04 Haziran 2001 21:00

Her yer Bergama olmalı

TMMOB Yönetim Kurulu Üyesi Ethem Torunoğlu, Çevre Mühendisleri Odası (ÇMO) Başkanı Cihan Dündar ve ÇMO Genel Sekreteri Tezcan Abay 5 Haziran Dünya Çevre Günü'nde çevre politikalarını değerlendirdiler.

Paylaş
Her yer Bergama olmalı
Rojda İldan
TMMOB Yönetim Kurulu Üyesi, Çevre Mühendisi Ethem Torunoğlu, Çevre Mühendisleri Odası (ÇMO) Genel Başkanı Cihan Dündar ve ÇMO Genel Sekreteri Tezcan Abay ile resmi çevrelerce 'kutlama' günü olarak geçiştirilmeye çalışılan 5 Haziran Dünya Çevre Günü dolayısıyla görüştük. Türkiye'nin kritik bir süreçten geçtiğini düşünen çevre mühendisleri, Türkiye'nin kapitalist iş çevrelerinin merkezinden kaydırılmış kirli, verimsiz, hantal sektörlerin üretim üstü haline getirilmek istendiğini söylediler.
Türkiye'nin temel çevre sorunları, gündemindeki çevre sorunları nelerdir?
Cihan Dündar: Türkiye'nin gündemindeki çevre sorunlarıyla temel çevre sorunları örtüşmüyor. Temel çevre sorunları altyapı, kentlerdeki hava kirliliği, endüstriyel kirliliğin henüz arıtılamaması gibi sorunlar. Türkiye'deki üç binden fazla belediyenin yalnızca binde 15'i atık su arıtma tesisine sahip; bir yılda kentlerde oluşan evsel atık suların yalnızca yüzde 20'si arıtma tesislerinde arıtılabilmekte. Atık su oluşumunda yüzde 55 paya sahip endüstriyel nitelikte atık suların ancak yüzde 9'u arıtılmakta. Türkiye'de bir yılda 25 milyon ton katı atık oluşmakta ve yalnızca yüzde 5.9'u yönetmeliklere uygun bertaraf edilmekte. Türkiye'de her yıl ortalama 5.5 milyon ton tehlikeli atık oluşmakta ve ancak bunların yüzde 1'lik kısmı bertaraf edilmekte. Ama bu sorunlar artık Türkiye tarafından kabul edilmiş sorunlar gibi gözüküyor, çok önemsenmiyor. Gündemdeki çevre sorunları neler peki? On yıldır değişmeyen gündem; Bergama. Sonra mobil santraller sorunu; mobil santrallerin kurulması aşamasında Çevresel Etki Değerlendirme Yönetmeliği ve bir dizi diğer yönetmelik 2002 Aralık ayı sonuna kadar devre dışı bırakıldı. Şu anda gündemde olmayan ama gündeme girecek bir de endüstri bölgeleri yasa tasarısı var.
Endüstri bölgeleri yasa tasarısının çevresel etkileri ne olacak?
Tezcan Abay: Türkiye çok kritik bir yol ayrımında. Kriz sürecindeyiz. Kriz her ne kadar iktisadi görünümlü de olsa, çevre politikaları için belirleyici. Çünkü bir ülkenin çevre politikaları, ülkenin merkezi politikaları, bu politikalar yönünde şekillenen sanayi politikalarıyla şekilleniyor. Merkezi politika olarak emperyalizmin dümen suyunu, kendinize kaçacak son tren olarak tayin ederseniz, onun belirlediği iş bölümü çerçevesinde, onların kirli sanayilerinin transferini, sanayi politikası olarak kabul edersiniz çevre politikanız ve standartlarınız da buna göre şekillenir.
Türkiye'de 1989'dan sonra 1993'e kadar ciddi bir dönüşüm yaşandı. İhracata dayalı kalkınma modelinden kısa vadeli spekülatif sermaye hareketlerine geçildi. Bugün yaşadığımız kriz, bu modelin tükenmesi anlamına geliyor. Türkiye yeni bir büyüme, yeni bir sanayileşme modeli ortaya koymak durumunda. Krize, ciddi bir yeniden yapılanma sürecinin eşlik ettiğini görüyoruz. Bunlardan biri de endüstri bölgeleri yasa tasarısı, ama bu tek değil. Çevre Yasası'nda da değişiklik söz konusu. Elektrik Piyasası Yasası, Doğalgaz yasası, Türk Telekom'un, Türk HavaYolları'nın piyasalaştırılması...
Bunlar da çevreyle bağlantılı. Elektrik Piyasası Yasası çıktığı zaman geçici 4. maddeyi ekliyorlar; belli bir süre ilgili elektrik santralleri çevre süreçlerinin dışında tutuluyor. Avrupa ve Amerika'da çevre standartları içerisinde kalarak üretim yapamayan sektörler, yabancı sermaye yatırımları adı altında Türkiye'ye transfer edilecek. Bunu tespit etmeden Avrupa'da çevre standartlarına uyduğu zaman kârlı üretim yapamayan üretim fabrikasının neden Ege kıyısında kurulduğunu anlamamız mümkün olmuyor. Önümüzde böyle bir kritik süreç var. Endüstri bölgeleri yasa tasarısının neden olduğu en kritik şeylerden biri de. Yabancı sermaye yatırımlarına dayalı kalkınma modeli çok ciddi çevresel yükler getirecek. Memleketin genel olarak çevre önümüzdeki çevre panaromasına baktığımızda bir miktar karanlık öngörü yapmak mümkün. ÇMO olarak ülkemizin, Avrupa'dan, Amerika'dan, kapitalist iş çevrelerinin merkezinden kaydırılmış kirli, verimsiz, hantal sektörlerin üretim üstü haline getirilmemesi için mücadele etmenin önemli olduğunu düşünüyoruz.
AB'nin bu konudaki etkileri neler?
Tezcan Abay: Çevre politikalarıyla ilgili Avrupa Birliği (AB)'nin yüzlerce direktifi var. AB'ye giriş sürecinde Türkiye'de çevre standartlarının yükseleceği öngörülebilir. Gerçekten de ÇED yönetmeliğindeki halk katılımından başlayarak bazı standartlar yükselecek. Ama bundan kalkarak önümüzdeki dönemde ülkenin çevre sorunlarının azalacağını görmek mümkün değil. AB sürecindeki çevre direktifleriyle, Türkiye'nin merkezi yönelimlerini yan yana koyduğumuzda şöyle bir tabloyla karşılaşıyoruz. Önümüzdeki dönemde Türkiye'de çevreyle ilgili standartlar yükselecek ama bütün kritik başlıklarda bu standartları yükselten mevzuatla ilgili istisnalar yaratılacak. Yani görünüşte var olan ama tekil vakalarda tekil işletmelere uygulanmayan bir çevre yasa mevzuat sistemimiz olacak. Bunun en ciddi örneği endüstri bölgeleri yasa tasarısıdır. Bir yandan AB süreciyle çevresel standartlar yükseltilirken diğer yandan aynı Avrupa'nın sermayesi endüstri bölgeleri yasa tasarısı ile beğendiği bölgeleri endüstri bölgesi ilan ettirecek ve burda çevre yasaları zaten olmayacak, hükümsüz ilan edilecek. Belli yerlerde kat mevzuatları vardır. Dört beş kata kadar çıkılabilir denir. Ama o yerlerde yirmi katlı oteller vardır. Ankara'da mesela Hilton böyledir. Turizm Bakanlığı bu yerleri parsel parsel turizm bölgesi ilan etmiş, imar mevzuatının dışına almıştır. Endüstri bölgeleri ile yapılacak da benzer bir şey. Diyelim ki bir üniversitenin ormanı endüstri bölgesi ilan edilebilir. Bundan sonra oraya çimento fabrikası kurulabilir, siz çimento tozlarıyla yaşamak zorunda kalabilirsiniz. 17-21 yaşını orada geçiren bir kuşak 30 yaşında kanser vakasıyla karşılaşmak durumunda olabilir. Bunun AB süreci ilgisi şudur: AB açısından Türkiye'nin üyelik sürecini anlamlı kılan şey belirli bölgelerin onların kirli yatırımlarına açılabilmesidir. Kendi ülkelerinde hem emek maliyeti açısından, hem hukuk maliyeti açısından, hem çevre maliyeti açısından standartları tutturarak üretim yaptığı zaman kâr edemeyen kuruluşlar AB süreci ile Türkiye'ye kaydırılıyor.
Bergama direnişinin önemi nedir?
Tezcan Abay: Bergama'da sürdürülen mücadele, süreçle örtüşme içerisinde. Bergama'daki süreç çok kritik bir aşamada. Ocak başında yapılan bir Bakanlar Kurulu çıkışında açıklama yapan Hükümet Sözcüsü Tunca Toskay ve Yabancı Sermaye Derneği (YASED)'nin yetkilisinin aynı gün yaptığı açıklamalar bağlantılıydı. YASED'in, aynı zamanda Eurogold'un temsilcisi olan yetkilisi, "Krizi aşmak için yabancı sermayeye güvenmek istiyorsanız tahkim konusunda örnekler yaratmalısınız" demişti. Hükümet sözcüsü de bunun ardından "Madencilik sektöründe yaşanan problemleri aşmamız gerekiyor" demişti. Kastettiği, kötü koşullarda çalışan maden işçileri değildi, ima ettiği Bergama'daki altın madeninin, mahkeme kararına rağmen açılmasıydı. Bugün bir yol ayrımındayız. Ya emperyalistler bu ülkeyi bir talan sofrası haline getirecek, buna da Bergama'dan başlayacaklar ya da Eurogold gidecek; emek, onur, adalet, bilim hakim olacak bu ülkeye.
Mücadele nasıl yürütülmeli?
Tezcan Abay: Bugün Türkiye halkı, direnen Bergama köylüleriyle birlikte yaşama sahip çıkmalı. Bugün Castro'nun Türkiye'de söylediği bir söz hatırlatılabilir; "Dünya biziz". Dünyaya sahip çıkmamız gerekiyor. Mevcut rasyonalitenin çevre mefhumuna yaklaşımı aslında bugün de kendisini belli ediyor. Çevre bugün için yılda bir gün kutlama nesnesine indirgenmiş bir pozisyonda. 5 Haziran Dünya Çevre Günü'nde ilkokul öğrencilerine çevreyle ilgili şiirler okutularak çevre problemlerinin çözümü konusunda adımlar atıldığı sanılıyor. Herkesin kapısının önünü süpürmesiyle çevre problemlerinin hallolacağı iddia ediliyor. Sizin bütün merkezi politikanız, sanayi politikanız çevre aleyhine işlerken, kâğıt toplamak çaresiz bir çaba. Önemli olan çevreyi, insanın kendisini var ettiği alan olarak görmek ve insanın faaliyetini bu çerçevede yeniden kurgulamaktır.
ÖNCEKİ HABER

Resen emeklilik kılıcı sallanıyor

SONRAKİ HABER

Abluka Filistin'i felç ediyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...