20 Ağustos 2001 21:00

Geleceğimizi belirleyeceğiz

Sendikalı oldukları için işten atılan Ersin Nakış işçilerinin direnişi sürüyor.

Paylaş
Geleceğimizi belirleyeceğizSinan İmrekSendikalı oldukları için işten atılan Ersin Nakış işçilerinin direnişi sürüyor. Yıllardır işçi cehennemi haline getirilen Merter'deki çalışma koşullarını kabul etmeyen Ersin Nakış işçileri, TEKSİF Sendikası Bakırköy Şubesi'nde örgütlendiler. Sendikanın yetki alması üzerine 52 işçinin hepsi 4 Ağustos 2001 günü işten atıldı. 4 Ağustos'tan bu yana direnişte olan işçiler, yaşadıkları sorunları gazetemize anlattılar. Ersin Nakış işçileri, sorunların Merter'deki tüm işyerlerinde aynı olduğunu vurgulayarak, işçileri mücadelelerine destek olmaya ve örgütlenmeye çağırdılar. Adidas, Nike, Yeşim Tekstil, Bey Tekstil, Kozo Tekstil, Hey Tekstil, Al Tekstil, Akkanat ve Ceylan gibi büyük firmalara üretim yapan Ersin Nakış'ın patronu Engin Çoğantimur, direnişi kırmak için üretimi Ebru, Desna, Dürsel gibi şirketlere yaptırıyor. Polisin gece gündüz ayrılmadığı işyeri önünde, patronun Karslı adamları da işçilere gözdağı vermeye çalışıyor. 24 Ağustos'ta Bölge Çalışma Müdürlüğü'nden bir müffetişin geleceğini söyleyen işçiler, önümüzdeki günlerde de bir dayanışma gecesi yapacaklarını belirttiler.

Kölelik koşulları Ersin Nakış işçileri, 1995 yılında örgütlenmeye çalıştıklarını belirterek, "O dönem bilinçsizdik, yerel dayanağımız yoktu. İşbırakma eylemleri yaptık. Polis baskısıyla direnişimizi kırdılar. Nakış işçileri Derneği'ni kurduk, ama bir talep olmadı" şeklinde konuştular. Daha önce 8 saat çalışan işçiler şimdi 12 saatten fazla çalıştırılıyor. İşçilere verilen yemek ise genellikle kuru fasulye, nohut, barbunya. Yarım saatlik yemek süreleri olan işçilerin dışarı çıkmaları ise yasak. İşyerinde kışın ısınmak için ne soba, ne de kalorifer var, klima ise çalışmıyor. Cemil Özdemir adlı işçi, "Hem sıcakta, hem soğukta yanıyoruz" diyor. İşçileri rahatsız eden diğer bir sorun ise kendilerine dayatılan tek tip elbise. İşçiler tek tip elbise giyerek çalışmak zorundalar. Cumartesi gece vardiyasının saat 08.00'de bitmesi gerekirken, işçiler ertesi gün 12.00'ye kadar çalıştırılıyor. Fazladan dört saatin parası ise ödenmiyor. İşyerinin temizliğini de işçiler yapmak zorunda bırakılıyor. İki vardiya halinde en az 12 saat çalıştırılan işçiler işten çıktıktan sonra da iki saat servis bekliyorlar. Çünkü ustabaşılarının önce kendi işlerini bitirmeleri gerekiyor. İşçiler bu çalışma koşullarına karşılık ortalama 230 milyon lira ücret alıyorlar. Geçen bayramda işçilere üç gün izin veren patron, bayram sonrası işçileri üç pazar günü ücretsiz mesaiye tutarak bayram iznini boşa çıkarmış. Krizden önce içerdeki alacaklarını alamadıklarını söyleyen işçiler, krizle bu alacakların tamamen eridiğini belirttiler. Bir kısmı sigortalı olan işçilerin sigortaları ise tam yatırılmıyor.

İşçilere karşı kabadayılıkKüfür ve hakaretin yanında işçiler ustabaşılarının ve vardiya şeflerinin baskısıyla karşılıyor. "Sesimizi yükselttiğimiz zaman bize silah çekiliyor, kaşımız gözümüz patlatılıyor. İşyerinin muhasebecisi bile aynı tavır içinde" diyen Cemil Özdemir, işçilerden Menderes Ata'nın dayak yediğini, Faruk Demirkılıç'a ise silah çekildiğini belirtti. İşçilere yedi aydır doğru dürüst ücret ödenmiyor, kendilerine haftada bir verilen 5-10 milyon lirayla idare etmek zorunda kalıyorlar. "Para sıkıntısından söz eden patron evine 40 milyarlık tadilat yapıyor ve son model arabalarla dolaşıyor" diyen işçiler, bir yıl içinde almaları gereken zamların da verilmediğine dikkat çektiler.

Kadın işçilere hakaretÇeşitli vaatlerle işe girdiklerini anlatan Hacer Hacısüleymanoğlu, Ayşe Hacısüleymanoğlu ve Seher Karakurt adlı işçiler, "Aşırı çalışmamıza rağmen karşılığında hiçbir şey alamıyorduk. Pazar günü işe gelmediğimiz zaman mesailer ödenmiyor. Açıklama yapmadan 38 saat mesaimizi kestiler. Resmi tatil, mesaisiz çalıştırılıyoruz" diyerek yaşadıkları sorunları dile getirdiler. 24 saat içinde üç saat uyuduklarını söyleyen kadın işçiler, çeşitli küfür ve hakaretlere maruz kaldıklarını belirttiler.

Merter'in kaderi olabilir Adem Yavuz, Vahit Ekmen, Kadir Tekgün ve Bülent Ateş adlı işçiler diğer işyerlerinden de işçilerin kendilerine destek verdiklerini kaydederek, çay, su vb. gibi ihtiyaçlarına yardım ettiklerini belirttiler. İşçiler gece nöbetinde ise patronun akrabalarının gelip kendilerini taciz ettiklerini söylediler. "Birleşmemiz gerekiyor, bu mücadeleye herkesin katkısı olmalı. Verdiğimiz kavga Merter'in kaderi olabilir" diyen işçiler direnişi örgütlemek için de 5 kişilik komite kurmuşlar. Patronların işçileri daha fazla sömürmek için İstanbul Nakışçılar Derneği çatısı altında bir araya geldiklerini söyleyen işçiler, "Biz de arkadaşlarla örgütlenmeye karar verdik. Sendikaya gittik, sendika bize her yönüyle sahip çıkıyor. Patron tepkimizi kırmak için sigortalı ve sendikalı 14 arkadaşımızı çıkartıp, diğerlerini 350 milyon lira ücretle işe almayı teklif etti, kabul etmedik" şeklinde konuştular. İşçiler sözlerini şöyle tamamladılar: "Bizim kaybedeceğimiz bir şey yok. Nereye kadar giderse gitsin, sonuna kadar mücadele edeceğiz. Bu mücadelede Merter piyasasının geleceği var. Tüm Nakış piyasası ve tüm çalışanlar için mücadele ediyoruz. Hep beraber bu işi sonuçlandırmalıyız."
ÖNCEKİ HABER

Opel'de işten atmalar kapıda

SONRAKİ HABER

Çatısız kalmak

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...