Şimdi de tapu karmaşası

Şimdi de tapu karmaşası Emine UyarYağışlar nedeniyle bir süre önce meydana gelen heyelandan etkilenen ve mağdur durumda olan Çiçek Mahallesi halkı şimdi de belediye yetkilileri tarafından kendilerine yapılan "tapularınız geçersiz" açıklamasının şaşkınlığını yaşıyor. Yıllar önce bedelini ödeyerek kendilerine devlet garantili olarak verilen tapularının sahte olduğunun söylenmesine bir anlam veremeyen mahalleli tepkili. Ramazan Bayramı'nda meydana gelen bir kişinin yaralanması, bir evin tamamen çökmesi, birçok evin de oturulamaz hale gelmesiyle sonuçlanan heyelanda mağdur duruma düşen Çiçek Mahallesi halkı yetkililerin duyarsızlığı karşısında kendi aralarında toplantı yapmış ve Karşıyaka Belediyesi'nin meclis toplantısına giderek sorunlarını dile getirme kararı almıştı.

Söz hakkı verilmediGeçtiğimiz pazartesi akşamı yaklaşık 25 kişilik bir grupla Meclis toplantısına giden mahalle sakinlerine söz hakkı verilmedi ve evlerin tahliye edileceği belirtildi. Görüştüğümüz mahalle halkı yaşananları şu şekilde dile getirdiler: "Yer gösterdiler, oturduk. Söz hakkı vermedikleri için dinledik. Bizleri evlerden çıkarma kararı almışlar. Tahliye kararı alıyorlar ama bizim nereye gideceğimizi söylemiyorlar. 'Tapularımız var' dedik. 'Bu tapuların önemi yok' dediler. Belediye buraları eskiden kamulaştırmıştı. Taksitle arsaların parasını bize ödetti. Tapularımızı aldık. Bu tapuları meclis nasıl tanımıyor? Belediyenin kabul ettiği yasayı nasıl inkâr ediyorlar? Genç, yaşlı demeden bizleri dışarı kovaladılar."

'Muhtar ilgilenmiyor'Kendileriyle birlikte Meclis'e gelmeyen muhtarı da eleştiren mahalleli, "Muhtarımız ilgilenmiyor. 'Ne kaymakam ne de vali karar verebilir. Bayındırlık karar verebilir' diyor. Muhtar bize ön ayak olmalıydı. Bizimle meclise gelmeliydi" diyerek tepkilerini dile getirdi. Cenap Narat, "Tehlikede olduğumuzu biz de biliyoruz. Kira verecek gücümüz yok. Yıllar önce Yeşildere'de olan heyelanda evleri yıkılanlar apartman dairelerine yerleştirilmiş kiraları İskan Müdürlüğü tarafından ödenmişti. Bu benim kazanılmış hakkım, beni buradan çıkaramazlar" dedi.

'Hepsi uyuyor'Çiçek Mahallesi Muhtarı Şükrü Ölgün ise, Kaymakamlık ve İmar Müdürlüğü'nün kararlarını beklediklerini söyleyerek, Ankara'dan imar bölgesi kararı çıkması ihtimali olduğunu söyledi. Çiçek Mahallesi'nin büyüklük açısından Karşıyaka'nın sayılı mahallelerinden olduğunu ifade eden Ölgün, Bayraklı'nın ilçe olması gerektiğini belirtti. "Burası varoş mahallesi olduğu için önem verilmiyor. Beş tane encümen var, hepsi uyuyor. Meclis'e birşey yaptıramıyorsun" sözleriyle Belediye yönetimini eleştiren Ölgün, mahalle halkına karşı, "İmar benim elimden bir şey gelmez diyor. Kaymakam bir şey yapamıyor. Bir muhtarın elinden ne gelir. Ben aracıyım" sözleriyle kendisini savundu.

