Patronlar 'İlle de revizyon' diyor

Patronlar 'İlle de revizyon' diyorAyhan Özgür (Haber-Analiz)Hükümetin işleri yeniden "kontrolüne" almış görünmesiyle birlikte, "teknokratlar hükümeti" tartışmaları geriye itildi. Ama büyük patronların ağır topları "İlle de hükümette revizyon" demeye devam ediyorlar. Üstelik bu isteklere, Başbakan'ın ve yardımcılarının "Aman hükümetimizi destekleyin", "Başka hükümet yok. Bizi yıpratırsanız siz de zarar görürsünüz" tehdit, sitem ve yakarma karışımı açıklamalarına karşın sermayenin çeşitli kesimlerinin temsilcileri her vesile ile "Hükümette revizyon", "Bu revizyonun derhal yapılması" ihtiyacını dile getirmeye devam ediyorlar. TÜSİAD Başkanı Tuncay Özilhan ve İSO Başkanı Hüsamettin Kavi'den sonra İktisadi Kalkınma Vakfı (İKV) gibi, büyük patronların bir "sosyal kuruluşu"nun başı olan Meral Gezgin Eriş de; büyük patronların talebini yineledi: "Piyasaya güvenin sağlanması için hükümette revizyon şarttır; derhal yapılmalıdır!"

G-8'ler: Türkiye sorunluCenova'da toplanan G-8'lerin kapanış açıklaması hükümet için çok ilginçti. Berlusconi; G-8'lerin yönettiği dünyanın huzur ve barış içinde olduğu doğrultusunda yaptığı açıklamalardan sonra; söylediklerinin gerçekliğinden kuşkulanılacağından endişe etmiş olmalı ki; "Evet sorunlu ülkeler de var. Ama bunlar sadece Arjantin ve Türkiye'dir" diyerek, "dünya durumu"nu özetledi!Oysa; son bir haftadan beri hükümet ve her çevredeki destekçileri; "göstergelerin iyiye gittiği"nden dem vurarak "pembe Türkiye tabloları" çiziyorlar. Böylece hükümet cenahı; hem sermaye güçlerine moral vermeyi hem de "teknokratlar hükümeti", "konsolidasyon", "revizyon", "moratoryum" gibi yabancı sözcüklerle ifade edilen "çözümleri" gündemden düşürerek, "krizle yaşamayı" "normalleştirmeye" gayret ediyor.Hükümet bu çaba içindeyken, Berlusconi'nin yaptığı "Sorun var" açıklaması hükümeti arkadan bıçaklama gibiydi. Ama, bu tür açıklamlara çok celallenen Ecevit, bu en büyük patronlardan gelen "teşhisi" duymazdan gelerek geçiştirmeyi yeğledi. Ama bu, öylesine bir açıklama değil "tenokratlar hükümeti" olmazsa, "hükümette köklü bir revizyon" isteyen büyük patronlara ve yabancı sermaye çevrelerine bir destekti.

Bel altına vuruyorEcevit ve yardımcıları gibi Kemal Derviş ve takımı da pembe tablolar çiziyor. Halkın içine itildiği sefalet ve açlığı hiç gündeme almayan, bunu ekonomi olarak görmeyen Kemal Derviş; faizcilerin ve dolarcıların keyfine bakıp; "Göstergeler çok iyi gösteriyor", "Ekonomi iyi gidiyor" propagandasına destek veriyor. Derviş'in bu açıklamalarına dışardan bakanlar da; "Ooo, maşallah hükümet de tam bir birlik içinde" diyebilir. Ama öyle değil. Çünkü; "Peki, ekonomi iyi de nedir hafta geçmeden bütün dengeler altüst oluyor?" sorusuna verilecek yanıt önemli. Bu yanıtı da büyük sermayenin sözcüleri veriyor. Patronlar ve basındaki, bilim dünyasındaki ve siyasetteki sözcüleri, "Sorun ekonomik değil siyasidir" diyorlar. Yani bir teknokratlar hükümeti, olmazsa bu hükümette bakan sayısının 20-25'e düşürüldüğü, sorun çıkaran bakanların tasfiye edildiği bir revizyona gidilmeden "Piyasalar bu hükümete güvenmez", dolayısıyla "Her gün yeni krizlerle çöküp gideriz" diyorlar.Böylece Derviş; "Ekonomik göstergeler iyi" derken, IMF programını, patronların bu programa verdiği desteği kastediyor ve ortadaki "kaos"tan ise Başbakan'ı ve hükümetin öteki "liderleri"ni sorumlu tutuyor.

