22 Ağustos 2001 21:00

Kafkasya macerası

Türkiye; İran ve Azerbaycan arasındaki Hazar gerginliğine, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu'nun yarın gerçekleşeceği açıklanan 10 F-16 savaş uçağı eşliğindeki Azerbaycan ziyaretiyle açıkça dahil oluyor.

Paylaş
Kafkasya macerasıHaber Analiz / Ayhan ÖzgürGenelkurmay Başkanı Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu'nun 24-25 Ağustos tarihleri arasında Azerbaycan'a yapacağı ziyaret, İran-Türkiye ilişkilerindeki gerginliği çok ileri bir safhaya taşıdı.Ziyaretin nasıl yapılacağının ortaya çıkması; İran-Azerbaycan ilişkileri, Hazar Denizi'nin paylaşılması sorunu, Güney Kafkasya ülkeleri Azerbaycan-Ermenistan-Gürcistan ile Türkiye ve Rusya'nın ilişkilerini yeniden gündeme getirdi.- Çünkü Orgeneral Kıvrıkoğlu'nun ziyareti; rutin ya da bir protokol ziyareti mahiyetinde değil. Dahası bu ziyaret, herhangi iki dost ülkenin askerleri arasındaki ziyareti de çok aşan alışılmadık bir "jest" eşliğinde yapılıyor.- Çünkü Türkiye'nin Genelkurmay Başkanı yanında herhangi bir "askeri heyetle" değil 10 adet F-16 savaş uçağından oluşan bir "askeri kuvvet"le Bakü'ye gidiyor. İki gün boyunca F-16 filosunun Azerbaycan'ın değişik kentlerinde "gösteri yapacağı" bildiriliyor.İran Genelkurmay Başkanı bu ziyareti; "Maceracı bir jest" olarak niteledi. Tahran Times gazetesi ise bu değerlendirmeyi;"Türkiye'yi korkutucu bir bölgesel güç olarak görmüyoruz. Yine de Türkiye'nin bu maceracı jesti karşılıksız kalmayacaktır. İkili ilişkiler bu girişimden ciddi biçimde etkilenecektir" biçiminde yansıttı.Türkiye ise, sorunu önceki gün yapılan MGK toplantısının da gündemine alarak; bu tarzı ve İran-Azerbaycan çatışmasında taraf olduğunu, F-16'lı diplomasiyi, bölgedeki "milli politika"sı olarak belirledi.

ASKERİ GÜÇLE DİPLOMASİ GERİ TEPERTürkiye'nin bölgede, "askeri tehdit"i "komşular arasında bir ilişki" olarak ifade etmesi, ağustos başında, bir Azerbaycan araştırma gemisinin (Jeofizik-1) Hazar Denizi'nde "araştırma yapması"nın İran tarafından engellenmesiyle başladı. Ve Türkiye, alışılmadık bir çabukluk ve sertlikle, sanki bir fırsat bekliyormuş gibi, İran'a karşı Azerbaycan'ın yanında yer alacağını açıklamasıyla soruna dahil olmuştu. Şimdi de barış dönemlerinde askeri alanda pek görülmeyen bir çıkışla, Genelkurmay Başkanı Kıvrıkoğlu, 10 adet F-16'dan oluşan bir filoyla, Azerbaycan'a bir "ziyaret"te bulunacak. Böylece Türkiye; cumhuriyet tarihinde ilk kez "sınırlarının ötesi"nde askeri öne çıkardığı bir "diplomasi"ye girişiyor. Ama, diplomaside askerin öne çıkarılması çoğu zaman geri tepen, sonuçları da oldukça yıkıcı olan bir tarzdır. Türkiye'nin tarihinde, Kafkasya ve Orta Asya'da askeri güç gösterisi ve bölgede askeri güçlerle egemen olma sevdasının çok dramatik sonuçları vardır. Enver Paşa'nın Sarıkamış'ta yüz bin askerini açlık ve soğuktan öldürmesi ve 1. Dünya Savaşı'nın en dramatik yenilgisinin böyle "Türk dünyasıyla birleşip zafer kazanma macerası"yla bağlantılı olması, bugün askeri güç gösterisiyle politika yapmak isteyenler için yeniden üstünde düşünülmesi gereken ve vakit varken geri dönülmesini öğütleyen öğretici bir örnektir. Genelkurmay ve Türkiye Dışişleri Bakanlığı, F-16'lı ziyaretin "olağan" ve "önceden planlanmış" olduğunu iddia ediyor. Ama önceki gün toplanan MGK'da Kafkasya konusunun ele alınması ve MGK bildirisinde; "... dönemin önem arz eden ve Türkiye'nin güvenliğini yakından ilgilendiren dış politika gelişmeleri değerlendirilmiştir. Bu bağlamda, Orta Asya ve Kafkaslar'daki Türk cumhuriyetleri ile ilişkilerimiz konusunda hazırlanan raporlar görüşülerek bu bölgelerdeki kardeş ülkelerle ilişkilerimizin her alanda daha da ileriye götürülmesi için alınacak tedbirler üzerinde durulmuştur" ifadesinin yer alması, Kafkasya ve Orta Asya'daki gelişmelerin "milli güvenlik" sorunu olarak ele alındığını, Türkiye'nin bölgede "aktif", aynı anlama gelmek üzere "maceracı" bir çizgiye yöneleceğinin işareti sayılabilir. Ve sorunun böyle ele alınması; Genelkurmay Başkanı'nın gezisinin de "planlananın ötesinde bir anlama bürünmesi" için gayret sarf edildiği anlamına gelmektedir.

