04 Eylül 2001 21:00

Mahmut Ceylan gözaltında

Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF)'na devredilen Bank Kapital'le ilgili soruşturma kapsamında, bankanın eski Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Ceylan'ın da aralarında bulunduğu 11 kişi gözaltına alındı.

Paylaş
Mahmut Ceylan gözaltındaİstanbul DGM Cumhuriyet Başsavcılığı'nın, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF)'na devredilen Bank Kapital'le ilgili yürüttüğü soruşturma kapsamında, bankanın eski Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Ceylan'ın da aralarında bulunduğu 11 kişi gözaltına alındı.İstanbul DGM Cumhuriyet Başsavcılığı'nın polise yolladığı yazı üzerine bankanın eski Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Ceylan'ın da aralarında bulunduğu 10 kişi, İstanbul Mali Şube Müdürlüğü ekiplerince dün gözaltına alındı. Ankara'da, İzzet ve Aydın Ceylan'ın da aralarında bulunduğu 7 kişinin gözaltına alınmasıyla gözaltına alınan kişi sayısı 18'e ulaştı.DGM Cumhuriyet Savcılığı'nın yürüttüğü soruşturma kapsamında, Bank Kapital'de off-shore dolandırıcılığı olmadığı, ancak var olan şirketlere kredi verilmesi ve daha sonra bu kredilerin grup şirketlerine kaydırılması işlemine rastlandığı, bu şekilde verilen usulsüz kredilerle bankanın 280 trilyon lira zarara uğratıldığı belirtiliyor. Bank Kapital TAŞ, BDDK tarafından 27 Ekim 2000'de Etibank'la birlikte TMSF'ye devredilmişti. Daha sonra, TMSF yönetiminde bulunan Egebank, Yurt Ticaret ve Kredi Bankası, T. Tütüncüler Bankası Yaşarbank, Bank Kapital ve Ulusal Bank, Sümerbank ile birleştirilerek ilk geçiş bankası oluşturulmuştu. Bunun ardından Sümerbank'ın hisselerinin, OYAK Grubu'na devredilmesiyle ilgili anlaşma gerçekleştirilmişti. src=/resim/b1.gif width=5>
Başa dön


Tatil bitti, adalet çok uzaklardaHacer YücelYeni adli yıl yarın başlıyor. Siyasal müdahalelerin ve ekonomik sorunların ağırlığı altındaki, adeta kaplumbağa hızıyla hizmet vermeye çalışan adalet kurumlarının açılışı, törenlerle yapılacak. Açılışların geçen yıllardakine benzemesi durumunda, Yargıtay Başkanı vd. hukuk adamlarının kürsüde yapacağı "Yargı bağımsız değil", "Yasal düzenlemeler bir an önce yapılmalı" içerikli konuşmaları, muhtemelen büyük alkış tufanına sebep olacak. Bunlar Türkiye'nin yabancı olmadığı manzaralar ve sözler. İki üç saat sürecek olan açılış törenlerinde, içinde "hak", "hukuk", "adalet", "bağımsızlık" sözcüklerinin geçtiği konuşmaların kim bilir kaçıncısı tekrarlanacak. Konuşmalar hakkındaki kulisler ise, akşamki resepsiyonlarda yapılacak. Böylece Türkiye alışık olduğu adli yıl açılışlarının birini daha geride bırakacak.

Ya sonrası?Sonrasında ise, adliye koridorlarında hiç yabancı olunmayan koşuşturmalar devam edecek. İşi mahkemeye düşen onbinlerce insan, uzun kuyruklar oluşturup, iki üç saat rötarla başlayan duruşmaları bekleyecek; mübaşirin bağırışını iple çekecek.Mahkeme salonlarında, dava dosyalarından boğulmak üzere olan hakimler, kürsülerindeki yerlerini alacak. Kimisi 5 dakika, en uzunu ise yarım saat süren duruşmaların büyük çoğunluğu, "Falanca evrakın filanca yerden istenmesine...", "Adli Tıp Kurumu'ndan istenen yazının beklenmesi...", "Falanca tanığın tekrar çağırılması..." gibi ifadelerle sona erecek. Bir dahaki duruşmanın tarihi ise, genellikle birkaç ay sonraya atılacak. Normalde bakmaları gerekenin 10 katı dosyaya bakan hakimler, bir gün içinde defalarca tekrarlayacak bu sahneyi.

Siyaset ve yargıAdliye koridorlarında bunlar yaşanırken, en büyük meseleler, davaların sonuçlarına ilişkin olacak. Siyasetin gölgesindeki savcı iddianameleri ve mahkeme kararları, büyük tartışmalara yol açacak. Siyasiler olanca güçleriyle nüfuzlarını devreye sokmaya çalışırken, bir bakana veya milletvekiline açılacak muhtemel davalarda, önce tehditkâr ifadelerle hedef tahtasına oturtulan savcı veya hakimler, bunları dikkate almazlarsa "yeni bir göreve nakillerini" göze alacaklar.

Hukukçuların talepleriEğer hukukçuların dile getirdiği talepler ve çözüm önerileri hayat bulmazsa, adliye koridorlarının bu tablosu değişmeyecek. Sağlıklı bir adalet sistemi için hukukçuların yıllardır üstünde durduğu değişik istemleri birkaç noktada odaklaşıyor. Hukukçuların vurgu yaptığı konuların başında, bağımsız ve adil bir yargı sisteminin kurulması geliyor. Bununla bağlantılı olarak, şu anki mevzuatta arka plana atılan, güvencesi olmayan savunmanın, yani avukatların statüsünün güçlendirilmesi gerekiyor. Ayrıca, adalet sisteminin altyapısının yenilenmesi ve her kademedeki Adalet Bakanlığı çalışanlarının koşullarının düzeltilmesi için gerekli maddi kaynak, ortak taleplerden biri. Eğer, gerekli düzenlemeler hayata geçirilmezse, adliyeler önümüzdeki yılın temmuz ayındaki tatile kadar aynı sorunlar içindeki çırpınışını sürdürecek. Adalet ise uzun tatilinden dönmeyecek.
ÖNCEKİ HABER

Yener Yermez yakalandı

SONRAKİ HABER

Canım altı üstü bir kaçamak!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa