17 Ekim 2001 21:00

Amerikan siyaseti ve Kissinger

Kissinger'in Yargılanması, "Soğuk Savaş" boyunca uzanan bir dönem Amerikan siyasetini merak edenlerin okuması gereken bir yapıt. En önemli kozunun belgeler ve tanıklıklar olduğunu bilen yazar, bu alanda gerçekten titiz bir çalışma yürütmüş.

Paylaş
Amerikan siyaseti ve KissingerTaylan BilgiçHenry Kissinger, Dışişleri Bakanlığı koltuğunu çoktan bırakmış olmasına rağmen, ABD siyaseti ve özellikle dış politikası üzerindeki etkisini hiç yitirmemiş bir isim. Türkiye'de de yayınlanan "Diplomasi" adlı çalışması, burjuva diplomasiye ilgi duyan kesimlerin elinden düşmüyor. Kissinger ismine, 11 Eylül saldırısı ve ardından başlayan "teröre karşı savaş" dönemiyle birlikte daha sık rastlamaya başladık: Etkili gazetelere yazdığı "akıl verici" makalelerden, Pentagon bağlantılı sözde "düşünce kuruluşları"nın gölge başkanlığına dek, eline geçen yeni fırsatları iyi kavramış görünüyor. Kâh CNN'de, Bush yönetimine "nereyi nasıl bombalaması gerektiği"ne dair engin deneyimlerini aktarıyor, kâh Washington Post'un "konuk yazarı" olarak, "terörist devletlerin nasıl bitirileceğini" anlatıyor. Öyle görünüyor ki, Amerikan emperyalizminin başlattığı "Yeni Yüz Yıl Savaşları", Kissinger'e yaradı. Dönem, onun dönemi.

Diplomasi dehası!Everest Yayınları'nın çıkardığı "Kissinger'in Yargılanması" adlı kitapta, önümüzdeki günlerde adını sık duyacağımız bu diplomasi "dehası"nın gerçek yüzünü okuyoruz.Vietnam Savaşı ve Nixon döneminden Şili darbesine, Latin Amerika'nın darbeli tarihinden Endonezya'ya, Kıbrıs'tan Küba'ya dek, çalkantılı bir dönemin baş aktörlerinden olan Kissinger'i kendisinden okuduğunuzda, sayfalardan akan o cıvık cıvık kibiri hissetmemek elde olmaz. Karşınızda, ABD'yi "dünyanın başına gelen en iyi şey", kendisini de "ABD'nin başına gelen en iyi şey" olarak gören bir adam vardır; ona sorsanız Metternich nasıl bir dönem Avrupa politikasını şekillendirdiyse, kendisi de bir dönemin ABD ve dünya politikasını şekillendirmiştir. Saygı ister ve bir parçası olduğu şatafatlı yaşamda, o saygıyı fazlasıyla bulur. Ama Amerikan iktidarının koridorlarından yükselen bu saygı, ister istemez, korkuyu da barındırır ve bu, Kissinger'in pek hoşuna gitmez. Onun elini sıkan her medya patronu veya hükümet yetkilisi şöyle bir ürperir: "Ben de onun gibi olabilir miyim?" diyen bir ürpertidir bu. Soru, sadece imrenme değil, bir mide bulantısı da içerir: Genç hükümet yetkilileri, belki de "Ben de bu kadar ölüme ve acıya neden olduktan sonra, hiçbir şey olmamış gibi devam edebilecek miyim?" diye sormaktadırlar kendilerine. Çünkü Kissinger'in yaptıkları ve yaptırdıkları, insanın kaldırabileceği şeyler değildir. Onun gibi olmak ister, ama bir yandan da geceleri rahat uyuyamamaktan korkarlar. Kissinger de korkmaktadır; örneğin dünyanın uzak bir noktasında, eli kanlı general Pinochet'nin tutuklanıvermesi, yüreğini ağzına getiriverir. Eski dostunun "ötmesi", bu arada kendisinden de bahsetmesidir korkusu.
'Saf' bir temenni"Kissinger'in Yargılanması", bir sol-liberalin kaleminden, bize bu "insan kasabı"nın neler yaptıklarını anlatıyor. Kitabı okuduktan sonra görülecektir ki, "insan kasabı" sözü onun için pek hafif kalmaktadır; çünkü bir parçası olduğu emperyalist aygıtın insanlığa karşı işlediği suçların yanında, Hitler'inkiler bile pek hafif kalır!Kitabın adı, bir temenni. Yazar Christopher Hitchens, siyasi körlükten olsa gerek, dünyanın bir "uluslararası insan hakları dönemine" girdiğinden dem vurarak, Kissinger'in de bu süreçten payını almasını temenni ediyor.Kitap, Hindiçin'le açılıyor: Vietnam, Kamboçya, Laos. Bu ülkelerde yüzbinlerce, milyonlarca insanın ölümüne neden olan Amerikan politikalarında, Kissinger'in hiç de önemsiz sayılamayacak rolünü, resmi belgeler ışığında okuyoruz. Ardından, Bangladeş'in, "sadık müttefik" Pakistan'dan kopuşunun ABD Dışişleri koridorlarında yarattığı fırtınayı ve bu fırtınanın, Bangladeş halkına darbeler ve toplu kırımlarla dönüşünü. Nihayet, en çok kamuoyuna malolmuş emperyalist suç olan Şili darbesi geliyor. Resmi belgeler ve küpürleri, darbenin hazırlanması ve uygulanmasında Kissinger'in rolünü yadsınamaz bir açıklıkla gösteriyor. Hem de, döneme dair birçok belge, rapor ve yazışmanın, Kissinger'in Amerikan yönetiminde devam eden nüfuzu sayesinde halen kamuoyuna açıklanmamasına rağmen.

