20 Kasım 2001 22:00

Kırk katır mı kırk satır mı!

Kemal Derviş'in "Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı"nın yarattığı tahribatı değerlendiren Bağımsız Sosyal Bilimciler İktisat Grubu, bu programın ülkeyi kriz kaosu içine sürüklediğine dikkat çekiyorlar.

Paylaş
Kırk katır mı kırk satır mı!Hükümetin IMF ve Dünya Bankası'ndan mali destekler aramasını, yeniden "sıcak para" peşine düşmesinin, "kırk katır" ile "kırk satır" arasındaki tercihten farksız olduğunu belirten iktisatçılar, "IMF politikaları Türkiye'yi kendi kendisini tahrip eden bir süreçle karşı karşıya bırakmıştır" dediler.Bağımsız Sosyal Bilimciler İktisat Grubu, Kemal Derviş'in uygulamaya koyduğu programın Türkiye'ye maliyetini değerlendirdiler. Kasım 2000 döviz kanaması ve bu şoku izleyen Şubat 2001 finansal bunalımının sadece mali piyasaları sarsmak ve durgunluğa yol açmakla kalmadığına dikkati çeken biliminsanları; üretim ve istihdamın büyük ölçülerde gerilediğini, enflasyon yeniden hızlandığını belirttiler. Kemal Derviş'in Nisan 2001'de açıkladığı Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı (GEGP)'nı da sert bir dille eleştiren iktisatçılar şu değerlendirmede bulundu: "GEGP'yi hazırlayanlar sürdürülemez iç ve dış borç dinamiğine son verilmesi ve siyaset/ekonomi ilişkilerinin piyasa ekonomisi gereklerine uygun biçimde yeniden oluşturulması ile bunalımın aşılacağını ileri sürmekte idiler. Kısa dönemli ekonomik istikrarsızlıklardan çıkış umutları ise, Kasım 2000 ve Şubat 2001'deki spekülatif şoklarla zedelenen mali varlık piyasalarının yeniden işlerliğe kavuşmasına bağlanıyordu."

MB güçsüzleştirildiGeçen yedi ayda Merkez Bankası'nin döviz piyasasına etkili müdahalelerde bulunamaz duruma düştüğünü, yapabileceği müdahalelerin ise IMF tarafından engellendiğini hatırlatan iktisatçılar, Merkez Bankası'nın enflasyonla mücadele gerekçesiyle, Kasım 2001'den itibaren doğrudan ve dolaylı olarak kamu kesimine ödünç veremez duruma getirildiğini, böylece bankanın yakın gelecekte başvurmak zorunda kalabileceği bir politika aracının elinden alındığını vurguladılar."Bu şartlarda ekonomik faaliyetlerin reel olarak daralması sürpriz sayılmamalıdır" diyen iktisatçılar, reel daralmanın, 2001'in ilk aylarından itibaren bütün göstergelerde açıkça izlendiğini ifade ettiler. İktisatçılar, bu olumsuz gidişin 11 Eylül'de ABD'de gerçekleşen saldırı eylemiyle açıklanamayacağına da dikkat çekerek bu saldırıyı, "11 Eylül olayı olsa olsa risk primlerini ve dış finansman tıkanıklıklarını artırarak ve esasen devam etmekte olan döviz ikamesini şiddetlendirerek olumsuz gidişe yeni bir sayfa eklemiştir" diye yorumladılar.

Sıcak para sevdasıBağımsız Sosyal Bilimciler İktisat Grubu şu değerlendirmelerde bulundu:"2001 yılı, 2000 yılı ile kıyaslandığında Türkiye ekonomisinin yaklaşık 20 milyar dolar çevresinde bir sıcak para şoku yaşadığı, 2000'deki girişlerin 2001'de yerini büyük çıkışlara bıraktığı görülmektedir. Buna ek olarak, özel dış finans kuruluşları Türkiye ticari bankacılık kesimini finanse etmekteki isteksizliklerini hâlâ sürdürmekte, böylece finansmanın bütün yükü resmi kredilere ve IMF ve Dünya Bankası kredilerine yönelmektedir. Bu kredilerin ekonomik ve siyasal şartlarının ne kadar ağır olduğu Türkiye'de herkes tarafından bilinmektedir. Gelecek yıllarda da özel ticari kredilerin sağlanamaması durumunda yeniden IMF ve Dünya Bankası'ndan mali destekler aramak, ya da yeniden sıcak para peşine düşmek, 'kırk katır' ile 'kırk satır' arasındaki tercihten farksızdır."
ÖNCEKİ HABER

Gazetecilerin öldürülmesine öfke

SONRAKİ HABER

Çalmadık kapı kalmadı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...