AZERBAYCAN, KAFKASYA'DAKİ ÇATIŞMANIN ODAĞINDAOrgeneral Kıvrıkoğlu'nun ziyaret edeceği Azerbaycan, bir Güney Kafkasya ülkesi, ama aynı zamanda hem Kafkasya'nın hem de Orta Asya'nın kapısında bulunuyor. Bu jeostratejik durum, zengin petrol ve doğalgaz yataklarına sahip olmasıyla birleşince Azerbaycan'ı aynı zamanda bölgede egemenlik için çatışan bölge gericilikleri ve emperyalist güçlerin çatışma odağı haline getirmiş bulunuyor. Nitekim; Kafkasya ve Orta Asya'daki petrol ve doğalgaz kaynaklarını ele geçirmeyi amaçlayan batılı ülkelerin enerji konsorsiyumu bu ülkede üslenmiş bulunmaktadır. Böylece batılılar; bölgenin enerji kaynaklarının başına geçerken aynı zamanda da Rusya ve İran'ın "boğazını sıkmayı" planlamaktadır. Bakü-Novorosisk ve Bakü-Ceyhan petrol boru hatları, Kuzey Kafkasya'daki (Çeçenistan'da yıllardır süren savaş) karışıklıklar, Azeri-Ermeni çatışması, Azerbaycan'la Türkmenistan ve İran gerginliği, bölgede yeni sıcak savaşlar konusundaki hazırlıklar, Azerbaycan üstünden hesaplanan bölgenin enerji kaynaklarına sahip olmakla doğrudan bağlantılıdır. Bu yüzden Türkiye'nin İran'la Hazar Denizi'ndeki bir İran-Azerbaycan problemi nedeniyle karşı karşıya gelmesi, bölgedeki ABD-İngiliz merkezli batı planından bağımsız görülemez.Eski Sovyet cumhuriyetlerinin "bağımsızlıkları"na kavuştuğu yıllarda, "kardeşlerinin ağabeyi" rolünü oynayan Türkiye, uzunca bir zamandan beri bu "ağabey-kardeş muhabbeti"yle bir yere gidilemeyeceğini görmüş ve böylece de, "ABD-İngiliz politikasıyla uyumlu" bir çizgiye girmiş bulunmaktadır. Örneğin "en birinci dereceden kardeşi" olan Türkmenistan'la bozuşup, "üvey kardeş" Azerileri desteklemeyi tercih etmesi, Türkiye'nin kendi doğrultusunu ABD-İngiliz doğrultusuna yöneltmiş olmasını gösterir. Bakü-Ceyhan boru hattına "konsorsiyum"un "yeşil ışık" yakması da bunun bir "ödülü" gibi gösterilmiştir.

İRAN KARTI TÜRKİYE İÇİN BAHANEABD başta olmak üzere batı emperyalizminin İran'a karşı kullandığ en önemli bölge ülkesi Türkiye oldu. Son 20 yıldan beri, Türkiye ile İran'ı savaştırmak, en azından Türkiye'yi İran'a karşı "somut ve yakın bir tehlike" olarak hazır tutmak batılıların başlıca amacı oldu. Türkiye'yi yöneten güç odakları; bazen İran'ın PKK'ye yataklık ettiği, bazen de İran'ın Türkiye'ye şeriat ihraç edeceği, bazen şeriatçı terör örgütlerini desteklediği iddiasıyla kamuoyunu İran'a karşı kışkırttı. İran'ın da çok masum olmadığı bu konular, İran düşmanlığının kışkırtılmasında iç kamuoyu oluşturmanın dayanakları yapıldı. Şimdi İran-Azerbaycan gerginliğine paralel Türkiye'nin açıkça Azerbaycan'ın yanında yer almasıyla Türkiye-İran gerginliği, şimdi Kafkasya ve Orta Asya'daki gerginliklerle birleşmiş; böylece Türkiye'nin İran'la ve bögedeki İran'dan yana olacak güçlerle çatışmaya girmesi, zaten bölge ülkeleriyle problemi olan Türkiye'nin sorunlarını daha da büyütecek gelişmelerin yolunu açmıştır. Kuşkusuz bu durum, ABD'nin arayıp da bulamayacağı bir şeydir. Ve şimdi ABD ve öteki emperyalistler; bölgede, sadece İran'a değil, bölge ülkelerine, örneğin Rusya, Türkmenistan ve Rusya-Türkmenistan ittifakından yana olacak ülkelere karşı Türkiye'yi kullanma kozunu elde etmiş olmanın keyfini yaşamaktadırlar.

