29 Ağustos 2011 03:09

Bürokrasinin yükü büro emekçilerinin sırtında

“İşçi sağlığı ve iş güvenliği” sorunu işçi sınıfının yanı sıra tüm çalışanların en temel ve önemli gündemi olması gerekirken, sorunlar sadece kazalar yaşandığında, istatistiksel değerlendirmeler temelinde ele alınıp sonra unutuluyor. Oysa başta işçiler olmak üzere tüm emekçilerin ücreti

Bürokrasinin yükü büro emekçilerinin sırtında
Paylaş

Döndü Taka Çınar

 

“Sağlık” terimi, işle bağlantısı açısından, sadece hastalık veya sakatlığın bulunmaması halini değil, aynı zamanda, çalışma sırasındaki hijyen ve güvenlik ile doğrudan ilişkili olarak sağlığı etkileyen fiziksel ve zihinsel unsurları da kapsar.

ÇALIŞMA KOŞULLARI BÜRO EMEKÇİLERİNİN ‘SAĞLIĞI’NI BOZUYOR

Bugün tüm kamu işyerlerinde kamu hizmetlerinin tasfiyesiyle eş zamanlı olarak uygulanmaya başlayan özelleştirme, taşeronlaştırma ve esnek-kuralsız çalışma nedeniyle önemli sorunlar yaşanmaktadır. Teknoloji kullanımının yaygınlaşması, tüm kurumlarda paket programlara geçilmesi çalışmayı statik (monoton) hale getirirken, işveren açısından denetimi kolaylaştırmaktadır.

Son dönemde SGK, Maliye Bakanlığında emekçilerin tepkisini çeken turnike, kamera ile denetleme yöntemleri, parmak ve kart basma sistemlerini uygulamaktadır. Çalışanların kıyafeti, arkadaşı ile ilişkileri, davranışları, hastaneye başvuru sıklığı gibi subjektif kriterler üzerinden verilen “performans” ücretleri SGK emekçilerinin tepesinde “kılıç” gibi sallanmaktadır.

Tüm bu uygulamalar, Japonya’da uygulanan Toplam Kalite Yönetimi, sanayi üretiminde uygulanan “kalite çemberleri” yöntemlerinin kamu hizmetlerinde “performans yönetimi” adı altında yürütülen emekçilerin üretim süreçlerinin denetlenmesi yöntemleridir. Bu aşamada işe giriş çıkış denetimi yapılırken, yakın zamanda ücretlerin belirlenmesinde temel kriter olması hedeflenmektedir.

Tüm hizmet birimlerinde yeterli personel alınmaması nedeniyle, çalışanlar her geçen gün daha fazla iş yükü altında ezilmektedir. “İş güvencesiz istihdam  biçimleri (4-b, 4-c vb.)”, “memur/uzman” ayrımı, aynı işi yapan emekçiler arasındaki ücret farklılıkları yaratılmaktadır. Son yıllarda, yeniden yapılanma gerekçesiyle kurumların birleştirilmesi, ayrılması, kapatılması ya da yerele devredilmesi sürecinde kamu emekçileri ciddi hak kayıplarıyla karşılaştılar. İşe başlarken sahip oldukları mesleki ve özlük hakların gerisine düşen hak gasplarıyla karşı karşıya kaldılar. Emeklilik süresi (yaşı) uzatılmış, görevde yükselmede kariyer ve liyakat ilkesi kaldırılmış, görev yeri ve süresi belirsizleştirilmiştir. 2008 SSGSS ile memurlar iş kazası ve meslek hastalığı kapsamından çıkarılmıştır.

Toplumda yüksek olan işsizlik ve güvencesiz çalıştırma, kamu emekçilerinin “iş güvencesi”ni tehdit etmektedir. İşyerinin, işinin, ücretinin güvencesi kalmadığı “kaygısı” çoğu birimlerde gerçeğe dönüşmektedir. Çalışanların sorunları görmezden gelinmekte, kamu hizmetinin bir bileşeni ve insan olduğu göz ardı edilmektedir.

Uzun çalışma süreleri, zorunlu fazla mesailer, düşük ücret, performansa dayalı, esnek ve güvencesiz çalışma emekçilerde ciddi sağlık sorunlarına yol açmaktadır. Vergi dairelerinde ve sosyal güvenlik birimleri başta olmak üzere pek çok kurumda, ani kalp krizleri ve ruhsal rahatsızlıklar (depresyon, panik atak vb.) yaygınlaşmaktadır.

KAZANILABİLİR TALEPLERLE MÜCADELEYE BAŞLANABİLİR

Hükümetler, “kamu çalışanlarının sağlığı ve güvenliği” hizmetlerini maliyet arttırıcı gereksiz bir harcama olarak görmekte, çalışanları sağlıksız ve güvensiz ortamlarda ve koşullarda çalışmaya zorlamaktadır. Çok sınırlı maddi kaynak ayrılarak yerine getirilebilecek önlemler bile alınmamaktadır.  

