29 Haziran 2001 21:00

Derviş'in programı rantiyeye endeksli

Prof. Dr. Erinç Yeldan, Derviş'in Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı'nın rantiyeyi krizden çıkarma amacı taşıdığını söylerken, iç borç takası ile de bankalara Hazine'den 480 trilyon lira aktarıldığına dikkat çekti.

Paylaş
Derviş'in programı rantiyeye endeksli
Bilkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erinç Yeldan, Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Kemal Derviş'in hazırladığı Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı'nın parasal sermayenin krizden çıkışını sağlamayı amaçladığını belirterek, yapılan iç borç takası ile daha ilk haftada bankaların 480 trilyon lira kazandıklarını ve bankaların devlet kâğıtlarının tatlı faizi üzerinden beslenmeye devam edileceğini vurguladı.
Yeldan takas işleminin ardından ekonomideki gelişmeleri değerlendiren ve Birikim dergisinin temmuz sayısında yayınlanacak olan yazısında, takas işleminden bankacılık kesiminin çok yönlü kazanç sağlamasına karşın, Türkiye'nin borç yükünü kaldıramaz durumda olduğunu ortaya koydu.
Yeldan, kamu kesimi borçlanma dinamiğinin kırılması için bankacılık kesimine yeniden işlerlik kazandırmayı amaçlayan Derviş programının, öncelikle parasal sermayenin krizden çıkış programı niteliğinde olduğunu vurgulayarak, IMF ve Dünya Bankası'ndan alınacak 15.7 milyar doların 9.6 milyar dolarlık bölümünün Hazine'nin iç borçlanmasını karşılamakta kullanılacağını, dış kaynağın, doğrudan doğruya bankacılık sistemine aktarılacağını ifade etti.
Yeldan, takas işleminin sonucunda Hazine'nin 2001'in kalan kısmında ödemesi gereken iç borcunun 5.7 katrilyon lira kadar azaltıldığını dile getirerek, takas operasyonu ile bankacılık kesimine net bazda dövize endeksli olarak ihraç edilen devlet iç borçlanma seneti (DİBS) tutarının 4.8 milyar dolar, TL endeksli DİBS miktarının da 2.8 katrilyon lira olduğunu aktardı.
Yüksek faize devam
Takas sonucunda 3 yıllık dövize endeksli senetlerin getiri oranlarının yüzde 14.9 ve yüzde 14.5 olarak belirlendiğini dile getiren Yeldan, programın borç yükünü azaltmaya yönelik hedeflerini ise şöyle değerlendirdi:
"Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı orijinal metninde açıklanan hedeflere göre Türk kamu kesiminin yıl boyunca 72.9 katrilyon TL iç borç, 13 milyar dolar da dış borç olmak üzere toplam 85 milyar dolar (milli gelirin yarısı!) düzeyinde bir borç geri ödemesine hazırlanılmaktaydı. Öte yandan söz konusu iç borçlanmanın 2001 yılı ortalama faiz oranının yüzde 81.1 olarak gerçekleşeceği varsayılmaktaydı. Bu verilere dayanarak yaptığımız hesaplamalar, programın ilan tarihine kadar yapılmış olan iç borçlanma ortalama faiz oranının yüzde 128 olduğu varsayımı altında, takas operasyonu neticesinde 2001 yılı ortalama faiz oranı hedefinin yüzde 81'den ancak yüzde 75'e indirilebileceğini göstermektedir. Programın bu türden hassas dengeleri gerçekleşse dahi, yıl boyunca oluşması beklenen reel faiz oranının yüzde 24 ile yüzde 30 arasında seyredeceği anlaşılmaktadır. Bu da 2001'de Türkiye'nin uluslararası finans piyasalarına 1990'lar boyunca sunmuş olduğu yüksek düzeydeki spekülatif arbitraj olanağını sürdürmeye devam edeceğine işaret etmektedir."
Bankalar için çok yönlü kazanç
Bankacılık kesiminin bir yandan açık pozisyon yükümlülüklerini karşılarken, bir yandan da ileriki aylarda doğabilecek bütün kur riskini Hazine'nin üzerine yıktığına dikkat çeken Yeldan, takas operasyonu öncesinde 1 milyon 160 bin lira olan doların operasyon sonrasında 1 milyon 260 bin liraya yükseltilmesinin doğrudan doğruya Hazine'den bankacılık kesimine reel kaynak transferini gösterdini belirtti. Bankaların devlet kâğıtlarının yüksek reel faizlerinden beslenmeye devam edeceklerini vurgulayan Yeldan, "Kısacası bankalar takas işleminden çok yönlü olarak kazançlı çıkmıştır" dedi.
ÖNCEKİ HABER

Amerikan usulü istikrar!

SONRAKİ HABER

Hekimler,

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa