15 Ocak 2002 22:00

İlk mimarlar taş devrindeydi

Bugünden tam 11.000 yıl, piramitlerden ise 6.000 yıl önce bir Anadolu dağının tepesinde kurulan, dünyanın en eski tapınağı şimdiye kadar bilinenlere bir darbe vurdu.

Paylaş
İlk mimarlar taş devrindeydiMichael ZickDünya'nın en eski tapınağı 11.000 yıl önce Anadolu'da inşa edildi. Göbekli Tepe'deki buluntular, arkeoloji dünyasının bilinen dogmalarını altüst etti. Kuzey Mezopotamya'nın ıssız, çorak ve engebeli dağlarında ayı avlayan, meyve taneleriyle geçimini sağlayan avcıların, henüz pişmiş topraktan yapılmış keramiği tanımadığını hepimiz biliyoruz. Avcı ve toplayıcılar, eski taş devri zamanında yerleşim yerleri sabit olmadan, henüz kendi yeteneklerini de keşfetmeden dolaşmaktadırlar. Şimdi bu değişiyor. Bugünden tam 11.000 yıl, piramitlerden ise 6.000 yıl önce bir Anadolu dağının tepesinde kurulan, dünyanın en eski tapınağı şimdiye kadar bilinenlere bir darbe vurdu. "Bir benzeri yok" diyor Klaus Schmidt. Görülenler de onu onaylıyor. Büyük mekanlar 3-4 metre yükseklikteki duvarlarla çevrilmiş, "T" biçimli kalker taşından yapılmış sütunlar da, bir dağ örneği orantısında inşa edilmiştir. Hayvan rölyefleri ile süslü bu sütunlar bir hayvanat bahçesi görünümündedir. Yapılanlar elin sadece basitçe bir görünüm çizmediğini, bir konuşmanın da oluştuğunu göstermektedir. Doğaüstü düşünceleri mimari abidelere resimlemektedirler. Gerçi 20 bin yıl daha eski olan buz devri'ndeki mağara resimleri var, ama dünya çapında bir inşaatçılıkta ilk defa resimler kullanılmaktadır.Alman Arkeoloji Enstitüsü'den (DAİ) Klaus Schmidt, Türk meslektaşları ile birlikte, Şanlıurfa'nın Göbekli Tepesi'nde kazı yapmaktadır. Bu kazıdaki esas problem (tabii ki süregelen para sorunu yanında) eşsiz buluntulardır. Schmidt, buluntuları diğerleriyle karşılaştırılamayacak kadar olağanüstü buluyor. İncil'de adı geçen Jericho şehri ile aynı zamanda inşa edilmekle birlikte, ne böylesi muazzam sütunlara ne de sanatkârane tasvirlere sahiptir. Göbekli Tepe'den 50 km uzaklıktaki bir kült merkezi olan Nevali Çori'de de kabartmalar var. Ama orası yarım yüzyıl daha geç inşa edilmiştir. Orta Anadolu'da planı iyi düşünülmüş Çatalhöyük de 2500 yıl sonra inşa edilmiştir. Schmidt'in Göbekli Tepe'si orta yerde tek başına duruyor.

İki gelişim aşamasıVe sürekli bir değişim var. Çünkü Göbekli Tepe besbelli ki insanlığın iki gelişim aşaması arasında bir yerdedir. Geçerli eski öğretilere göre; insanlık, "ilkel" eski taş devrinden (Palolithikum) birdenbire uygarlığa, Neolitik Devir'e geçti. Neolitik devirde insanlık bereketli hilal (yarımay formunda Ürdün bölgesinden, Filistin, Anadolu, Suriye, Mezopotamya'ya kadar) olan bölgede avcı ve toplayıcılar tahıl ekimli tarımı, büyük baş hayvancılığı, doğru yerleşim yerlerini, çanak çömleği biliyor ve öbür dünya ile ilgili hayal güçleri, düşünceleri başlıyordu.Bir süre sonra insanlık tarihinin bu döneminin birkaç dogması gözden geçirilmek zorundadır.* Schmidt'in buluntularından sonra, tarım, ziraat ve mimarinin önceki bütün bağlantılarının elle tutulacak bir tarafı kalmadı. Yeni taş devrinin "devrim" olarak ortaya birdenbire çıkmasının şimdi savunulacak tarafı kalmadı. İnsanlık erken evrimci gelişmeyi gerçek yerine koymayı bekliyor. Bu buluntular insanlığın gelişiminin ne kadar eski olduğunu tayin etmektedir. * Eski taş devrinde yaşamın devamını sağlama fikri, taşlara kanıt olarak işlenmiştir. Göbekli'de tanrı (insansız olarak) hayvan şeklinde inşaat ve sütunlarda dinsel bir ispat olarak resmedilmiştir. Schmidt onları dinsel bir kanıt olarak görüyor.* Ve bilinen soru, tavuk mu yumurtadan çıkar, yumurta mı tavuktan? İnsanlığın yerleşimine Schmidt'in buluntularıyla bir çözüm geliyor.

