03 Ağustos 2001 21:00

DGM onaylı ölüm!

F tipi cezaevine karşı başlatılan ölüm orucu eylemine katılan TKP/ML-TİKKO davası sanığı Muharrem Horoz, kaldırıldığı Kocaeli Devlet Hastanesi'nde yaşamını yitirdi.

Paylaş
DGM onaylı ölümF tipi cezaevlerine karşı başlatılan ölüm orucu eyleminde yaşamını yitirenlerin sayısı 30'a yükseldi. Kandıra F Tipi Cezaevi'nde kalan ve ölüm orucu eylemi nedeniyle sağlığının bozulması üzerine Kocaeli Devlet Hastanesi'ne kaldırılan TKP/ML-TİKKO davası sanıklarından Muharrem Horoz, dün sabaha karşı hastanede yaşamını yitirdi. Ankara 1 No'lu DGM, 1 Ağustos günü, bir süredir bitkisel hayatta olan Horoz hakkında "Tahliyesine gerek yok" kararı vermişti. Mahkemenin, tahliye istemini reddettiğinde Horoz'un bilinci kapalıydı ve tek hayati fonksiyonu nefes almaktı. Ölüm orucunun 229'uncu gününde bilinci kapanan ve dün sabaha karşı yaşamını yitiren Horoz, son günlerini can çekişerek geçirdi. Horoz'un avukatlarından Filiz Kalaycı, bunun üzerine Ankara 1 No'lu DGM'ye müvekkilinin bilincinin yerinde olmadığını bildirerek, tahliye talebinde bulundu. Bunun üzerine mahkeme heyeti de Horoz'un Adli Tıp Kurumu'ndan, "bilincinin kapalı olduğu, sondaya bağlı olarak yaşayabildiği" yönündeki sağlık raporunu inceledi. İnceleme sonucunda Horoz'un tahliye istemini kabul etmeyen mahkeme şu kararı verdi:"Her ne kadar dosyaya gönderilen Adli Tıp Kurumu 3'üncü İhtisas Kurulu'nun kararında Horoz'un beslenme yetersizliğine bağlı terminal dönem bozukluğunun cezaevi koşullarında hayatı için kati tehlike tevlid edeceği bildirilmiş ise de sanığın tutuklu olduğu, CMUK 399'uncu maddesinin hükümlülere uygulanabilir bir madde olduğu, tutuklunun tedavi görecek uygun bir devlet hastanesinde güvenlik güçlerinin denetiminde mümkün olduğu anlaşıldığından sanık vekilinin tahliye isteğinin reddine, sanığın tutukluluk halininin devamına..." Horoz, 19 Aralık 2000 tarihinde yapılan cezaevi operasyonları ile Ümraniye Cezaevi'nden Kandıra F Tipi'ne götürülmüştü. F tipi cezaevlerini protesto amaçlı başlattığı ölüm orucunun 229'uncu gününde tamamen bilinci kapanan Horoz, cezaevi revirinde ilk müdahalesi yapıldıktan sonra, Kocaeli Devlet Hastanesi'ne götürülmüş ve makineye bağlanmıştı.

Adli Tıp raporuİstanbul Adli Tıp Kurumu ise ölüm orucundaki tutukluların sevklerinin sakıncalı olması nedeniyle, Dr. Nur Birgen başkanlığında bir heyetle Kocaeli Devlet Hastanesi'nde muayene ettiği Horoz hakkında, 27 Temmuz 2001 tarihinde cezaevinde kalmasının "kati hayati tehlike taşıdığına" dair sağlık raporu vermişti. Raporda şu görüşlere yer verilmişti:"Yapılan muayenesinde 228 gündür ölüm orucunda olduğu, son 70 saattir bilincinin kapalı olduğu, yeni açıldığı için kooperesyon kurmada güçlük çekildiği, uyuk sırtında ödem, sekrumda dekubitus yarası, topuklar hiperemuk ileri derecede halsizlik, uykuya meyil, refleks kaybı, renk sarı, sonda takılı olduğu görülmüştür. Sonuç olarak, beslenme yetersizliğine bağlı terminal dönem bozukluğunun cezaevi koşullarında hayatı için kati tehlike tevlid eder nitelikte olduğu, cezasının infazının 6 ay tehirinin gerektiği oybirliğiyle mütalaa olunur."