Teknolojik gelişmeye paralel olarak, bilgisayar kullanımı giderek yaygınlaşmıştır. Ancak bilgisayar kullanımında, oturuştan, kullanılan sandalye, masanın ergonomik olması kadar, klavyenin, farenin nasıl kullanılacağı bilgisinin insan sağlığı açısından son derece önemli olduğunun farkında değiliz…  Bu nedenle 2003 yılında yayımlanan “Ekranlı Araçlarla Çalışanlarda Sağlık ve Güvenlik Önlemleri Yönetmeliği”nin uygulanması için işyeri denetimi istenebilir. Son dönemde, büro emekçileri arasında sıkça rastlanan boyun ve bel fıtığı, kireçlenme ve kas hastalıklarının “meslek hastalığı” olup olmadığının araştırılması istenebilir.

Egzersizler, aralıklı dinlenme ve pozisyon değişikliği, statik koşullarda çalışanlar için önemli bir ihtiyaç ve bazı risklere karşı önlem almayı gerektirmektedir. Burada 15 dakikalık dinlenme/spor yeri talep edilebilir…

Büro emekçilerinin “sağlığı ve güvenliği” için talepler:

*Çalışanların meslek riskleri belirlenmeli ve işyerlerinde iş güvenliği ve meslek hastalıkları önlemleri alınmalı, bunun için bütçeden yeterli ödenek ayrılmalı.

*Tüm çalışanların; sağlıklı yaşama ve çalışma hakkının sağlanmasına yönelik asgari normlar oluşturulmalı veya geliştirilmeli;

*Sağlık, hastalık, iş kazası ve meslek hastalığı, işsizlik, aile, analık, malullük, ihtiyarlık ve ölüm yardımları

*Çalışanların “Meslek risklerini bilme hakkı” gözetilmeli;

*Tüm kamu kurumlarında “Mesleki Hastalıklardan ve Kazalardan Korunma Planı” hazırlanmalı, “İşyeri Sağlık Servisi” kurulmalı ve “İşyeri Sağlık ve Güvenlik Kurulları” oluşturulmalı.

*Tüm çalışma birimlerinde meslek risklerinin belirlenmesine yönelik durum belirleyici araştırmalar ve durum saptaması yapılmalı.

*İşyerlerinde, sendikalarda, meslek birliklerinde, temsilciliklerde tüm verileri toplayarak fiili olarak çalışan sağlığı, güvenliği ve meslek riskleri ile ilgili çalışmaları yürütecek birimler oluşturulmalı.

Son söz: Kamu ve özel tüm işyerlerinde, kurum tabipliklerinin tesis edilmesi, “çalışanın sağlığı ve güvenliği” önlemleri alınması, meslek hastalıklarına karşı korunma sağlanmasına yönelik önlemler alınması için işçi ve emekçilerin örgütlü mücadelesi belirleyici öneme sahiptir. (BİTTİ)


BİTİRİRKEN…

Dosyamıza bugün büro emekçilerinin çalışma koşullarını anlatarak son veriyoruz. Yoğun iş yükü nedeniyle fiziksel ve psikolojik sorunlarla boğuşan büro emekçilerinin sorunlarını Büro Emekçisi Döndü Taka Çınar anlatıyor. Gündelikçi kadınların ve hal işçilerinin yaşadıkları sorunları ise arkadaşlarımız İbrahim Kale ve Erol Akkuş anlatıyor. Dosyamızda, 2011 yılı Türkiyesi’nde işçi sağlığı ve iş güvenliğine patronların ne kadar az önem verdiklerine ve işçiler için hayati önemde olan sağlık ve güvenli çalışma koşullarının ne oranda karşılandığına ışık tutmaya çalıştık. Kuşkusuz dosyada anlatılanlar buzdağının görünen kısmı. Henüz ulaşmadığımız yüz binlerce işçi arkadaşın her birinin, gazetemize anlatacağı kendi işyerlerine özgü sorunları var. Ancak önemli olan işyerimizde muhakkak işyeri sağlık birimi olmasını istemek. Tabi bugünün Türkiyesi’nde taşeronlaştırma, güvencesizleştirme ve kayıt dışı çalışmanın yaygın hale geldiği koşullarda işyeri sağlık birimi istemek birçok arkadaşa lüks gibi gelebilir. Ancak emekçilerin sermayeye karşı mücadelesinin bir parçası olarak gelişen ve kazanılan sağlık ve güvenlik hakkından vazgeçmemek gerekiyor. İşçilerin kendi öz örgütleri olan sendikalar da üyesi olan olmayan tüm emekçilerin çalışma koşullarını iş kazaları yaşanmadan gündemlerine almalı. Her yeni gün yeni bir iş cinayeti haberi duymamak için geçmişten bugüne kazandığımız hakları istememiz, savunmamız ve korumamız gerekiyor…

evrensel.net

ÖNCEKİ HABER

On binler İpek Yolu'nu trafiğe kapattı

SONRAKİ HABER

Ankara Toptancı Hali’ne ‘sağlık’ uğramaz!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...