10 Aralık 2001 22:00

Hukuk da mağdur ediyor

Pek çok alanda şiddete maruz kalan kadınlar için çoğu kez hak arama yolları da kapalı. Ekonomik ve toplumsal baskının yanı sıra, hukuki yetersizlikler de şiddet mağduru kadınların hak aramasının önünde engel oluşturuyor.

Paylaş
Hukuk da mağdur ediyorJülide KalıçKadınlar hayatın her alanında şiddete maruz kalıyor. Dayak, psikolojik şiddet, ekonomik şiddet, cinsel taciz, tecavüz!.. Aile içi ya da devlet kaynaklı şiddete maruz kalan kadın yasal yollarla yürüttüğü mücadelede de zorluklarla karşılaşınca onca şiddete bir yenisi daha ekleniyor.Kadının aile içinde ve gözaltında maruz kaldığı şiddeti ve yürütülen hukuki mücadeledeki zorlukları, İstanbul Barosu Kadın Hakları Uygulama Merkezi'nden Avukat Filiz Kerestecioğlu ve Gözaltında Cinsel Taciz ve Tecavüze Karşı Hukuki Yardım Projesi'nden Avukat Eren Keskin'le görüştük. Kerestecioğlu ve Keskin, aile içi ve devlet kaynaklı şiddetin "tabu" olmaktan çıkıp tartışılması gerektiği üzerinde durarak, sorunların çözümünde kamuoyu baskısının önemli olduğu ve bu konuda hukukçuların yanı sıra basına da büyük görevler düştüğünü vurguladılar.İstanbul Barosu Kadın Hakları Uygulama Merkezi'nden Avukat Filiz Kerestecioğlu, kadınların Türkiye'de çok ciddi bir biçimde aile içinde şiddete maruz kaldığını belirtti. Kadınların fiziksel şiddetin yanı sıra sözel, psikolojik ve ekonomik şiddete de maruz kaldığını ifade eden Kerestecioğlu, şiddete maruz kalan kadınlara ücretsiz danışmanlık yapan İstanbul Barosu Kadın Hakları Uygulama Merkezi hakkında da bilgi verdi. Merkezde 107 avukatın görev aldığını bildiren Kerestecioğlu, merkezin bu konuda bilgilenmeye ihtiyaç duyduğunu düşünerek ve maddi gücü yetersiz mağdurlara hizmet verebilmek için kurulduğunu belirtti.

Uygulama zorlukları varAvukat Kerestecioğlu, mevcut kanunları uygulamada yaşanan zorlukları ise şöyle anlattı: "4320 sayılı kanun, tedbir kanunu olması ve acilen bu tedbirlerin yerine getirilmesi gerektiği halde, tanık dinlenmesi, nüfus kayıtlarının beklenmesi ve buna benzer nedenlerle mahkemelerde duruşmaların ileri bir tarihe ertelenmesi söz konusu olabiliyor. Ya da karakola veya savcılığa yapılan başvurularda kadın şikaâyetinden vazgeçirilmeye çalıştırılabiliyor. Bu da kadında haklarını arama noktasında bir güvensizlik yaratıyor."Kerestecioğlu, kadının bu gibi zorluklarla karşılaşmaması için özel mahkemelerin kurulması gerektiğini vurgulayarak, karakollardaki personelin, hakim ve savcıların da bu konudaeğitilmesinin gerektiğini söyledi. Bu gibi sorunlarla birlikte sığınma evlerinin öneminin daha da ortaya çıktığını ifade eden Kerestecioğlu, kurucularından olduğu Mor Çatı Kadın Vakfı Sığınma Evi'nin finansal zorluklar nedeniyle kapanmak zorunda kaldığını anlattı. Kerestecioğlu, kadınların evlilik içinde de tecavüze maruz kaldığını ancak evlilik içi rızasız cinsel ilişkinin ırza geçme olarak değerlendirilmediğini de belirterek, her kimden gelirse gelsin tecavüzün suç olduğunu ve var olan yasanın aslında evlilik içi tecavüz suçunu işleyenleri cezalandırmaya da olanak tanıdığını ifade etti.

Devlet kaynaklı şiddetGözaltında Cinsel Taciz ve Tecavüze Karşı Hukuki Yardım Projesi avukatlarından olan İHD İstanbul Şube Başkanı Eren Keskin ise, Türkiye'de özellikle kadınlara yönelik devlet kaynaklı işkencenin çok kullanılan bir yöntem olduğunu belirtti. Keskin, proje ile cinsel işkenceye karşı hukuki bir karşı çıkışı gerçekleştirirken, aynı zamanda mağdur kadınlarda hak arama bilinci yaratmaya çabaladıklarını anlattı. 4 yıldır süren projeye 143 kadının başvurduğunu bildiren Keskin, adli ya da siyasi gözaltında şiddete maruz kalan her kadına hukuki yardımda bulunduklarını dile getirdi.TCK ve uygulamasında tecavüzün tanımının çok yetersiz olduğu üzerinde duran Keskin, bunun yanında cinsel tacizin de suç olarak tanımlanmadığını belirtti. "Resmi bilirkişilik" raporunun geçerli olduğunu ve devlet gücünün yaptığı işkence konusunda, yine bir devlet kurumunun rapor vermek durumunda olduğunu belirten Keskin, işkencenin ispatlanmasında bağımsız hekim raporlarının öneminin büyük olduğunun altını çizdi.

Psikolojik rapor önemliKeskin, cinsel işkencenin fiziksel rapor ile tespiti için oldukça kısa bir zaman sınırlaması olduğunu söyleyerek, şu bilgileri verdi: "Eğer kadın bakire ise ilk 7-10 gün içinde fiziksel raporun alınması gerekiyor. Bakire değilse raporu ilk 48 saat içinde almak zorunda. Oysa ki kadınlar, bu kısa zaman içinde ya gözaltında oluyorlar ya da utanma, korkma gibi duygular ile yaşadıkları cinsel şiddeti anlatamıyorlar." Keskin, işte bu noktada cinsel işkencenin psikolojik rapor ile ispatının son derece önemli olduğunu vurgulayarak, kadına yönelik cinsel şiddet konusunda uzmanlaşmış ve psikolojik rapor verebilecek merkez sayısının çok az olduğunu belirtti.

'Tabu' olmamalı Projenin gündeme getirdiği bir diğer önemli konunun da "bekâret kontrolü" olduğunu söyleyen Keskin, gözaltına alınan birçok kadına kendi isteği dışında bekâret kontrolü yapıldığını ve bekâret kontrolünün de bir işkence yöntemi olduğunu kaydetti. İşkencenin resmi kurumlar tarafından yeterli bir biçimde sorgulanmadığını ifade eden Keskin, "Yargının tarafları, cinsel işkenceye nasıl bakıyorlar" konulu bir anket çalışması başlattıklarını ve mağdur hikâyelerini bir kitap halinde yayınlayacaklarını duyurdu. Keskin, bu konunun "tabu" olmaktan çıkıp artık tartışılabilir olmasının, kadınları mağduriyetlerini açıklama noktasında cesaretlendireceğini de sözlerine ekledi.
ÖNCEKİ HABER

Rekor var zam yok

SONRAKİ HABER

Yeni hedef netleşiyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...