14 Kasım 2001 22:00

Kâbil'de Moskova gölgesi

Kabil, Mezar-ı Şerif ve Herat gibi kilit önemdeki şehirler, hızlı bir "pay kapma" çabasının sonucu olarak, Kuzey İttifakı'nın farklı ve çatışan fraksiyonları tarafından ele geçirildi.

Paylaş
Kâbil'de Moskova gölgesiHABER ANALİZ / Taylan BilgiçBatı medyasında, bundan birkaç gün öncesine kadar, Kuzey İttifakı'nın "çok yavaş" ilerlediğine, Taliban kuvvetlerine karşı savaşma kabiliyeti olmadığına dair haber ve yorumlar hakimdi. Tekelci Türk basınının, her zamanki gibi sulandırarak "bir üst boyuta" taşıdığı bu "haber"lerde neler yoktu ki? Kuzey İttifakı bir grup bitli piyadeden ibaretti, Amerikan uçaklarının kendileri için "işi bitirmesini" bekliyor, hatta habire top peşinde koşturuyorlardı. Kısacası, bunlardan "adam olmaz"dı!Cuma gününden bu yana yaşanan gelişmeler, Afganistan'da dengelerin ne büyük bir hızla değişebileceğini açıkça gösterdi. Şu "bitli piyade"ler, büyük bir hızla önce Mezar-ı Şerif kentini, yani "bizim Dostum"un kalesini Taliban'dan geri aldılar. Bu hamle ile, Özbekistan'dan Dostum güçlerine askeri yardımın önü açıldı.Aman Kabil'i almayın!Mezar-ı Şerif'in alınışı, Özbek kökenli savaş ağası Dostum'un "saygınlığını" da artırmış oldu. ABD, durumdan memnun görünüyordu ama, ters giden bir şeyler de vardı: George Bush başta olmak üzere Amerikalı liderler, "Aman, Kabil'e girmeyin!" diyorlardı. "Hani mesele Afganistan'ı Taliban'dan kurtarmaktı?" diye soranlar için, gerekçe de hazırdı: "Biz geniş tabanlı bir hükümet istiyoruz." Bir başka deyişle, "Bakmayın bomba yağdırdığımıza, Taliban'ın işi, Batı için henüz bitmemiştir."Dostum'un Mezar-ı Şerif fethi, onu İttifak komutanları arasında öne çıkardı demiştik. Ama bu fors, sadece birkaç gün sürdü. İttifak'ın "diğer kanatları", başkent Kabil ve diğer şehirleri ele geçirince, dengeler bir anda değişiverdi. Doğal olarak, akla bazı sorular geliyor. ABD'nin açık itirazına rağmen, İttifak güçleri nasıl olmuş da bir anda "uyanmış", üç gün içinde, gevşek bir biçimde de olsa kontrol ettikleri toprak oranını yüzde 15'ten yüzde 40'a çıkarabilmişlerdi? Bu hamlenin, bölgesel güçler ve ABD açısından sonuçları ne olacak?'Bizim çocuklar'Dünkü Rus gazetelerinde, bazı ipuçları bulmak mümkün. Vremya Novosti, haberi "Bizim Çocuklar Şehirde" diye vermiş. Gazete, Kabil'e giren güçlerin başında, savaş ağası Abdül Sayyaf ile Tacik kökenli komutanların bulunduğunu bildiriyor. Ulusal İslami Selamet Cephesi'nin lideri Sayyaf, 20 yıl önceki "anti-Sovyet cihadı"nı ilan eden ünlü "Peşaver Yedilisi"nden biriydi. Peştun kökenli olması, onu sıradan bir "Kuzey lideri" olmaktan çıkarıyor. Üstelik, bugüne dek, örneğin Gulbeddin Hikmetyar gibi "fırıldak" olmamış, Kuzey İttifakı içinde dahi, kökenini kullanarak görece "bağımsız" olmuş bir savaş ağası. Sadakatini, en azından diğer İttifak liderleri gibi durmadan değiştirmemesi, bugünü sabırla beklediğinin bir göstergesi.