Kıbrıs çıkarmasıMakarios hükümetinin devrilmesi ve Sampson darbesinden, Türk askerinin adaya çıkmasına dek olan olayları kapsayan "Kıbrıs" bölümü, Türkiyeli okuyucunun oldukça ilgisini çekecek. Ecevit ve onun gibilerin böbürlendiğinin aksine, Türk askeri müdahalesinin, Amerikan yönetiminin pek de "umurunda olmadığı"nı, yine belgeler ve tanıklıklarla görüyoruz. Ardından, Endonezya diktatörlüğünün Doğu Timor'da yürüttüğü soykırım politikasının, Amerika tarafından nasıl desteklendiğine geliyor sıra. "Kâr Marjı" bölümü, "Doktor" Kissinger'ın, "Amerikan çıkarlarını ilerletirken", diğer yandan kesesini nasıl doldurduğunu anlatıyor. Endonezya'da faaliyet yürüten Freeport McMoran altın ve madencilik tekelinin ortaklarından biri olduğunu okuyoruz.

Bir hür muhalifBaşta da belirttiğimiz gibi, Christopher Hitchens, en fazla "sol" bir liberal, ya da kendi deyimiyle bir "hür muhalif"ten ibaret. Ne yazık ki, örgütlü bir muhalefete "muhalif olma"nın, kişiyi özgürleştirmekten çok, kof dogmalara ve boş beklentilere sürüklediğine dair iyi bir örnek oluşturuyor. Bu nedenle, kitabı bitirdiğimizde, Kissinger'ın yargılanmasının sorunların çözümünde ne ölçüde bir yarar sağlayacağına dair bir fikir edinmemiş olarak kalıyoruz. Yazar, "özgürlüğü"nün getirdiği kaygıyla, işin püf noktası denilebilecek olan bu soruyu yanıtsız bırakmış ve kendisini "suçu kanıtlamak" ile sınırlı tutmuş. Yine de, "diğer çözümü" tercih edip, "hür yorumları" ile işi içinden çıkılmaz bir hale de getirebilirdi!Kissinger'in Yargılanması, "Soğuk Savaş" boyunca uzanan bir dönem Amerikan siyasetini merak edenlerin okuması gereken bir yapıt. En önemli kozunun belgeler ve tanıklıklar olduğunu bilen yazar, bu alanda gerçekten titiz bir çalışma yürütmüş. Aynı dönemin, bir de "Diplomasi"den okunması, Kissinger'in sadece "hırslı ve kan dökücü bir diplomat" değil, emperyalist politikanın sadık bir uygulayıcısı ve geliştiricisi olduğunun görülmesine yardımcı olacaktır. Ne de olsa, "devlette devamlılık esastır"!
ÖNCEKİ HABER

Malatya'da binlerce imza

SONRAKİ HABER

ANAP'ın hedefi Sezer

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...