9 Aralık 2001 22:00

Kitlesel ölüm tehlikesi

Kitlesel ölüm tehlikesi Amerikan-İngiliz saldırıları, Afganistan'a ölümün yanı sıra, kitlesel açlık da getirdi. Uluslararası yardım kuruluşları, tam bir milyon Afgana ulaşamadıklarını, bu insanların açlık ve hastalıktan ölümle karşı karşıya olduğunu duyurdu. Halk açısından en kötü durumun, çatışmaların sürdüğü bölgelerde değil, Kuzey İttifakı'nın tam denetim kurduğu bölgelerde olması dikkat çekti. BM İnsani Yardım Başkoordinatörü Kenzo Oshima, geçtiğimiz hafta Berlin'de yapılan kreditörler konferansında, "Kuzey ve batıda güvenlik durumu hızla düzelmezse, büyük çaplı nüfus hareketleri, acı ve daha fazla ölüm beklemeliyiz" diye konuştu. Diğer yardım kuruluşları da, Afganistan'da hüküm süren kaos ortamının "en büyük katil" olduğunu belirttiler.

7 milyon risk altında Kuruluşların tahminlerine göre; 22 milyon nüfuslu Afganistan'da en az 7 milyon insan, "çok büyük risk altında" bulunuyor. Bu insanların çoğu, Kuzey İttifakı'nın ele geçirdiği bölgelerde yaşıyorlar. Batılı kuruluşlara göre, savaş ağaları arasında iktidar kavgasının sürdüğü Kandahar bile, bu kadar kötü durumda değil. BM yetkilileri de, Kuzey İttifakı denetiminin işleri zorlaştırdığını kabul ediyor. UNICEF Özel Temsilcisi Nigel Fisher, üç hafta önce Mezar-ı Şerif'te yardım kuruluşlarının bulunduğunu, bugün ise böyle bir varlıktan söz edilemeyeceğini dile getirdi. Mezar-ı Şerif ve Kunduz'a gitmek isteyen gıda ve ilaç konvoyları, savaş ağaları ve yerel çetelerin tehdidiyle karşı karşıya bulunuyor.

Pusu tehdidi Dünya Gıda Programı (WFP) da, dağlık bölgelerdeki 2.3 milyon insanla bağlantılarının her an kesilmesinden korkuyor. WFP; Penşir Vadisi ve Badahşan bölgesine üç kamp kurmak istediklerini, ancak güvenlik sorunları nedeniyle adım atamadıklarını bildirdi. Kuruluş temsilcileri; yardım konvoylarının yolunu açık tutmak için buldozer ve kar temizleme araçları getirmeyi planladıklarını, ama yerel savaş ağalarının kendilerine izin verip vermeyeceğini bilmediklerini de ifade etti. WFP, "silahlı grupların pusu tehdidinin arttığını" vurguladı. Kaos ve çatışmalar, başkent Kabil civarında da sürüyor. Bölgedeki gazeteciler, şiddetin Kuzey İttifakı içindeki gruplar tarafından yayıldığını söylüyorlar. BM yetkililerinden Norah Niland, "Farklı askeri ve siyasi gruplar arasında anlaşmazlıklar, çatışan taraflar arasında fraksiyonculuk, kanunsuzluk ve genel bir kargaşa hakim" diye konuşuyor. Bütün bunlar, Batı saldırganlığının sunduğu "özgürlüğün", Afgan halkı açısından katlanılması güç bir "özgürlük" olduğunu gösteriyor.

Kandahar'da kargaşa Taliban karşıtı güçler arasındaki çekişmeler, yeni ele geçirilen Kandahar kentinde giderek korkutucu bir hal alıyor. Kentin denetiminin kimin elinde olduğu netleşmiş değil. Bu kargaşa içinde; Taliban lideri Molla Muhammed Ömer ve diğer Taliban yetkililerinin kaçmış olabileceği belirtiliyor. Kandahar'ın eski valisi Gül Ağa'ya bağlı güçler, şehrin denetimini ele geçirdiklerini ve Molla Nekibullah liderliğindeki rakip grupla savaşmaya hazır olduklarını ilan ettiler. Ancak şehirden kaçan siviller, hiçbir grubun kentte tam denetim sağlayamadığını, her an yeni çatışmaların patlak verebileceğini belirtti. Kandaharlıların anlattıklarına göre, 10-12 yaşlarındaki çocukların bile silah kuşandığı kentte tam bir başıbozukluk hüküm sürüyor. Taliban'ın teslim olmasından bu yana "orman kanunu"nun geçerli olduğunu kaydeden Kandaharlılar, zaman zaman silah ve patlama sesleri duyduklarını anlattı.

İki ağa karşı karşıya Gül Ağa'nın sözcüsü Celal Han, Ağa'nın valilik konağına yerleştiğini ve Molla Nekibullah'a "Ya geri çekilirsin, ya da saldırırız" dediğini belirtti. Celal Han, "Nekibullah, Kandahar'daki askeri karargâhta bulunuyor. Ondan bir yanıt almamız gerek. Evet veya hayır. Ya çekil, ya da savaşmaya hazır ol" diye konuştu. Han, çatışmalarda beş kayıp verdiklerini de söyledi. Görgü tanıklarına göre, şehre giren ilk anti-Taliban güçler, Molla Nekibullah'ın adamları oldu. Ama daha sonra Gül Ağa geldi ve çatışmalar yaşandı.

El Kaide'nin planı Kandahar'dan çıkmayı başaran El Kaide milislerinin, ABD ve İngiliz özel kuvvetlerini, Tora Bora civarındaki dağlara çekmeyi planladığı belirtiliyor. Sunday Telegraph gazetesinde dün yayınlanan habere göre, El Kaide milisleri, ülkenin doğusundaki Tora Bora mağara ve sığınaklar kompleksine çekilmiş durumda. Bu grupların, SAS ve Delta Force askerlerinin kendilerini takip etmesini istedikleri, böylece ABD-İngiliz kuvvetlerine ağır kayıplar verdirmeyi umdukları belirtildi. Taliban karşıtı komutanlardan biri, bu planı doğrulayarak şöyle konuştu: "Kafirlerle dağlarda savaşmak istediklerini söylediler. Ölürken yanlarında Amerikalılar ve İngilizleri de götürmek istiyorlar. Bize bu işe karışmamamızı, Müslümanlarla savaşmak istemediklerini söylediler."

Helikopter düştü: 18 ölü Öte yandan, ülkenin kuzeyinde önceki gece bir helikopterin düşmesi sonucu 18 kişi öldü. Afgan İslam Basın ajansı, ölenler arasında üç komutanın da bulunduğunu kaydetti. Helikopterin Tahhar dağlık bölgesinin başkenti Farhar'da düştüğü belirtilen haberde, ölen komutanlardan birinin Kuzey İttifakı birliklerinin komutanı olduğu, diğerlerinin de Taliban karşıtı ünlü Peştun komutanlar olduğu bildirildi.

ABD yine 'şaşırdı' Amerikan bombardımanında, önceki gece mevzileri vurulan üç Afgan savaşçı daha öldü. Afgan komutanı Hacı Muhammed Zaman, Tora Bora dağlarında bir Amerikan uçağının Afgan savaşçılarının mevzilerini vurduğunu kaydetti. Amerikan B-52 ağır bombardıman uçakları, dün de Tora Bora'yı şiddetle bombaladı.

Evrensel'i Takip Et