Ördekler ve yılanlarBuluntulardan sonra Göbekli Tepe sakinlerinin görülen dünyasını Berlin'li arkeolog şöyle yorumluyor; avcı ve toplayıcıların büyük bir sayısı, düzenli olarak Göbekli Tepe'de buluştular. Eksik kil kırıklarının yanında çok sayıda sert bazalttan yapılmış anahtarlar, henüz keramiğin bilinmediğinin kanıtıdır. Arkeologlar bu yüzden bunlara "akeramiker" karşılığı sonradan gelen taş devri "keramiği"dir diyorlar.Avcılar dağda hızlı bir şekilde zanaat dalında gelişmektedirler. Kalkerden (kireç taşı) üç, dört metre yükseklikteki sütunları (hatta bu seneki buluntuda altı metre yükseklikte) çakmak taşı ile dağın yüzeyinden çıkarmaktadırlar. Taş ustası tapınak taşlarına ördekten yılana, tilkiden boğaya, aslandan domuza kadar hayvanları resimliyordu. Bir ay öncesinde ceylan başı tasviri bulundu. Dişlerini gösteren tilkinin, sanki poz vermiş gibi açıkça cinsel organlarının resmedilmesi ve bu tasvire sık sık rastlanması, eski taş devri düşünce dünyasına özgü bir sergilemedir. Buna karşın tasvirlerde insan rölyefi yoktur. Her şeyden önce 50 tonluk steller yuvarlanarak, daha sonra dikdörtgen şekli verilerek, taban yüzeyine mükemmel bir biçimde dik olarak yerleştirilmiştir. Şaşırtıcı olan onların monte değil, bizzat kendi ağırlıkları üzerinde durmalarıdır. Schmidt'in tahmini şu ki, bu çalışmada 500 Eski Taş Devri Anadolulu yer aldı ve zaman zaman Göbekli'ye geldi. Öyleyse bu topluluklar yalnız avcılıkla ailenin geçimini sağlamıyordu. Yabani tahıl ekimi yapıyor, "düşünülerek bir tarım planı"na sahip oldukları ortaya çıkarılmıştır.

Yüzde 2'si kazılabildiİnsanların yukarıda her defasında ne kadar kaldığına ilişkin kesin bir bilgi edinilemedi. Rahat olunup olunmadığı da bilinmiyordu. Rüzgar bugünkü gibi devamlı esiyordu ve havası temizdi. Meçhul inşaatçılar tarafından bizzat aşağıdan getirilen su ile kil yapıyorlardı. Dağda çalışıyorlar, ama orada oturmuyorlardı.Demek ki Schmidt ne oturum inşaatı, ne ocak duvarları, ne de yaşam namına izler buldu. (Rastlantı olarak bir çiftin kemikleri bulundu). Schmidt ve ekibi şimdiye kadar kazı alanının yüzde ikisini kazabildiler. Neolotik devirdeki Nevali Çorı ve Çatalhöyük'de de ölüler oturulan yerin zemin altına gömülüyordu. Şimdiye kadar burada böyle bir buluntuya rastlanmadı.Başka bir yorum da şudur; burası bir tören yeriydi, insanlar ölü kültünü kutsamaya geliyorlardı. Göbekli'ye ne kadar sıklıkta geldiler, ne kadar süre kaldılar veya burası tüm bölgenin kültür merkezi miydi? Bunlar yoruma açık sorulardır. Türk arkeologların Göbekli'deki yoğun çalışmalarına rağmen yeni bir buluntu yoktur. Ve çok zaman buluntusuz geçiyor. Scmidt, "Muhtemelen ki Göbekli Tepe merkezde bir mukemmellik olarak duruyor" diyor.Kesinlikle buluntu yeri kült merkezi olmanın yanı sıra, eski taş devrindeki gücün merkeziydi. Tapınağın dağın tepesinde kuş bakışı olarak krokisini çizmek, üstün bir irade ve hiyerarşik toplum yapısının da ifadesidir.

Esrarengiz mimari planlamaVe sürpriz son; esrarengiz mimarı planlamada son buluyor. Demek ki dünyanın en eski tapınağı yıkılmadı, tahrip edilmedi, kırılmadı. Belirsiz bir kullanım sonucunda bizzat kült inşası boşaltıldı. Kült inşası kullanıcılar tarafından mekanları, duvarları, tabanları, rölyefleri stelleri –hepsi gözden kaybolana kadar metrelerce yükseklikte kum ve çakıl taşlarını yığarak- kapattılar. Dağın eteklerine yeni kültür temelleri atılmasına rağmen, tabu olarak bu yerlere hiç dokunulmamış. Eski Mısır Pramidi sadece bir ölü için inşa ediliyordu.Nasıl oldu? Schmidt omuzlarını kaldırıp "Bir benzeri yok" diyor. Onun görüşüne göre böyle bir komplekse kalkışmak, kuş bakışı inşanın etkinliğini düşünmek, ileriyi görmenin bir anlayışıdır. Milad'dan önce 7500 yılında aniden Göbekli Tepe'nin kullanımı bitti. Neolitik dönemde artık insanlar su çevresinde oturmakta, tarım yapıp, tabağın içinden yemeğini yemektedir. Şimdi artık, modern toplum düşüncesinde, kilden yapılmış dar kalçalı kadın figürleri hakim olmaktadır. Ve bundan sonra hepimizin bildiği tanıdık gelişme devam etmektedir.

(Die Weltwoche'den çeviren: Arkeolog Sevim Akyürek)
ÖNCEKİ HABER

Cihan Deri'de direniş

SONRAKİ HABER

Onların derdi 'ABD zaferi' değil

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa