20 Haziran 2001 21:00

Hep aynı muamele

Akdeniz İnsan Hakları Araştırma Merkezi ve İnsan Hakları Derneği'nin ortak projesiyle, cinsel taciz ve bölgedeki kayıpların akıbetlerini araştırmak üzere gelen heyet, çalışmalarını sürdürüyor.

Paylaş
Hep aynı muamele
Akdeniz İnsan Hakları Araştırma Merkezi ve İnsan Hakları Derneği'nin hazırladığı ortak bir projeyle üç ayrı konuda araştırma yapmak için bölgeye gelen heyet incelemelerini sürdürüyor. Fransız heyet, gezisinin ilk gününde Silopi'de emniyet görevlileri tarafından bir süre gözaltına alındı. Heyet üyeleri Silopi Cumhuriyet Savcılığı'na giderek bir süre önce kaybolan HADEP Silopi ilçe örgütü yöneticileri Ebubekir Deniz ve Serdar Tanış'ın akıbetleri hakkında bilgi almak istediler. Ancak, savcılık çıkışında heyet başkanı Joel Dutto ve bereberindekiler Silopi Emniyet Müdürlüğü'ne götürüldüler. Emniyet'te gezilerinin amaçları konusunda sorular sorulan heyet üyeleri pasaportlarının birer fotokopisi alındıktan sonra serbest bırakıldılar.
Cinsel taciz inceleniyor
Heyet üyeleri bölgede üç ayrı konuda incelemelerde bulunuyor. Cinsel taciz, kayıplar ve HADEP'li belediyelerin durumunu araştıran heyet ayrıca HADEP'li belediyelere yapılacak yardımları da görüşüyor.
20 kişiden oluşan ve komisyonlar şeklinde çalışan heyet içinde, siyasetçiler, değişik sivil toplum örgütlerinden temsilciler ve avukatlar yer alıyor.
Bölgedeki cinsel tacizi araştıran komisyonda Dünya Doktorlar Birliği, Akdeniz İnsan Hakları Araştırma Merkezi, Fransa Aile Planlama Örgütü (Planing Familya) yer alıyor. Heyet, Türkiye'de gözaltında ya da cezaevlerinde cinsel tacize maruz kalan kadınlar, Fransa belediyelerinden HADEP'li belediyelere yardım ve Silopi'de kaybedilen HADEP'li yöneticiler Serdar Tanış ve Ebubekir Deniz'in akibetini araştırıyor. Cinsel tacizi araştıracak komisyonun diğer görevleri arasında, Diyarbakır ve İstanbul'daki koşulları inceleyerek, her iki yerde de söz konusu mağdurlara hukuksal, psikolojik ve maddi destek sağlayabilecek dinlenme merkezleri oluşturulması ve uzun sürede bu tür muamelelere maruz kalan kadınlar için barınma merkezlerinin sağlanması yer alıyor.
Heyetin ikinci komisyonu olarak görevlendirilen üyeleri de, Fransa belediyelerinden toplanan ve HADEP'li belediyelere gönderilmek üzere hazırlanan yardımların HADEP'li belediyelere aktarılmasındaki teknik sorunların giderilmesi için karşılıklı görüş alışverişi yapılıyor.
Kayıpların akıbeti
Heyetteki bir diğer komisyon ise bölgedeki kayıpları araştırıyor. Son olarak HADEP'li iki yöneticinin Silopi'de kayıp edilmesini inceleyen komisyon, bölgede yetkililer ve kitle örgütleriyle görüşecekler.
Bu heyetin başkanlığını Fransız Komünist Partisi yöneticilerinden Buş Düron ve İl idare Meclisi Genel Başkan Yardımcısı Joel Dutto yapıyor. Heyet içerisinde Uluslararası İnsan Hakları Federasyonuna bağlı Fransa İnsan Hakları Ligi, Monpelye ve Eksonpromos barolarından avukatlar da bulunuyor.
Heyet üyeleri bugüne kadar Barış Anneleri, cinsel tacize maruz kalan mağdurlar, HADEP ve çeşitli kitle örgütlerinin bölge yöneticileri ile görüştüler. Heyet, çalışmaları kapsamında ilk olarak Silopi'de HADEP ilçe örgütünü ziyaret etti. Ayrıca heyet, halen bulunamayan Serdar Tanış ve Ebubekir Deniz'in ailelerini ziyaret edip, bilgi aldılar. Bölgede incelemelerini sürdüren heyete çalışmalarında İnsan Hakları Derneği (İHD), Dicle Kadın Kültür Merkezi, Diyarbakır Tabip Odaları Birliği ve İstanbul'daki değişik sağlık sendikaları eşlik ederek yardımcı oluyorlar. src=/resim/b1.gif width=5>
Başa dön


Sağlık hizmetleri sağlıksız
Sağlık hizmetleri ve sunumundaki eşitsizlikler ve aksaklıklar Adana Tabip Odası (ATO) tarafından çeşitli yönleriyle tartışmaya açıldı.
Adana Tabip Odası "Sağlık hizmetlerinin sosyalleştirilmesi ve 224 sayılı yasa" konulu bir panel düzenledi. Önceki gün saat 13.00'te başlayan ve ATO Çınaraltı Lokali'nde düzenlenen panele konuşmacı olarak, Adana Tabip Odası Başkanı Dr. Rıza Mete, İl Sağlık Müdürü Dr. Alper Pişkin, Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Muhsin Akbaba ve Üniversal Hastanesi Başhekimi Dr. Nevzat Aydın konuşmacı olarak katıldı. Panelde, 224 sayılı yasa üzerinde yoğunlaşan konuşmaların yanı sıra, sağlık hizmetlerinde koruyucu hekimliğin önemi, sağlık ocaklarının durumu, bebek ve anne ölüm hızlarındaki durum, SSK ve devlet hastanelerinde verilen sağlık hizmetlerinin kalitesi, birinci basamak sağlık hizmetleri ve Türkiye'nin sağlıkta uluslararası alandaki yeri gibi konular ele alındı.
Yasa göz ardı edildi
Panelde oturum başkanlığını yapan Adana Tabip Odası Başkanı Dr. Rıza Mete, 224 sayılı yasanın sağlık alanında resmen kabul edilmiş olmasına rağmen gerekli ilgiyi görmediğini belirterek, "40 yıldır uygulanan ve hâlâ yürürlükte bulunan, ama zaman zaman bakanlar ve hükümetler tarafından göz ardı edilen, hatta bir anlamda yasal suç işlenen, 224'ü ciddiye almayan bir dönemden geçtik. Ne ilginçtir ki, ilk çıktığı zaman sosyalizasyon bölgesi olarak Muş, Çankırı ve Edirne gibi üç il tespit edilmiş, ama buna karşın sadece Muş'ta yaşama geçirilmiştir" dedi.
1960 Anayasası'nın yavaş yavaş delinmeye başlamasıyla birlikte bu durumdan 224 sayılı yasanın da nasibini aldığını ve sosyalizasyonda görev alan hekimlerin tam zamanlı çalışmaları gerekirken, Diyarbakır'daki hekimlere muayenehane açma izni verildiğini, 1980 yılına gelindiğinde de pratisyen hekimlere aynı imkânın tanındığını aktaran Mete, bundan sonra da ipin ucunun kaçtığını anlattı.
Çözüm: 224'ün uygulanması!
Dr. Rıza Mete'nin ardından söz alan Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Muhsin Akbaba, sağlığın sadece hastalık ve sakatlık hali olmadığına, bedenen, ruhen ve sosyal yönden tam bir iyilik hali olduğuna dikkat çekti.
224 sayılı kanunun, ilk çıkarıldığı zamanının koşullarına göre mükemmel olduğunu, ancak sağlığın sürekli değişen ve dinamik bir yapısı olması nedeniyle, şimdi günün şartlarına göre bazı düzenlemelere ve gücelleştirmelere ihtiyacı olduğunu vurgulayan Akbaba, koruyucu hekimlik hizmetlerinin önemine de değindi. "Bugün ülkemizde sağlık sisteminin ve bağlı olarak sağlık sorunlarının çözümünün, 224 sayılı yasanın uygun çalıştırılmasından başka yolu yoktur diye düşünüyorum. Birinci basamak, yani temel sağlık hizmetlerini biz düzeltmeden sadece yataklı tedavi kurumları adını verdiğimiz hastanelerde randevu, vardiya sistemi ile bu sorunu çözümlemek mümkün değildir" diyen Akbaba, 1980'lerden sonra ortaya atılan "aile hekimliği"ne de karşı olduğunu vurguladı. Akbaba, sağlığa yapılan yatırımların da kesinlikle harcama olarak görülmemesi gerektiğini sözlerine ekledi.
Koruyucu hekimliğe önem verilmiyor
224 sayılı yasanın çıkarıldığı 1960'lı yıllarda, ülke nüfusunun 28 milyon ve hekim sayısının ise 10 bin civarında olduğunu söyleyen İl Sağlık Müdürü Dr. Alper Pişkin ise, "224 sayılı yasa ülkemizde sağlık hizmetleri açısından bir reform olarak kabul edilebilir" diye konuştu. Konuşmasında kendi bakanlığını da eleştiren Pişkin, hastane önlerindeki kuyrukları azaltmanın yolunun, koruyucu sağlık hizmetlerine gerekli önemi vermekten geçtiğini söyledi.
Üniversal Hatanesi Başhekimi Dr. Nevzat Aydın "sağlıkta sosyalleşme" konusunu değerlendirirken, özel sektörde çalışmasından kaynaklı olarak, mark-dolar hesabı yaptı. Özel sektör hizmetlerini savunarak, daha fazla kaynak talebinde bulunan Aydın, 10 milyar dolarlık sağlık harcamalarının kendilerine yetmediğini öne sürdü.
ÖNCEKİ HABER

'Kamu bankaları kapatılamaz'

SONRAKİ HABER

Bolşoy Balesi çöküyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...