16 Ekim 2001 21:00

Kıyım, savaşın içyüzünü gösteriyor

Hep aynı hikaye. Önce gazetecilerimiz ve komutanlarımız silahlarımızın inceliklerini anlatıyor, sonra bu "zarif" silahları kullanmaya başlıyoruz.

Paylaş
Kıyım, savaşın içyüzünü gösteriyorRobert Fisk Bağdat'ta füzelerimiz bir sığınağı vurmuş, 300'den fazla insan yanarak can vermişti. Kosova'da bombalarımız bir mülteci konvoyuna isabet etmiş, konvoydakiler parçalanarak ölmüştü. Son katliam bölgemizse Afganistan'da Kuram adlı bir köy. Evet, o eski yavan sözcüğün zamanı geldi işte: "Üzgünüz". Bağdat'taki sığınakla ilgili olarak üzüntülerimizi sunmuştuk. Kosova'daki mülteci kıyımı için de gerçekten çok üzülmüştük. Şimdi de, cuma gecesi Kabil'de yolunu şaşıran bomba için; geçtiğimiz pazartesi mayın temizleme işinde çalışan dört BM görevlisini öldüren füze için; ve Kuram'ı vuran her ne idiyse onun için üzülüyoruz.Hep aynı hikaye. Önce gazetecilerimiz ve komutanlarımız silahlarımızın inceliklerini anlatıyor, sonra bu "zarif" silahları kullanmaya başlıyoruz. Basın toplantılarında, pistinin üstüne serpilmiş küçük delikler bulunan kan dökülmeden "başarılmış" siyah-beyaz hava üssü fotoğrafları dağıtılıyor. Sırbistan'ı bombaladıktan sonra "Başarılı bir geceydi" derlerdi. Aynı cümleyi geçen hafta da sarfettiler ve kimse - sivillere bulaşmaya başlamamıza değin- savaşa, masum insanların öldürülmesinin de dahil olacağını söylemedi. Ama oldu. Askeriyenin, iğrenç ve ahlaken de utanç verici "ikincil hasar" tabirini icat etmesinin nedeni de bu. Ve karaya indiklerinde muhabirleri yalanlamaya da her zaman hazırlar. 1999 Nisan'ında, NATO ilk başta, uçaklarının mülteci konvoyunu kesip doğradığını yalanlamıştı. Ne zaman ki ABD işaretli bomba parçalarını bulduk, derhal ağız değiştirdiler. Yeni söylem şuydu: "Masumları öldürdüysek bunun için üzüntü duyuyoruz, fakat muhabirler de Sırp kafalarını 'özgürleştirsinler' ve Kosova'da diğer olup bitenlerle ilgilensinler biraz!" Bizden istenecek olan muhtemelen gene aynısı olacak, üstelik bu kez kendi (İngiltere) açımızdan, tarihsel olarak, Dördüncü Afgan Savaşı'nın içerisindeyiz. Peki, biz gazeteciler Bin Ladin'e ve haydutlarına yardım etmek için ne yaptık?Bu seferki turda büyük bir fark var. 1991'de yanımızda ciddi bir Müslüman koalisyonu vardı. 1999'da, tüm masum insanların ölümünü Slobodan Miloseviç'in üzerine yükleyerek, Sırpları canavar ilan ettik ve -en azından teoride- Müslüman Arnavutları kurtarmaya çalıştık. Bu sefer de, idiot bir generalin, Kuram'da olanların Bin Ladin'in hatası olduğunu söyleyeceğine kuşku yok - idiot, çünkü bu, Afganistan'daki hava saldırılarımıza öfkelenen onbinlerce Müslümanın nefretini yok etmeyecek. İşte güçlük burada. Ortadoğu ülkelerinin hepsinde, müsamahalı Lübnan'da bile, bu savaşın İslam'a karşı başlatıldığına dair şüpheler artıyor. Arap liderlerinin ağzını bıçak açmamasının da, Suudilerin bize yardım etmeyişinin de nedeni bu. Önceki gün, Amerikan güçleri tarafından kullanılan bir Pakistan hava üssünün kalabalıklar tarafından istila edilmeye çalışılmasının nedeni de bu. Bu, New York ve Washington'da insanlığa karşı işlenen suçlar hakkında Arapların düşüncelerinin altüst olduğunu ortaya koyuyor. Bu kaygı verici altüst oluş, Amerika'da yaşanan mezalimin, Amerika'nın cevabına atıfta bulunmadan ve cevabın da Atlantik'in öte tarafındaki kıyımı göz önüne almadan ele alınmasına yol açıyor. Müslüman dünyası şimdi, Batı'nın Afganistan'a düzenlediği hava saldırılarında ölen masum Müslümanları görüyor. Kuram'daki durum, Taliban'ın iddia ettiği kadar kötü ise, Blair'in, bunun bir din savaşı olmadığına dair tüm demeçleri ve inkarları güme gidecek. Başbakan'ın bundan böyle yapabileceği tek şey, televizyonları parçalayan ve video kasetleri ağaçlardan sallandıran 'müphem tarikatın', şimdi, televizyon ve video kasetlerini kendi propogandası için kullanıyor oluşundaki ironiye dikkat çekmek olacaktır.(Independent)
ÖNCEKİ HABER

ABD için kriz sinyalleri

SONRAKİ HABER

THY de işten atma kervanına katılıyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...