28 Ağustos 2001 21:00

Breendonk Nazi Kampı

Gerek 1979 yılında yapılan liste, gerekse de kampta yaşamış insanların verdiği bilgiler, korkunç bir tabloyu gözler önüne seriyor; 240 kişi kurşuna dizilmiş, 32 kişi asılmış, 1570 kişi işkence ve değişik saldırılarda yaşamını yitirmiş.

Paylaş
Breendonk Nazi KampıTuran BakayBreendonk'un giriş kapısında Almanca, Fransızca ve Flamanca dillerinde şöyle yazar: "Dur! Eğer devam edersen öldürüleceksin!" Buna rağmen o kapıdan içeri adım atanlar, o yazıyı özlemle anar hale gelirler. Çünkü içerde her gün ölüp ölüp dirilmek zorundasınızdır. Hele bir de politik tutukluysanız sırtınızda 250 bin tonluk toprağı atmanın sorumluluğu vardır."Zor olan ölmek değildi. Zafere kadar yaşayıp, bu mücadele için ölmek gerekliydi" diyor Breendonk Nazi Kampı'nda yaşamış bir tutsak.1906 yılında inşaatına başlanan ve 1914 yılında tamamlanan Breendonk Kampı, Birinci Dünya Savaşı'nda Belçika devletince askeri sığınak olarak kullanılmış. 1940 yılında Nazi idaresine geçen kampın üzeri 250 bin ton toprakla tamamen kapatılmış ve aynı yılın eylül ayından başlayıp Ağustos 1944 yılına kadar sürecek olan zulüm kampı faaliyetini göstermeye başlamış.Nazi subayları Breendonk'tan kaçarken birçok delili yok ettiği için söz konusu 4 yıl içinde yaşanan vahşete dair elde kesin rakamlar yok. Ancak gerek 1979 yılında yapılan liste gerekse de kampta yaşamış insanların verdiği bilgiler korkunç bir tabloyu gözler önüne seriyor; 240 kişi kurşuna dizilmiş, 32 kişi asılmış, 1570 kişi işkence ve değişik saldırılarda yaşamını yitirmiş. Listede bulunmayan bir o kadarının akıbetinin ne olduğu ise oradaki hücreler gibi karanlıkta.

"Bunker 42" Binlerce kişinin katledildiği kampın en önemli özelliği, ağırlıklı olarak politik tutsaklardan oluşması. "Bunker 42" ismi takılan bu barakalarda yoğun işkenceler, katliamlar yapılmış. Aynı zamanda müthiş direnişler de yaşanmış. Tanıklar, işkence odalarında vücutları parçalanan yüzlerce politik tutsağın adını dahi söylemeden öldüğünü anlatıyorlar.Bir diğer tanık ise mektuplar. Fransızca bir mektupta şunlar yazılı: "Sevgili eşim. İki buçuk ay önce bir kızımız oldu. Bunker 42'den kızımızın da selamları var. Biz burada nücadeleye devam ediyoruz. Bu, zaferi kazanana dek sürecek".

Amaç izolasyonÖte yandan, kampın büyüklüğüne oranla hücrelerin çokluğu dikkat çekiyor. Bu, toplu imhadan çok politik tutsakların izole edilmesi amacının önde olduğunu gösteriyor. Kampta yaşamış ve sağ olarak çıkmış olan tanınmış Belçikalı ressam Saal Jacoues Ochs'in resimleri, canlı bir tanık olarak göze çarpıyor.Ochs'in resimlerinde onca zulme rağmen baş eğmemenin direnci anlatılıyor. Zaten kampta vitrin içinde bulunan tüm yapay mankenlerin üzerindeki elbisede aynı renk var. Kırmızı; yani "Politische Gefangenen".