'Üçkağıtçılık'Mahalle sakinlerinden Dudu Çil, belediyenin kendi verdiği tapuları inkâr ettiğine dikkat çekerek, "Bu insanları kandırmaktır. Üçkağıtçılıktır. Buradan ölümüz çıkar, bunun sorumlusu da devlettir" diye konuştu. Yine mahalle sakinlerinden Mehmet Gülay, bu bölgede on sene önce tapu dağıtılırken heyelan bölgesi ya da yeşil alan olduğuna dair kendilerine birşey söylenmediğini, 88-89 döneminde buradakilerin hak sahibi olabilmek için devlet güvenceli olan tapularını aldığını dile getirdi. Gülay, "Sonuçta Cihan Türsen döneminde 1637/9 yolunu açtırdık. Bize o dönemde 'Biz bu yolu açarız ama set duvarını Büyükşehir ödenek verirse yapabiliriz' demişlerdi" dedi.

Belediye yalanladıBelediye Meclisi toplantısında yaşananları sorduğumuz Karşıyaka Belediyesi Başkan Yardımcısı Kenan Özenir, tapularının durumunu bilmediğini, oradaki binaların imar aflı binalar olduğunu, dosyaları tetkik ettiklerini söyledi. Meclis'te tapuların geçersiz olduğuna dair herhangi bir şey söylemediğini iddia eden Özenir, "Ortada fiili bir durum var. Eğer oradakiler hak sahipleri ise ve orası boşaltılırsa Kaymakamlık tarafından kira yardımı yapılacak" dedi. src=/resim/b1.gif width=5>
Başa dön


İşkence aletleri rafa kaldırıldıTBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu eski Başkanı Sema Pişkinsüt'ün, geçen yıl Küçükköy Polis Karakolu'nda bulduğu, işkence aletleri Filistin askısı ve sopaya ilişkin yürütülen soruşturmada takipsizlik kararı verildi. Pişkinsüt'ün Küçükköy Polis Karakolu'nda bulduğu Filistin askısı ve sopanın ulaştırıldığı Gaziosmanpaşa Cumhuriyet Başsavcılığı'nca başlatılan soruşturma kapsamında, karakolda görevli polislerin ifadesine başvuruldu. Savcılık, polisler ve amirlerinin, "söz konusu aletleri kullanmadıklarını ve neden orada bulunduğunu bilmediklerini" söylemeleri üzerine, mağdurlardan sanıklara ulaşabilmek için TBMM'ye yazı yazarak İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu'ndan, yapılan inceleme sırasında görüşülen mağdurların ad ve adreslerini istedi.

Dava açılırsa...Komisyon'un, "mağdurlarla kimliklerinin açıklanmayacağı sözü verilerek görüşüldüğü, bu nedenle ad ve adreslerinin verilemeyeceğini" bildirmesi üzerine savcılık, Küçükköy Polis Karakolu tarafından hakkında işlem yapılan ve cezaevinde tutuklu bulunan kişilerin ifadelerine başvurarak, sanıkları tespit etmeye çalıştı. Bu kişiler de soruşturma konusu aletlerle kötü muameleye maruz kalmadıklarını bildirdiler, kaldılarsa da bunu açıklayamadılar. Ancak zaten karakolda kalan tüm kişilerle görüşülemeyeceği ve şimdiye kadar işkence yapanlar yüzlerinin görülmesine izin vermedikleri için bu kişilerle görüşülmesinin konuya açıklık getirmesi beklenmiyordu. Durum böyle olunca da söz konusu aletlerin hangi olayda ve kimler tarafından kullanıldığının tespit edilemediği gerekçesiyle savcılık soruşturmayı takipsizlik kararı vererek sonuçlandırdı.Yapılan açıklamaya göre 5 Haziran 2000 tarihinde Gaziosmanpaşa Cumhuriyet Başsavcılığı'na ulaştırılan Filistin askısı ve sopa, karakol görevlilerine yönelik 'efrada kötü muamele' suçundan açılabilecek davalarda ve soruşturmalarda, yan delil olarak kullanılmak üzere saklanacak.