DGM ölümü hızlandırdıMuharrem Horoz, tahliye edilmiş olsaydı, olanakları yetersiz olan Kocaeli Devlet Hastanesi'nden başka bir hastaneye götürülebilecek ve belki de yaşatılabilecekti. Horoz'un avukatlarından Hakan Karakuş, hastanede yoğun bakım ünitesi olmadığı için özellikle tahliye talebinde bulunduklarını vurgulayarak, "Biz mahkemeye sürekli bunu ilettik. Hastanede yoğun bakım ünitesi yok. Yaşayabilmesi için makinelere bağlanması gerekiyordu. Horoz'a normal kan da yetmiyordu. Can çekişiyordu, Ankara DGM ölümü hızlandırdı" dedi. Hakan Karakuş, müvekkilinin ölüm orucuna bağlı olarak hayati fonksiyonlarını önemli ölçüde yitirdiğinden, ancak tam teşekküllü bir hastanede tedavisinin olanaklı olacağını belirtti. Karakuş, Ankara 1 No'lu DGM'de tahliye isteminde bu nedenle ısrar edildiğini, ancak mahkemenin göz göre göre müvekkilinin ölümüne karar verdiğini kaydetti.

İşkenceciye kıyakMuharrem Horoz, 3 Ağustos 1997'de İstanbul'da gözaltına alınmış, gözaltı süresince inanılmaz işkencelere maruz kalmıştı. Horoz'un yakalandığı gün götürüldüğü Haseki Devlet Hastanesi doktorları da 10 günlük iş göremez raporu vermişti. Horoz'un avukatlarından Zeynel Polat bu nedenle, Fatih Cumhuriyet Başsavcılığı'na başvurarak, müvekkiline işkence yapan polisler hakkında kamu davası açılmasını istemişti. Adli Tıp uzmanları tarafından Horoz'a verilen 10 günlük iş göremez raporunu kanıt olarak kabul etmeyen savcılık ise polislerin yargılanmasına gerek görmemişti.

'Her koşulda tutukluluk'Ankara Numune Hastanesi'nde bulunan Ersin Eroğlu'nun hastane raporlarında "Hafızasını yitirdi, çocuksulaştı" dediği halde Ankara 1 No'lu DGM, yargılamanın tutuklu devam etmesinde ısrar etmişti. Ankara 1 No'lu DGM geçmişini hatırlamayan, 4 yaşındaki bir çocuğun aklına sahip tutuklu Eroğlu'nun esas hakkında savunmasını istemiş, "son sözünü" sormuştu. Ancak aynı koşullarda olan tutuklu Muzaffer Acunbay'ın İstanbul 3 No'lu DGM'de görülen davasında, sağlık koşulları göz önünde bulundurularak tahliye kararı verilmişti. İstanbul DGM'nin 16 Temmuz 2001 tarihinde verdiği kararda, "Mevcut delil durumu ve başkaca nedenlerle tutukluluk halinin devamı şartları mevcut ise de yaşam hakkının her şeyin önünde bulunduğu kuşkusuzdur, tutuklama bir tedbirdir. Mevcut haliyle tehlikeli kişiliği kalmamıştır, şartların düzelmesi halinde yeniden tutuklama olanaklıdır. İleri sağlık ve tedavilerinin kavuşturulması bakımından tahliyesinde şüphesiz yarar ve dolayısıyla da zorunluluk görülmüştür, aksine mütalaaya katılmak olanaklı bulunmamıştır" denilmişti.
ÖNCEKİ HABER

Altında tahkim tuzağı

SONRAKİ HABER

Operasyona yargı kalkanına tepki

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...