Yaşamak zor, ölüm kolayEn fazla 20 kişinin kalabileceği koğuşlarda 48 kişinin kalması bile tek başına dehşet verici. Samanların üzerinde yatmak ve 10 kişilik masalarda topluca yemek yemek durumundasınız. Tuvaletlerin olmadığı koğuşlarda her tutsağa bir kap verilmiş. Onu yemek yemek, çamaşırları yıkamak ve tuvalet ihtiyacını gidermek için kullanmak zorundasınız. Her gün saat 04.00'te kalkmalı, koğuş ve tünel temizliklerinden sonra taş kırmaya başlamalısınız geç saatlere dek. Ayrıca 35 kiloya düşen tutuklu iseniz henüz yaşamak için şansınız vardır.Ancak onca vahşet arasında insanı hayrete düşüren incelikleri görmezden gelmemek lazım. Mesela, işkence odasında insan kanının tüm odaya yayılmaması için küçük çukurlardan kanallar açılmış, hücrelerin kapılarında bulunan göz büyüklüğündeki deliklerin tümü aynı ebatlarda, idam alanındaki kalasların düzeninden kurşuna dizilinen kazıkların boyunun eşitliğine, işkence aletlerinin çeşitliliğinden tünellerin nizamına kadar her şey çok ince düşünülmüş. Breendonk'ta yaşamak ölmekten çok daha zor olarak tasarlanmış.

Yarına mesajBreendonk'un 12. bölümü tüm Nazi kamplarındaki katliamları anımsatmak için bir anıt haline getirilmiş. Ausschwitz, Dachau, Bergen-Belsen, Sachsenhausen, Buchenvald... Buralardan toplanan yakılmış insan külleri kapalı birer kavanoz içinde saklanıyor.Tutsakların gizli el yazmaları, mektupları, resimleri ve saklayabildikleri değişik eşyalar ayrı ayrı bölümlerde toplanmış. Ölümle yaşam arasındaki o ince çizgide yaşamaya mahkûm edilmiş bir insan neler bırakabilir ki geriye? Breendonk'u gezerken hayretle görebilirsiniz bunları. Her şeye rağmen umut vardır, inanç vardır, direnç vardır. Yarınlara bırakılacak bir mesaj vardır.

Duvarlardaki notalarBreendonk'un duvarları yaşanan katliamın izlerini tamamıyla silememiş. Bazısı çeltik atmış her geçen gün için, kimi adını yazmış. Kimi ikona çizmiş, kimi ikonasızlığı. Kimileri ise resimler yapmış duvarlara kan-revan içindeki elleriyle. Kimileri ise notalar çizmişler hücrelere. Hiçbir şey yapamayanlar ise ellerinin izini bırakmışlar o duvarlara. Dokunmuşlar sadece. İzler hâlâ orada.Ağaçların çizildiği bir hücrenin hemen yanındaki hücrede müzik notaları vardır duvarda. Bir diğerinde yaşam tasvir edilmiş, hemen yanıbaşında mücadeleyi anlatan çizikler vardır. Sert cisimlerle yapılan bu desenler dahi tek başına dehşetli bir insan psikolojisini ortaya koyar: "En olunmaz koşullarda dahi yaşamayı olur hale getirmek".

250 bin tonluk toprakSon seçimlerle birlikte bu şehre çok yakın olan Antverpen'deki Nazi yanlısı ırkçı partinin yükselişi dikkat çekiyor. Yabancıların yoğun olarak yaşadığı Antverpen'de gerçekleştirilen ırkçı saldırılarla Breendonk'un ruhu hortlatılmaya çalışılıyor. Akşam olunca Breendonk'un üzeri karanlığın etkisiyle kapanmış gibi görünür tıpkı 1940'taki gibi. Ancak sabahın ilk ışıkları ve ziyaretçileri ile üzeri yeniden açılır tıpkı 1944'teki gibi. Breendonk'u ziyaret eden her insan aynı zamanda 250 bin tonluk toprağı kaldırıp atıyor omuzlarıyla."Nationales Mahnmal Fort Breendonk" adıyla bilinen, Brandstraat 57 - 2830 Villebroek/Belçika adresindeki kamp görülmeye değer. Yaşayan bir tanık çünkü.
ÖNCEKİ HABER

Hedefimize ulaşacağız

SONRAKİ HABER

Şaron'a samimi tavsiyeler

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...