ŞER GÜÇLER HAREKETLENİYORHolding medyası; Kıvrıkoğlu'nun gezisini "olağan", İran'ın tepkisini ise "dostça olmayan bir tepki" olarak nitelerken, Rusya-Ermenistan askeri tatbikatını ise "Türkiye'ye karşı düşmanca tutum" olarak niteliyor ve "Rusya-Ermenistan-İran bloku"na karşı, "Türkiye'nin dost Azerbaycan'ı ve bölgedeki çıkarlarını koruduğu" intibağı vermeye çalışıyor. İktidar ortağı MHP'nin Ortadoğu gazetesi ise, daha da ileri giderek; Ermenistan-Rusya sınırındaki tatbikatı "sıcak tehdit" olarak değerlendirip Azerbaycan Cumhurbaşkanı eski Danışmanı Vefa Guluzade'nin "Türk-Azerbaycan ordusu birleşsin!" isteğini öne çıkarıyor. Dahası Ortadoğu, bütün tarihlerinin "Yahudi düşmanlığı" üstünde şekillendiğini unutarak, Guluzade'nin "Hazar bölgesindeki Türkiye-Azerbaycan ittifakının yakın gelecekte Türkiye-Azerbaycan-İsrail-Gürcistan siyasi işbirliğine dönüşmesi ihtimalinin büyük olduğu" iddiasını da destekleyecek biçimde yineliyor.Ortadoğu gazetesinin MHP gibi, genellikle dış politikada atıp tutan bir tutumu olduğu, savaş kışkırtıcılığını bir "milli politika" olarak gördüğü biliniyor. Ancak, Guluzade'nin tahlili ve Ortadoğu gazetesinin çanak tutucu tutumunun, özellikle de İsrail'le ilgili vurgusunun, ABD'nin bölge planları göz önüne alındığında gerçeğin önemli bir yanını ifade ettiği söylenmelidir. Kafkasya'da uzun zamandan beri "misyonerlik faaliyeti" gösteren Fetullahçıların gazetesi Zaman ise; Kıvrıkoğlu'nun 10 adet F-16'lı ziyaretini, "Karabağ Savaşı sonrası bölgede etkinliğini kaybeden Türkiye'nin ipleri yeniden eline alması" olarak alkışlıyor. Zaman, MGK'nın, Kafkasya'ya ilişkin kararını da "Orta Asya atağı" olarak değerlendiriyor.

ENVER PAŞA POLİTİKASI MACERADIRGenelkurmay Başkanı Kıvrıkoğlu'nun ziyaretinin 10 savaş uçaklı bir filoyla desteklenmesi, ne teamüllerle, ne Türkiye'nin kuruluş ilkesi edindiği (Bugün sermayenin güç odakları da bu politikayı benimsediklerini söylüyorlar.) "Yurtta sulh, cihanda sulh" ilkesiyle ne de bölgede bağımsız, barış isteyen bir ülke tutumuyla bağdaşır. Tersine bu tutum; bölgedeki gerginlikleri tırmandırıcı, ülkelerin silahlanmasının, askeri harcamalarını artırmasının, dolayısıyla emperyalist ülkeler için bölgeye müdahaleyi kolaylaştırıcı gelişmelerin yolunu açar. Bu yüzden de Türkiye'nin emekçileri; bölgede barış isteyen aydınları, demokratları; Türkiye'nin bağımsızlığını, emperyalizmin bölge hegemonyasına karşı bölge halklarının refahını ve özgürlüğünü savunan herkes; böylesi "maceracı", batı emperyalizminin çıkarlarıyla bağlantılı bir dış politika tarzını desteklemez.- İşte aydınlar, demokratlar; Türkiye'nin bölge barışına hizmet etmesini, mili güvenliğini barışçı bir dış politika eksenine oturtmasını isteyenler için kendi tutumlarını ifade etme zamanı. - İşte "milli güvenlik"in gerçek anlamını savunanlar için bir fırsat; barışı ve demokrasiyi, bölgedeki halkların kardeşliğini savunmak için; şovenizmi, ırkçılığı politika malzemesi olmaktan çıkarmak için bir vesile.- İşte İran ve Türkiye halklarının kardeşliği, bölgedeki bütün halkların bölgede savaş kışkırtıcılığı yapan emperyalist güçlerin ve onların uşaklarının politikalarının açığa çıkarılması için bölgede gerçek barış için bir fırsat. Militarist, ırkçı-şoven politik çevreler, Türkiye'nin emekçilerinin dikkatlerini "dış sorunlar"a çekerek, yeni sömürge alanları zapt ederek krizi aşma hayalleri yaymayı amaçlar, bu yolla halkı oyalayıp aldatmayı planlayabilirler. Daha şimdiden medyada çıkanlar bunların işaretini vermektedir. Ama şu bir gerçek ki, bölgenin güç ilişkilerinin üstünde hareket ettiği "eğik düzlem"; en az şark politikacılarının "kıvraklığı" kadar kaygandır. Ve Tükiye'yi Enver Paşavari maceralara yöneltenler bunun karşılığını ağır bir biçimde öderler.
ÖNCEKİ HABER

Sadece ismi özerk

SONRAKİ HABER

Hükümet patronlara çalıştı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...