Hükümetin azmiBüyük patronlar ve temsilcileri; "Bu hükümette iş yok. Bunlara güvenilmez" dedikçe hükümetin "hizmet şevki" de artıyor. Daha büyük gayretle hizmet ettikçe de "nakörlüğü hak etme"yi göze alan patronlar; "Bu hükümetle olmaz" sesini daha da yükseltiyorlar. Nitekim önceki gün Başabakan Yardımcısı Mesut Yılmaz; İKV Kongresi'nde daha da ileri giderek; IMF-Derviş programını "tek ve son çıkış yolu" olarak ilan etti. Hızını alamadı: "Ortada bu programa alternatif başka bir program da yok" deyip; "kararlılık gösterisi" yaptı. Tabii Yılmaz'ın konuşma yaptığı yerde, kimse çıkıp da; "Başka program var" demedi. Çünkü oradakiler zaten büyük patronlar ve temsilcileriydi. Ama, örneğin Ankara Ticaret Odası Başkanı Sinan Aygün her gün TV'lerde IMF programını eleştirip, "bir başka program" öne sürüp savunuyor. Emek Platformu'nun yine bir "Alternatif Programı" var ve ülkenin dört bir yanında bu programın amacı ve içeriği aylarca tartışıldı. Dahası EMEP, daha kasım krizinden hemen sonra; "Krizin yükünü çıkaranlara fatura ederek krizden çıkış" programı yayımladı... Yani, "IMF programı seçeneksizdir" demek sadece yalan değil aynı zamanda IMF'ye ve piyasacılara hizmette sınır tanımama gayretidir de.

Patronlar ısrarlıKongreye katılıp IKV Başkanı Eriş'in hemen yanına oturan Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer; yaptığı konuşmada; "teknokratlar hükümeti" tartışmalarını eleştirdi: Cumhurbaşkanı, "Anayasa'da yazılı olmayan hükümet biçimlerinin tartışılmasını doğru bilmadığı"nı açıkladıktan sonra, hükümeti de destekler mahiyette konuştu. Dün bunu basın, "Cumhurbaşkanı'ndan hükümete ve programa destek" diye verdi. Ama; İKV Başkanı Eriş, patroların en popüler kadın siması olarak; çok açık konuştu: "IMF ve Dünya Bankası tarafından sağlanan destekle programın hayata geçirilmesi yönünde kaydedilen aşamalar olumlu ama yeterli değildir. Siyasi istkrar ve güven ortamının sağlanamaması piyasalardaki aşırı dalgalanmaların sürmesine neden olmaktadır. Koalisyon liderleri hükümet içinde var saydıkları uyum adına sürdürdükleri kabine revizyonu yapmama direnişlerini bir tarafa bırakmalıdır. Kabine revizyonu hiç gecikilmeden yapılmaldır. Bu, güveni oluşturmanın olmazsa olmaz koşuludur."Buyurun bakalım! Ecevit; "Revizyon da neymiş, hükümetimiz daha ileri dönüşümler yapıyor" diye kendisini avutsun, Cumhurbaşkanı "Anayasa'da yeri olmayan hükümet biçimleri gündemden çıkarılsın" desin; patronların has kızı; babaları ve kardeşleri adına; "İlla da revizyon" diyerek, bir kez daha Kemal Derviş'lerin, IMF'lerin, "piyasaların" taleplerini yeniledi. Öyle görünüyor ki; büyük patronlar, zaman zaman geri adım atıyor görünseler de, amaçlarını elde edinceye kadar hükümet üstündeki ısrar ve baskılarını sürdürmekten vaz geçmeyecek.