16 Kasım 2001 22:00

Türkiye'ye Kâbil bekçiliği

Hükümet yetkilileri, Türkiye'nin Afganistan operasyonunda "karar mekanizmalarında" yer alacağını söyleyedursun, emperyalistler Türk birliklerine bekçilik rolünü biçti bile.

Paylaş
Türkiye'ye Kâbil bekçiliğiKuzey İttifakı'nın çeşitli fraksiyonları arasında gerginliğin giderek arttığı Kabil'de "bekçilik" yapmak Türkiye'ye düşüyor. Batılı diplomat ve askeri planlamacılar, Afganistan'ın başkenti Kabil'de "polislik yapacak" bir uluslararası güç hazırlandığını ve bu gücün başında Türk ordusunun bulunacağını açıkladılar. Emperyalist devletler, Kabil'de "polislik yapmayacaklarını" açıkça ilan etti ve bu görevin oldukça tehlikeli olduğunu gizleme gereği bile duymadılar. İngiltere, Fransa ve ABD' den yapılan açıklamalar, bu ülke ordularının "stratejik denetim" konusunda yoğunlaşacağını, havaalanlarının denetimini sağlayamak gibi görece daha az risk içeren görevler gerçekleştireceğini gösteriyor.

Tehlikeli taşeronlukBu durumda, savaşın aslında yeni başladığı ve rakip fraksiyonlar arasında muhtemel bir iç savaşın hızla yaklaştığı Afganistan'da taşeronluk, Türkiye gibi devletlere düşüyor. "Müslüman müttefikler" olarak adlandırılan bu "ikinci sınıf müttefikler" arasında Bangladeş, Endonezya ve Malezya da bulunabilecek. Bu arada Batılı emperyalistler, işgalin stratejisini geliştirmek ve Orta Asya'daki uzun vadeli hedeflerine ulaşmak gibi "ciddi" görevlerini yerine getirebilecekler.

Senin görevin, Mehmet...Washington Post gazetesi, "bekçilik" görevinin kapsamını "Kabil'de düzen ve insan haklarına saygıyı sağlamak ve hiçbir milis grubunun, iktidarı tekeline almasına izin vermemek" olarak tanımladı. Elbette, Kuzey İttifakı'nın içindeki hemen hiçbir grubun uluslararası güç istememesi, onların "ikna edilmesini" de görevler arasına ekliyor. Son olarak İsmail Han adlı İttifak komutanı, Afganistan'da yabancı askeri varlığına karşı olduklarını söyledi.Gazetenin konuştuğu bir Türk diplomat, bekçiliğe başlamak için BM Güvenlik Konseyi yetkisinin dün alınmasıyla birlikte, Türk özel kuvvetlerinin hafta içinde Kabil'e girebileceğini bildirdi. Washington Büyükelçiliği sözcüsü Mehmet Ali Bayar, "Türkiye'nin uluslararası barış koruma misyonunun liderliğini yapacağına dair beklentiler giderek büyüyor. Biz de buna olumlu bakıyoruz" diye konuştu.

ABD ve İngiltere yok!Hükümet yetkilileri, "bekçilik" görevi sayesinde, Türkiye'nin "Afganistan operasyonunun karar mekanizmalarında önemli bir yer edineceğini" söylüyorlar. Oysa ABD ve İngiltere, kendi ordularının bu görevde yer almayacağını açıklayarak, Kabil bekçiliğinin "riskli ama önemsiz" olduğunu gösterdiler. ABD Savunma Bakanı Donald Rumsfeld, Amerikan birliklerinin "barış koruma gücü"nde yer alma olasılığının bulunmadığını ilan etti. İngiltere Dışişleri Bakanı Jack Straw da, İngiliz askerlerinin Afganistan'da polisiye bir görev üstlenmeyeceğini açıkladı. Straw, BBC'ye verdiği demeçte, Taliban rejiminin çöküşünü takiben meydana gelebilecek iç savaşa müdahale olasılığının gündemlerinde olmadığını söyledi. Böylece Türk askerinin görevinin "iç savaşa müdahale" olduğu bir kez daha açıklık kazandı.

İngilizler bölgedeİngiltere'den 100 kişilik bir askeri grup, önceki gün Kabil yakınlarındaki Bagram Havaalanı'na inmişti. İngiliz askerlerinin; havaalanının güvenliğini sağlamanın yanı sıra diplomatik misyonlar ve insani yardım için güvenlik temini gibi işleri üstleneceği belirtilmişti.Fransa da, "insani yardımın güvenliğini sağlamayı" hedefleyen çabalar çerçevesinde, dün Orta Asya'ya ilk birliğini gönderdi. Fransa Savunma Bakanlığı, 60 askerin, dün sabah Fransa'nın güneyindeki Istrees hava üssünden Özbekistan'a gitmek üzere hareket ettiğini açıkladı. Fransız askerlerin, Özbekistan'dan Mezar-ı Şerif'e geçeceği belirtildi.Kanada Savunma Bakanı Art Eggleton da, ülkesinin Afganistan'da görev yapacak çokuluslu güce 1000 asker göndermeye hazır olduğunu kaydetti.
ÖNCEKİ HABER

Bir ekmek, bir tas çorba

SONRAKİ HABER

Dostum'un Mezar-ı Şerif katliamı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...