22 Kasım 2001 22:00

Savaşmadan kazanma siyaseti

Rusya'nın Amerikan saldırganlığına aktif destek vermesi, birçok çevreyi şaşırtmış ve "Rusya'nın yüzünü tamamen ABD ile işbirliğine döndüğü" gibi abartılı tahlillere zemin hazırlamıştı.

Paylaş
Savaşmadan kazanma siyasetiNina BachkatovEkim ayında Şanghay'da yapılan APEC zirvesinde, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in atılgan olmadığı görülüyordu. Ülkesinin güçlü ve zayıf noktalarının farkında olan Putin, ABD Başkanı George W. Bush'a taziyelerini ileten ve uluslararası terörizme karşı mücadelede işbirliği öneren ilk liderlerdendi. Bazı gözlemciler, Rusya'nın, üzerinde hiçbir denetimi olmadığı ve kaybedecek çok şeyi bulunduğu bir serüvene paldır küldür dalmak için hiçbir nedeni olmadığını unutarak, Putin'in, ABD "haçlı seferini" desteklemeye hazır olduğu sonucuna vardı. Putin, dünyanın 11 Eylül'de değiştiğini ve eğer inisiyatifi elinde tutmak istiyorsa, Rusya'nın da değişmek zorunda olduğunu hemen kavramıştı. Ruslar, daha önce Sırbistan'a yönelik saldırıları kınamak için toplandıkları ABD Büyükelçiliği önündeki kaldırımda, bu kez mum yakmak için toplanırken, Putin de Soçi'deki yazlığına çekildi. Son birkaç günün yorum ve analizleriyle, Rusya parlamentosunun her iki kanadı ve siyasi partilerin desteği ve dünya liderleriyle görüşmelerinin anlattıkları ile silahlanmıştı. Yazlık, sembolik bir hareketle, bir tür Rus Camp David'ine dönüştürüldü. Tıpkı Bush gibi, Putin de, siyasi kariyerinin, bu krize vereceği tepkiye bağlı olduğunu hissediyordu.

22 Eylül deklarasyonuRusya'nın tutumu ve bu tutumun sınırları, iki televizyon yayınıyla açıklandı. 22 Eylül'de Putin, Rusya'nın, terörizme karşı koalisyona katılmaktan başka bir alternatifinin olmadığını, terörizmin sadece uygar dünyanın birleşik kuvvetleri tarafından yenilebileceğini söyledikten sonra, kara birliklerini devreye sokmanın söz konusu olmadığını ekledi. İki gün sonra, Almanya'ya yaptığı tantanalı ziyaretin arefesinde, Rusya'nın ABD önderliğindeki uluslararası koalisyona katılımını beş maddeyle tanımladı1. ABD'nin, tek taraflı ve aşırı bir tepki göstermeye karar vermesi halinde sırtüstü düşmemek için, her sözcük özenle seçilmişti. Moskova, insani uçuşlar için Rusya hava sahasını kullanıma açıyor ve daha önemlisi, Afganistan ile ilgili Rus istihbarat ve deneyimini sunuyordu. Moskova, itidal tavsiye ediyor ve dışarıdan destek vermeyi yeğliyordu. Ona göre bu destek, Afganların, kendi çabalarıyla Taliban'dan kurtulmalarına yeterliydi. Rus uzmanlar, doğrudan bir yabancı müdahalenin, Afganların Molla Ömer etrafında toplanmasına yol açacağını, hatta Kuzey İttifakı'nın bile "davetsiz misafirlere" karşı çıkabileceğini söylüyorlardı2. Sınırlı ve hedefli hava akınlarının ötesine taşan silahlı operasyonların uzun vadeli siyasi sonuçlarının sürekli akılda tutulmasını isteyen Rusya, küçük çaplı kuvvetlerin konuşlandırılmasını öneriyordu. Uzmanlar, sivilleri hedef alan ve ölümlere yol açan silahlı operasyonların, koalisyon içindeki Müslüman ülkelerin tepkisine neden olacağından kaygılanmaktaydı.

3. Batı'nın verdiği tavizlerBu işbirliğinin karşılığında Rusya, Çeçenya'daki savaşında Batı'nın desteğini aldı. Ruslar için Çeçenya, Afganistan'dan çok daha öncelikli olduğu için, önemli bir tavizdi bu. Batılı güçler, Çeçen sorununda "köktendincilik ve uluslararası terörizm"in rolünü tanıyarak, savaşçılara para akışını kesme sözü verdi. Moskova, ABD'nin, kutsal ittifakı bozmak yerine sessizliği tercih edeceğini bilerek, İran'a askeri ekipman satışı ile ilgili sözleşmeyi sonuca bağladı. Bir Rus gazetesine göre, söz konusu ekipman, Tahran'a, Basra Körfezi'ndeki petrol boru hatları üzerinde fiili denetim sağlayacak.4. ABD ayrıca, Rusya'nın Dünya Ticaret Örgütü'ne hızla kabul edilmesi ve Rus ekonomisinin "piyasa ekonomisi" olarak tanınması sözleri verdi. Bunlar Putin yönetimi için iyi ama, tali öneme sahip. Moskova'nın birinci hedefi, bütün stratejik dengeleri altüst ettiğini düşündüğü bu uluslararası krizi, siyasi amaçları için kullanmak. Moskova, 21. yüzyılın dünyasının şekillendirilmesinde ana oyunculardan biri olmak istiyor. Avrupa bağlamında bu, Avrupa Birliği'ne girişin hızlandırılması ve daha da ötesi, NATO ile yeni bir işbirliği demek.

