19 Ağustos 2001 21:00

Metal işçisinden mektup var

Kendi imzalarını koydukları sözleşmeye bile sadık kalmayan patronlardan ve sendikacılardan beklediğimiz hiçbir şey yok. Gücümüz üretimimizden ve birliğimizden geçecektir.

Paylaş
Metal işçisinden mektup varKartal'dan bir grup metal işçisi / İstanbulMetal iş kolunda eylül zammıyla birlikte gündeme gelen "sıfır zam" ve "zammın aşağı çekilmesi" tartışmalarına işçilerden tepki geldi. "Sustuk ve sıra bizlere geldi. Artık susma zamanı değil" ifadeleriyle tepkilerini dile getiren bir grup metal işçisinin Kartal'dan gönderdiği mektubu aynen yayınlıyoruz.Bizler metal sektöründe çalışan Türk Metal üyesi işçileriz. 2000 yılı Eylül ayında Türk Metal ve MESS (diğer sendikalarla beraber) sözleşme masasına oturdular. Ve ilk altı ay için yüzde 20, diğer altı aylık dilimler için ise enflasyon oranında artış üzerine anlaştılar. Buraya kadar her şey normal. Ülkenin içinde bulunduğu ekonomik ve siyasi koşulların bunu gerektirdiği söylendi. MESS'in sözleşmeye koyduğu esnek çalışma modelini geri çekmesi için bunun gerekliliği anlatıldı. Ve Türk Metal, bunun altına biz işçiler adına imza attı. 21 Şubat 2001'e gelindiğinde ise kriz patlak verdi ve bu tarihten itibaren MESS, sözleşmeye koyamadığı esnek çalışma modelini fiilen bize uygulamaya başladı. Sürekli ücretsiz izinlere gönderildik, birer, ikişer gün çağrıldığımızda ise sevinir olduk. Eylül 2000'den Mart 2001'e kadar ücretsiz izinlerle, patronumuz kârından zarar etmesin diye idare ettirildik. Mart ayında yüzde 17'lik ikinci altı ay zammını aldık, fakat çalışamadığımız için bizlere pek bir faydası olmadı. Her gün biraz daha yoksullaşmamızı seyrettik ama yine de kendimizi şanslı sayıp henüz işsizler ordusuna katılmadığımız için seviniyorduk. Ağustos 2001 sonu, Eylül 2001 başı; yani üçüncü altı aylık zammımızı almamız gereken ay geldi. Şimdi MESS ve sendika ağaları yüzde 32'lere varan enflasyon farkımızı vermek istemiyorlar. Yüzde sıfır zam dayatmasını önümüze koyuyorlar. Nedeni; kriz!. Açıklaması; işten çıkarmalar olmasın!Sözleşme yapmamızın ne anlamı var? Zaten yasa koyucular ve yöneticiler, yargılayıcılar kendileri. Bizlere IMF'nin emirleri doğrultusunda sefalet içinde yaşamamızı öneriyorlar. Bugünümüzü olduğu gibi geleceğimizi de yok ediyorlar ve yüzde sıfır zam dayatmasını sermayenin çıkarları için kabul etmeye zorluyorlar.Yoksulluk ve sefalet içinde yaşayan işçi ve emekçiler açlığın pençesine itilmek isteniyor. Bizlerin yoksullaşmasının onların yani sermayenin biraz daha zenginleşmesi demek olduğunu anlamamız için ayrı bir çaba gerekmiyor. Biz işçiler günü kurtarmaya çalışırken, onlar krizi bahane ederek daha da pervasızca kazanımlarımızı gasp ediyorlar. Kendi imzalarını koydukları sözleşmeye bile sadık kalmayan patronlardan ve sendika ağalarından beklediğimiz hiçbir şey yok. Gücümüz üretimimizden ve birliğimizden geçecektir. Biz yağmacıların, rantiyecilerin, hortumcuların olmadığı; açlığın, işsizliğin, emek sömürüsünün ve geleceğe güvensizliğin olmadığı bir Türkiye istiyoruz. Sustuk ve sıra bizlere geldi. Artık susmak değil, harekete geçmek zamanıdır.
ÖNCEKİ HABER

Özürlüler yasa taslağı imzada

SONRAKİ HABER

Binbir çeşit Cerciş Usta

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...