Rusya'nın memnuniyetiABD, Kabil'in düşmesinin ardından çelişkili açıklamalar yaparken, Rusya memnuniyetini gizlemiyordu. Genelkurmay Başkanı Anatoli Kavaşnin, Mezar-ı Şerif ile ilgili açıklamasından birkaç gün sonra, bu sefer Kabil'den bahsetti ve "Kuzey İttifakı, başarısını Sovyet ve Rus silahlarına borçludur" diyebildi. Dışişleri Bakan Yardımcısı Aleksandr Losyukov ise, artık Rusya açısından "Afganistan'da siyasi bir düzenleme yapmanın mümkün olduğunu" söylüyordu. Losyukov, "Dış güçlerin Kabil'e adamlarını yerleştirmesi, başka bir felakete yol açacaktır" diye konuştu. Bu "dış güçler"in kim olduğu ise, belirtilmedi.

Rus senaryosu Bu arada, Mezar-ı Şerif'i aldıktan sonra "Kuzey İttifakı'nın önde gelen lideri" oluveren General Dostum, Kabil'in alınmasıyla "sıradan bir komutan" derekesine iniverdi! Rus gazeteleri, Dostum'un Rusya'nın gözünde "düştüğünü" gizlemiyorlar. Bunun nedenini, Özbekistan'ın Rus yönetimini kızdıran hamlelerinde aramak gerek: "Afgan Özbeklerinin lideri olan Dostum, Orta Asya'da gizliden gizliye yürüyen bir Tacik-Özbek mücadelesinin bileşenlerinden biri. Tacikistan, Rusya'nın en yakın müttefiklerinden biri ama Özbekistan, son dönemde fiili bir ABD müttefiki haline geldi. Kabil'e girenlerin Tacikler olması, Rusya'nın istediği senaryoya uyuyor. Ne ilginçtir ki Peştun komutan Sayyaf, Kabil'e girerek Tacikistan ve Rusya lehine bir rol oynadı. Ama yeni büyük oyun, henüz başlıyor." (Vremya Novosti, 14 Kasım)

ABD gafil mi avlandı?Milyonların yaşamı üzerinde oynanan "oyun"un karşı tarafında, şimdilik sessizlik hakim. Ancak kuzeyli savaş ağalarının ilerleyişinin, ABD'yi hazırlıksız yakaladığı, açıkça ifade ediliyor. Herald Tribune'den Gay Alcorn şöyle yazmış: "Bir hafta önce, Afganistan'daki askeri kampanyanın çok yavaş ilerlediğinden şikayet ediliyordu. Şimdi ise çok hızlı gitmesinden korkuluyor." (İlerleme ABD Stratejistlerini Gafil Avladı, 14 Kasım, Herald Tribune)Gafil avlanan stratejistler, yeni durum karşısında dikkatlerini "bakir güney topraklarına" çevirmiş durumda. ABD'li komutanlarının görevi, "kuzeydeki taktik başarıyı, güneyde stratejik zafere çevirmek" olarak tarif ediliyor (Washington Post, 14 Kasım). Bu ifade, ABD'nin elindeki kozların tükenmediğinin de göstergesi: Kuzey İttifakı'nın ülkenin güneyinde bir şeyler başarabilmesi mümkün görülmüyor. Muhtemelen, Kandahar'a yönelik saldırı, İttifak'ın gücünün çok zorlanması anlamına gelmekte; savaş ağaları, lojistik ve destek güçlerinin kaldırabileceğinin çok uzağına uzanmış bulunuyorlar. Yani Kandahar'ın "ele geçirilmesi", eğer burada kitlesel katliamlar gerçekleştirilip şehir "halktan" tamamen temizlenmeyecekse, kalıcı bir başarı olamayacak. Savaş ağaları gözlerini karartmışlarsa eğer, Kabil'den yansıyan görüntülerin bin beteri, önümüzdeki günlerde Kandahar'da yaşanacak demektir.

ABD'nin kozlarıYeni durumda ABD'nin elindeki kozlardan biri, kritik kara rotaları ve hava alanlarının ele geçirilecek olması. Kuzeyde ABD hizmetine sunulabilecek bu alanlar, güneyde bir şeyler yapmak için kullanılacak. Ama durum, güneyde daha da karışıyor. Öncelikle; ne ABD, ne de bir bölgesel güç, ülkenin güneyinde, Kuzey İttifakı gibi "yerli" bir piyona sahip değil. Bir aydır süren ağır bombardımana rağmen, buradaki Peştun kabileleri, Taliban'a desteklerini geri çekmediler. Amerikan "gazı" ile ülkeye giren eski komutan Abdülhak ve adamları öldürüldü; Hamid Karzai ise canını zor kurtardı. Pentagon analistleri, bu durumda iki seçenek görüyorlar:1. Peştun kabilelerini Taliban'dan koparma faaliyetlerini -dolayısıyla yoğun bombardımanı- sürdürmek.2. Bölgeye yönelik bir kara harekâtı başlatmak.İki seçenekte de, ciddi çıkmazlar söz konusu. Kuzeyden sökülüp atılan Taliban kuvvetlerinin ülkenin güneyine yığılması, burada bir "anti-Taliban" propagandanın şansını sıfırlıyor. Aynı neden, kara saldırısı planı için de yeterince caydırıcı.

Yine TürkiyeEğer ortada bir "yerel maşa" yoksa, birilerini ithal etmek gerekir. Bu nedenle, Türkiye veya başka bir ülkenin "liderliğinde" oluşturulacak bir "Taliban'a karşı Müslümanlar ordusu" gündemin üst sıralarına doğru ilerliyor. Pakistan cuntasının lideri Pervez Müşerref, önceki gün ilk kez, "Pakistan ordusunun da böyle bir güçte yer alabileceğini" ilan etti. Adı belirtilmeyen üst düzey bir ABD yetkilisinin bu öneriyi "uygun bulmadığını" söylemesi, kabağın "başkalarının" başına patlayabileceğini gösteriyor. Bu "başkaları" ise Türkiye, Ürdün, Endonezya ve Bangladeş. Hangisinin "öncelikli" olduğuna siz karar verin!2. Kosova operasyonuSonuç olarak söylenebilir ki; Kabil, Mezar-ı Şerif ve Herat gibi kilit önemdeki şehirler, hızlı bir "pay kapma" çabasının sonucu olarak, Kuzey İttifakı'nın farklı ve çatışan fraksiyonları tarafından ele geçirildi. Her bir ana grubun belli bir bölgeyi "kalesi" yapmak ve diğerlerine karşı mücadelesini bu kaleden yürütmek istediği çok açık. Ancak gruplar, saldırıları kendi kafalarına göre de gerçekleştirmiş değil. Rusya'dan gelen açıklamalar, başkentin alınmasının, tipik bir "îkinci Kosova operasyonu" olduğunu düşündürüyor. Hatırlanacak olursa Rusya, Batılı işgal güçleri Kosova'yı paylaşırken beklenmedik bir anda ortaya çıkmış ve şok bir baskınla, "kendi payını" garantiye almıştı. Eğer durum Kosova'yı andırmaya başladıysa eğer, Afganistan tarihinde ilk kez, ciddi bir parçalanma ve kaos tehlikesinin gündeme geldiğini söylemek gerek. Kabil sokaklarından ekranlara yansıyan vahşet görüntüleri, tehlikenin boyutlarını gözler önüne sermekte.
ÖNCEKİ HABER

Dört duvarı ne yapayım?

SONRAKİ HABER

Göçmenlere askeri mahkeme

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...