5. Madde Rusya'ya da iyi geldiRuslar, ilk adımı AB'nin atacağını ummuşlardı. Ama hamle, NATO'dan geldi. 11 Eylül'den hemen sonra NATO büyükelçileri, oybirliği ile, NATO Şartı'nın 5. maddesini yürürlüğe koyma kararı aldı. Buna göre, bir NATO üyesine yönelik saldırı, bütün üyelere yapılmış addedilecekti. NATO, "terörist saldırıya" savaş eylemi muamelesi yaparak, bir anda, bir savunma örgütünden güvenlik örgütüne dönüştü. Bu Amerikalıların zaferiydi ama, farklı nedenlerden ötürü aynı dönüşümü uman Ruslar için de öyleydi.Şu anda Rusya, ABD önderliğindeki koalisyonun bir parçası ve NATO Genel Sekreteri, "terörizm"in bir güvenlik meselesi olduğunu kabul etti. Moskova, NATO kararlarına daha dolaysızca katılmak için yeni yollar bulunması gerektiği görüşünde. NATO'nun, eski Doğu Bloku ülkelerini kapsayacak biçimde genişlemesi Rusya tarafından asla kabul edilebilir olmadı, fakat işler değişti artık. Bu ülkeler muhtemelen NATO'ya katılacak, ama farklı bir NATO'ya. Putin, Rusya'nın bile katılabilmesinden bahsetti. Eğer NATO değişirse AB de değişmek zorunda olacak; çünkü üç kuvvet (askeri yapısıyla AB, NATO ve Rusya), doğrudan koordinasyon olmadan, aynı anda Avrasya sahnesinde faaliyet yürütemez.

ABD ile ilgili kuşkularBu başarılar Rusları, koalisyonun hedefleri ve ABD'nin karmaşık bir krizin üstesinden gelme yeteneği hakkında kuşkularını ifade etmekten alıkoymadı. Amerikan başkanı, kendi topraklarında savaşmaya dair hiçbir deneyimi olmayan insanların vatanseverliğini uyandırmak için bir kovboy gibi konuşurken, Rus muadili, Çeçenya'yı da katarsak her neslin katliam ve yıkımı yakından tanıdığı bir ülkede konuşuyor. Moskova, Washington'da politika değişiklikleri ve ABD kamuoyunun kırılganlığından endişeli. Amerikalıların, askerlerin ceset torbaları içinde dönmesine hazır olduğunu düşünmüyor. Afganistan operasyonları kötüye gider ve siyasi bir hasar oluşursa, Rusya, Washington gibi okyanusun öte tarafına çekilme şansına sahip olamayacak.Moskova, güney sınırında istikrarlı bir rejim yaratmak istediği için, Taliban'ın yıkılmasında çıkarı var. Ama Washington'un, haçlı seferini Irak, Suriye, Lübnan ve Libya gibi ülkelere yaymasından korkuyor. Ayrıca, insani görevlerle de olsa, Rus hava sahasının kullanımına karşı güçlü itirazlar var. Rus ordusu, baştan beri bu fikre karşıydı. Rus toprakları üzerinde uçma hakkı sadece sivil uçaklara verilmemişti ve komutanlar, Putin'in, NATO ile Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) saptama ekipmanı arasında uyum sağlamanın teknik karmaşıklığı ve maliyetini küçümsemiş olabileceğinden kaygılanıyordu.

Bir Amerikan rüyasıOrta Asya sorunu, daha hassas. Değiştirilemeyene katlanmak gerek ve Putin de, önleyemeyeceği şeyi kabul etmek zorunda kaldı. Beş Orta Asya cumhuriyetinin devlet başkanlarına, BDT çerçeveleri içinde hareket etmeleri, onun kurumlarını danışma ve karar alma amacıyla kullanmalarını buyurdu. Ama onlar, 24 Eylül'den itibaren, kendilerini Amerikalıların hizmetine sundular. 5 Ekim'de 1000 ABD askeri Özbekistan'a doğru yola çıktığında, iki ABD hayaline yanıt verilmişti: Özbekistan'ı bölgesel bir güç yaparak Moskova'nın nüfuzunu dengelemek ve terör karşıtı koalisyon kılıfı altında, 10 yıldır istenen Orta Asya'da sağlam zemine basmak. Özbekistan'ın komşuları ve Moskova, bu hayalin kâbusa dönüşeceğinden korkuyor.

