14 Eylül 2001 21:00

Teröristler, patlamalar ve korkular

"Rambo" efsanesi bu olayın ardından dirilebilir... Ve John Rambo, serinin üçüncü filminde neredeyse kan kardeş olduğu Afganlıları bu kez ortadan kaldırmak üzere harekete geçebilir.

Paylaş
Teröristler, patlamalar ve korkularHollywood'daki film çalışmalarının ortak yas ve depresyon nedeniyle dondurulduğu şu günlerde, insanların aklında tuhaf bir soru geziniyor: Filmler olmasaydı, New York felaketi olur muydu?

Roman serisi tehlikedeGüncel yaşamın ve fantastik kurgunun birbiriyle bu denli iç içe geçtiği, bir terör eyleminde uğranan kaybın, filmlerde dahi öngörülemeyecek noktalara ulaştığı başka bir örnek yok. Tom Clancy'nin Jack Ryan serisi romanları, benzer çapta felaketleri son anda önleyebilen bir Amerikan kahramanı üzerine kuruluydu. Clancy'nin kullandığı motifler, gazete kupürlerinde rastladığımız gerçek terör öykülerinden alınma şeylerdi; fakat anlatımındaki sürükleyicilik ve dram unsuru, gazeteler gibi kolay tüketilir mecraları aşıp, kaliteli DVD edisyonlarına taşımıştı anlatıları. Clancy romanlarından esinle çekilen filmlere bir yenisi eklenecekti belki: Executive Orders (Kesin Emirler), bir Japon kamikazesinin kaçırdığı yolcu uçağıyla gökdelenlere çarpma planını konu alıyor.

Afişler değişti"Örümcek Adam" filminin Dünya Ticaret Merkezi kulelerine yer veren fragmanı internetten dahi kaldırıldığına göre, bu romanın filme alınma ihtimali de en iyi ihtimalle uzak bir geleceğe ertelenmiş görünüyor. Yine Clancy'den uyarlanacak olan "The Sum of All Fears" (Tüm Korkuların Toplamı), dolu bir stadyumun havaya uçurulma girişimini konu alcaktı. 2002 vizyon hedefiyle çalışmalarına başlanmış bu yapım da tamamen iptal edilebilir. Alkol sorunu süren Ben Affleck, "The Sum Of All Fears"ın sinema uyarlamasında genç Jack Ryan rolünü üstlenerek Harrison Ford'un sinemadaki veliahtı olacaktı... Affleck'in başrolü üstlendiği ve geçtiğimiz aylarda ülekemizde de gösterilen Pearl Harbor, yaşanan şokunun askeri (ve dolayısıyla nispeten anlaşılabilir) bir versiyonunu sunuyordu Amerikan halkına. Hiç şüphe yok ki, New York olayının ardından, Pearl Harbor da dahil olmak üzere çok sayıda filmin okunma biçimi ebediyen değişecek. Hangileri mi? John McTiernan'ın yönettiği ve Bruce Willis'in TV'den sinemaya sağlam geçişini sağlayan "Die Hard", bundan böyle insanlara Dünya Ticaret Merkezi'ni çağrıştıracak. Zoraki kahraman polis John McClane, filmde bir tür Alman Neo-Nazi grubuna karşı tek başına direnip; bir Japon şirketine ait Nakatomi gökdelenini ve içindeki rehineleri savunuyordu. Serinin ikinci filminde ise, bu kez uçak kaçırma ve havaalanını tehdit üzerine kuruluydu senaryo. Birileri çıkıp da bu iki filmin bileşiminden New York'a yapılan saldırının fikirsel yapısının doğduğunu söylese, kimse itiraz edemez...

Kardeşlerine karşı Saldırının Amerikan ulusunda doğurduğu tepki ise, savaşın Amerika dışında yaşandığı filmleri getiriyor akla: Kim bilir, Steven Seagal'ın başrolüne talip olduğu "Rambo" efsanesi bu olayın ardından dirilebilir... Ve John Rambo, serinin üçüncü filminde neredeyse kan kardeş olduğu Afganlıları bu kez ortadan kaldırmak üzere harekete geçebilir. "Deep Impact" (Derin Darbe) ise, bir başka yönüyle, efektleriyle, Dünya Ticaret Merkezi'nin yıkılışını çağrıştırıyor: Dünya'ya bir meteorun çarpmasını konu alan yapımda, o iki kule, dijital teknolojiyle gerçekleştirilen sahnelerde devasa dalgalara bile direniyordu. Gerçek hayatta çok daha çabuk ve insan iradesiyle yıkılmaları, kimi zaman filmlerin gerçekçilik adına gerçeklikten koptuklarına işaret ediyor: Semboller, ne yazık ki ifade ettikleri değerler kadar güçlü olamayabiliyor. Gökdelenlerin özdeşleştiği yüksekteki çaresizlik temasının en parlak örneği kuşkusuz "The Towering Inferno" olmuştu. Saldırının tüm sinemaseverlerin aklına getirdiği bir diğer yapım ise, Fight Club (Dövüş Kulübü). Bu yapımın finalinde çok daha ehlileştirilmiş ve neredeyse masumane biçimde gösterilen infilaklar (çünkü plan gereği binalar boşaltılmıştı), tüm mali kayıtları silerek yeni bir milat yaratıyor, bu yönüyle de filme yeni boyutlar ekliyordu.

Yeni milatDünya Ticaret Merkezi'nin yıkılması ise, anlaşıldığı kadarıyla, para dolaşımını kökten etkilemedi. Fakat başka bir biçimde, terör kavramının yeniden masaya yatırılmasını sağlayarak, gerçekten de yeni bir milat yaratmış görünüyor. ABD'yi sinema sektöründen bağımsız olarak düşünmek olanaksız. Sinema sanatını popüler kılan filmleri Amerikalılar yapıyor; ve bu filmlerdeki gibi olayları da, iyi ya da kötü, onlar yaşıyor. Hayatın sinemayı, sinemanınsa hayatı bundan böyle ne şekilde etkileyeceklerine hep birlikte şahit olacağız...

(www.beyazperde.com sitesinden alınmıştır)

ÖNCEKİ HABER

Albayraklar'a 3 gün ek gözaltı

SONRAKİ HABER

Saldırganlığa karşı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...