14 Aralık 2001 günü "Kürtçe seçmeli ders olsun" talebiyle dilekçe veren 300 öğrenciyle ilgili Soruşturma Komisyonu kurarak disiplin soruşturması başlattı. Öğrenciler, 18 Ocak günü ifade vermeye çağrıldı. Öğrenciler ise soruşturmaya, yasal dayanaktan yoksun olduğunu için tepki gösterdiler.



Kürtçe eğitim talebi DGM'lik değil "Kürtçe seçmeli ders olsun" talepli dilekçeleri rektörlüklere veren öğrencilerin gözaltına alınıp, DGM'de yargılandıktan sonra tutuklanmasına ilişkin tepkiler sürüyor. Van Barosu Başkanı Avukat Hüsnü Ayhan ve Ankara Barosu Başkanı Avukat Hakkı Suha Okay, gözaltı ve tutuklamaların antidemokratik bir uygulama olduğunu söylediler. Anadilde eğitim talebinin DGM'lerde yargılanmasının antidemokratik bir uygulama olduğunu dile getiren Van Barosu Başkanı Avukat Hüsnü Ayhan, "Anayasa'ya göre her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının her makama dilekçe verme hakkı vardır, ilgili makam ise bunu yasalara göre ret ya da kabul eder" diye konuştu. Ayrıca, dilekçede suç vasfı bulunsa bile bunu tayin edecek adli makamın savcılık olduğunu belirten Ayhan, "Ama daha jandarmadayken öğrenciler bu iddiayla yargılanmaya başlayınca, DGM kapsamına aldılar" dedi. Uyum yasaları çıkmadığı sürece, bu konuda bazı makamlarca, farklı algılama yollarına gidileceğini kaydeden Ayhan, "Aslında herkesin kendi anadiliyle konuşması, eğitim görmesi arzu edilen bir haktır, insan hakları boyutunda kabul edilmesi gerekir diye düşünüyorum" dedi. Ankara Barosu Başkanı Avukat Hakkı Suha Okay da, demokratik bir hak olan dilekçelerin DGM kapsamına alınmasının yasal olmadığına işaret ederek, "Anayasa değişikliğiyle birlikte mütalaa etmek lazım. Anayasa değişikliğinden sonra bu konuda daha dikkatli davranılması, daha dikkatli değerlendirilmesi gerekirdi" dedi.
Destek ve protesto Öte yandan öğrencilere Kürtçe eğitim istedikleri için yapılan baskılar protesto edilirken kampanyaya verilen destek de sürüyor. Van'da önceki gün Japon Pasajı'nın ön cephesine "Demokratik Gençlik İnisiyatifi" imzalı bir pankartın asıldığı bildirildi. Yaklaşık 5 metre uzunluğunda olan ve üzerinde "Öğrencilere uzanan eller kırılsın", "Baskılar bizi yıldıramaz" ve "Ya anadilde eğitim ya serhıldan" sloganlarının yazılı olduğu pankartın daha sonra polisler tarafından indirildiği öğrenildi. Anadilde Eğitim Kampanyası'nı Bingöl Demokrasi Platformu da desteklediğini açıkladı. Bingöl Demokrasi Platformu, Kürtçe'nin seçmeli dil olarak üniversitelerde okutulması talebinin insani ve demokratik bir hak olduğunu açıkladı. KESK, DİSK, TÜRK-İŞ, Bingöl Barosu, İHD ve Memur Sen'in oluşturduğu Bingöl Demokrasi Platformu yaptığı yazılı açıklamada, Anadilde Eğitim Kampanyası'na destek verdiğini duyurdu. Açıklamada, Kürtçe'nin seçmeli dersler kapsamında üniversitelerde okutulmasının demokratik hak olduğu vurgulanarak, "Bilim yuvaları olan üniversiteler de bu öğrenim hakkı yasal güvenceye kavuşturulmalıdır" denildi.
Öğrenciler gözaltında Bu arada, önceki gün Kürtçe'nin seçmeli ders olarak okutulması amacıyla Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nde (YYÜ) rektörlüğe dilekçelerle başvuru yapan, ardından da gözaltına alınan 300 öğrenciden 17'si halen gözaltına tutulduğu öğrenildi. Öğrencilerin, Van Alay Komutanlığı'na götürüldükleri bildirildi.
Vali toplantı yaptı Hakkari Valisi Orhan Işın'ın ise 14 Ocak günü tüm okul müdürleriyle bir toplantı gerçekleştirerek, kampanyanın gerçekleşmemesi için öğrenciler üzerinde baskı kurmasını istediği öğrenildi. Hakkari Lisesi'nde okuyan öğrenciler, öğretmenlerinin başvuru yapılmaması için kendilerine baskı uyguladığını ve "okuldan atılmakla" tehdit edildiklerini bildirdi. Ayrıca geçtiğimiz günlerde HADEP Hakkari il binasına yapılan baskında binada bulunan öğrencilere, okul müdürleri tarafından "Ya HADEP il yönetiminden birkaç yönetici ismi verip bunlar bizi zorla partiye götürüyorlar dersiniz ya da sizi okuldan atacağım" tehdidinde bulunduğu ifade edildi.
Soruşturma komisyonu Eskişehir Anadolu Üniversitesi Rektörlüğü ise, 14 Aralık 2001 günü "Kürtçe seçmeli ders olsun" talebiyle dilekçe veren 300 öğrenciyle ilgili Soruşturma Komisyonu kurarak disiplin soruşturması başlattı. Öğrenciler, 18 Ocak günü ifade vermeye çağrıldı. Öğrenciler ise soruşturmaya, yasal dayanaktan yoksun olduğunu için tepki gösterdiler.
Evrensel'i Takip Et