Düşmanımın düşmanı..."Düşmanımın düşmanı dostumdur" eski ilkesinden hareket edebilecek olan Batı'nın çam devirmesinden korkanların, Afgan mücahitlere verilen Batı desteğine veya yabancı dinsel tarikatların, eski SSCB topraklarında "çoğulcu" bir unsur olduğunu öne sürerek teşvik almasına kadar gitmesine bile gerek yok. Saldırılardan bir hafta önce, Orta Asya'yı ziyaret eden ABD senatörleri, afallamış Kırgız yetkililere, Afgan yolunu takip ederek topraklarını savunmalarını, Kırgızistan'ın, Amerika'nın İngiliz sömürgecilere karşı yürüttüğüne benzer bir bağımsızlık savaşı yürütmelerini tavsiye etmişlerdi5.

Ortadoğu ikilemiRusların, Batı'nın çıkarlarıyla uzlaşmadıkları takdirde kendi çıkarlarının feda edileceğini düşünmelerinin bir nedeni de, Yugoslavya'daki travmatik deneyimleri. Moskova, kullanılıp atılacak diplomatik bir mendil olmak istemiyor. ABD'nin, Rusya'yı kullandıktan sonra bir kenara atacağından, onu eski müttefikleriyle karşı karşıya getireceğinden korkuyor.Dış ve Savunma Politikası Konseyi'nden Andrei Federov şöyle diyor: "Rusya terörizme karşı savaşa katılırsa, Batı'yı desteklemek zorunda kalacak ve Arap ülkeleriyle geleneksel bağlarını koparacak. Eğer savaşa katılmazsa, eninde sonunda kendisini Batı ile karşı karşıya bulacak."6 Rus gazetesi Vremya Novosti de, Batı ile herhangi bir ittifakın "Usame Bin Ladin'in ölmesiyle öleceğini" yazdı7.Yine de Rusya, riski aldı. Rus diplomatları, 11 Eylül'ün, jeopolitik haritanın yeniden çizilmesi anlamına geldiğini kavramıştı. Moskova'nın bu fırsatı kaçırması ihtimalı onları dehşete düşürüyordu. Rusya Dışişleri Bakanı'nın kararsız demeçlerinden, askeri ve sivil yetkililerin çelişkili açıklamalarından yakınmaya başladılar. Ancak Putin'in tutumu, özellikle de Alman parlamentosunda yapacağı konuşmayı yeniden yazma kararı alması, onları rahatlattı. Rusya'nın kendi sorunları, görevin karmaşıklığı ve açıkladığımız şartlar, onun, koalisyona destek olarak gelecekte bir yer edinme ısrarını açıklıyor. Moskova aynı zamanda, uluslararası terörizmi "denetimsiz küreselleşmenin yol açtığı bir illet" olarak da görüyor. Bugünlerde Rusya'da, eskisi gibi "çokkutuplu dünya"nın değil, "küreselleşme"nin tartışılmaya başlanması ilginçtir.Kremlin, oyunu temkinli oynamaya devam ederek, ABD aşırılığına karşı kendisini mantığın sesi olarak sunacak. Bu yaklaşımın nedeni Rusya'nın görece zayıflığı, tarihi, ulusal psikolojisi ve ayrıca, yeni koalisyon için feda etmeye hiç niyet duymadığı Arap-doğu dünyasıyla ilişkilerinin karmaşıklığı.
(Le Monde diplomatique)



DİPNOTLAR1. İstihbarat paylaşımı, insani görevler için Rusya hava sahasının açılması, Afganistan içindeki çıkarma operasyonlarına katılım, Orta Asya'daki askeri üslerin kullanımı ve Kuzey İttifakı'na yardımın artırılması.2. İttifak temsilcileri, 25 Eylül'de ORT muhabirine verdikleri demeçte, "Denetimimiz altındaki toprağa giren her yabancı güç, BM bayrağı taşımadıkları takdirde ateşle karşılanacaktır" demişlerdi.3. Bunlardan biri, 27 Eylül tarihli Vremya Novosti'de demeci yayınlanan eski Kabil ve Washington büyükelçisi Yuri Vorontsov'du.4. Nezavisimaya Gazeta, 4 Ekim 2001. 5. Delo No, Bişkek, 5 Eylül 2001. 6. Nezavisimaya Gazeta, 14 Eylül 2001. 7. Vremya Novosti, 14 Eylül 2001.

ÖNCEKİ HABER

FBI casusları evinizde

SONRAKİ HABER

Makedonya hükümetinde kaos

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa