08 Ekim 2001 21:00

Yeşim Salkım konseri

Ersin Pertan'ın "Şarkıcı" filmi, bir dönem filmi olma iddiasına taşısa da bunu gerçekleştirmekten oldukça uzak.

Paylaş
Yeşim Salkım konseri Şenay Aydemir 38. Antalya Altın Portakal Film Festivali'nin 'ödüllü' filmi "Şarkıcı"nın gösterimi devam ediyor. Festival'de En İyi Kurgu, En İyi Laboratuvar ödüllerinin yanı sıra, tartışmaya açık bir biçimde Yeşim Salkım'la "En İyi Kadın Oyuncu Ödülü"nü de kazanan "Şarkıcı", bir dönem filmi olma iddiasındaydı.Yönetmenliğini Ersin Pertan'ın gerçekleştirdiği film, iki saate yakın süresinin uzunca bir bölümünü Yeşim Salkım'ın şarkılarına ayırarak, bir yılbaşı gecesi konseri havası yaratıyor. 1950'li yıllar. Adnan Menderes dönemi hüküm sürmektedir ve Türkiye'de yerleşik olan değerler bir bir değişmeye başlamıştır. Bir dönemin araran Türk müziği sanatçılarından olan Sevda (Yeşim Salkım) artık İstanbul'da kendisine iş bulmakta zorlanmaktadır. Bir Anadolu turnesi teklif edilen Sevda, bu turnede assolist altı olarak çıkmayı kabul eder ve Ege kasabalarından birisine giderler. Programlar başladıktan kısa bir süre sonra 'assolist'in İstanbul'a geri dönmek zorunda kalmasıyla birlikte Sevda için de yeni bir şans kapısı doğar. Ve bunu iyi değerlendirir. Bu arada genç bir mühendise aşık olan Sevda'yı bölgenin ağası olan Rıfat Bey (Berhan Şimşek) rahat bırakmamaktadır."Şarkıcı", bir dönem filmi olma özellikleri taşımak iddiasında olsa da bundan oldukça uzak. Bir şarkıcının kişisel dramı ekseninde dolanan film, bu çerçeveden çıkmakta da zorlanıyor. Amerikan çakmakları, sigaraları, rant pazarlıkları ile dönemin gelişmelerine dikkat çekmek isteyen Pertan, bunu gerçekleştirmede başarısız. Filmin, sorunlu yanlarından birisi de oyuncuları. Filmin ağırlıklı yükünü taşıyan Yeşim Salkım, uzunca bir süre şarkılar söylediği sahneler dışında gerekli performanstan oldukça uzak görülüyor. Her ne kadar Altın Portakal'da En İyi Kadın Oyuncu Ödülü'nü Demet Akbağ'la birlikte almış olsa da, bu kararın jüri dışında kimseyi ikna etmediğini belirtmek gerekiyor. Aslında filmin kazandığı diğer ödüller de ikna edici bulunmadı. Toprak ağası Rıfat Bey'i canlandıran Berhan Şimşek ise ağırlıklı olarak yöresel ağızla konuşmayı denese de, ortaya çıkan bozuk şiveyi engelleyemiyor. Canlandırdığı işini bilir, nüfuzu geniş kötü adam karakterini içine sindiremediği her halinden belli olan Şimşek, karakteri kötü göstermek için özel bir çaba harcarken, açıklar veriyor. Ancak, dönemin havasının yaratılmasında başarılı olunduğunu ifade etmek gerekiyor. Dekor tasarımı ve köstümlerin titiz araştırmalar sonucunda oluşturulduğu ve yoğun emek harcandığı dikkatlerden kaçmıyor. Ama filmi izlerken sanki dekor ve kostüm için çekilmiş izlenimine kapılmamak işten değil. "Tersine Dünya", "Kuşatma Altında Aşk" ve "Acı Gönül" isimli filmleriyle tanınan Pertan, bu filminde de beklenen ilgiyi göremeyecek gibi. Sonuç olarak, senaryosundaki zayıflıkları, oyuncuların aksaklıkları ve uzayıp giden şarkı söyleme sahneleri ile iyi bir film olma şansını kaçırmış bir yapım. Özellikle finalin bütün senaryo kurgusunu ve akışını ters-yüz edecek bir biçimde James Bond filmleri gibi gerçekleştirilmesi, hem filmin inanılırlığına, hem de yönetmenin ciddiyetine gölge düşürüyor.
ÖNCEKİ HABER

Her yerde protesto

SONRAKİ HABER

AB ve Rusya

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...