30 Mayıs 2001 21:00

'Tecrit tek kelimeyle anlatılamaz'

Avrupa ve Amerika'nın cezaevlerinde yıllardır uyguladığı tecrit politikalarının sonuçları belgesel filmle kalıcılaştı.

Paylaş
'Tecrit tek kelimeyle anlatılamaz'
Tuna Arıgüç
Avrupa ve ABD cezaevlerinde yıllardır uygulanan tecrit koşullarının mahkûmlar üzerinde yarattığı tahribat belgesel film oldu. Hüseyin Karabey'in, Avrupa ve ABD'de tecriti yaşayan canlı tanıklarla çektiği "Sessiz Ölüm" adlı belgesel filmi, hücrede tek başına yaşamanın insanı yavaş yavaş öldürdüğünü gözler önüne seriyor.
"Düşünce Özgürlüğü ve Kitap Haftası" etkinlikleri çerçevesinde önceki gün Ankara'da ilk defa gösterilen Hüseyin Karabey'in "Sessiz Ölüm" isimli belgesel filmi ile 30 yıllık modern tecrit cezaevlerinin deneyimini çözümlemeye çalışarak, iddia edilenle gerçekler arasındaki çelişkileri canlı tanıklarla aktarıyor. Belgesel film sınırlarını da aşarak, drama tekniğine başvuran "Sessiz Ölüm" canlı tanıkların mimiklerini ve ses tonlarını yalın bir dille aktarıyor. Filmde hücreye gönderilen oyuncu Jülide Kural da tecrit hücresinde insanın neler yaşayabileceğini drama tekniği ile sergiliyor.
'Özgürlüğün bedeli'
Filmde tecriti yaşayan tanıklar, mimik ve sesleriyle de uzun yıllar tecritte kaldıktan sonra artık eskisi gibi konuşamadıklarını ve sosyal ilişkiler kuramadıklarını ifade ediyorlar. Belgeselin en ilginç görüntüleri ise ABD Meksixo City cezaevindeki mahkûmların durumunu anlatan bölümde. Mahkûmlar bu görüntülerde ayaklarındaki zincirlerle tek sıra, ezberletilmiş marşları söyleyerek yürüyor ve günün belli saatlerinde mezar kazıyor. Cezaevi müdürü konuyu övünerek, "Bunlar zincirli çete takımı, çalışıyorlar böylelikle tecritte kalmıyorlar. Bu takıma girmeyi kabul etmeyen mahkûmlar hücrede tutuluyor" sözleriyle açıklıyor.
Yönetmen Hüseyin Karabey, gösterim sonucu izleyicilerle yaptığı söyleşide, çekimlere 12 ay önce başlandığını ve bu dönem ölüm oruçlarının olmadığını belirterek, hücre tipi cezaevlerinin kamuoyunda tartışıldığı bir dönemde bu konuda deneyimleri olan Avrupa ve ABD'de tecrit koşullarının sonuçlarını aktaran bir belgesel çekmeye karar verdiğini ifade etti. İnternet üzerinden ilişki kurduğu canlı tanıklarla görüştüğünü anlatan Karabey, "Başlangıçta proje bizi nereye götürürse oraya gidecektik. Ancak çekimlerde herkesin bir katkısı oldu. Tanıklar 15-20 yıl gibi uzun sürelerde tecritte kalmışlardı ve her şeyden çekiniyorlardı. O nedenle onları rahatsız etmeyen küçük kameralar kullandım. Yaşadıkları inanılmazdı ve her şey onların mimiklerine, seslerine, yüz ifadelerine yansımıştı" dedi.
Hedef; kişiliksizleştirme
Karabey, yaptığı araştırmalarda tecrit koşullarının bilimsel araştırmalarla oluşarak amacının kişiliksizleştirme olduğu sonuçlarına ulaştığını kaydederek, hücre sisteminin bilinçli yaratıldığını ve Avrupa'da, ABD'de özellikle siyasi mahkûmları kişiliksizleştirmeyi hedef aldığını ifade etti.
Karabey, çekimler esnasında yaşadığı ilginç bir deneyimi de şöyle aktardı;
"Filmin sonunda, tecritin tek kelimeyle ifadesini sorduğumuzda kızgınlıkla yanıt veren İspanyol, aslında sosyal hayatta hissedilmeyen, varlığıyla yokluğu belli olmayan bir kişilikti. O'nu görmek için dikkatlice bakmanız, aranmanız gerekiyordu. Herkes kendisini ifade etmek için bir davranış geliştirir ancak o İspanyol, yirmi yılı aşkın bir süre hücrede yaşamış. Son çekimleri yaptığımız gün, birden kameraya döndü ve yirmi yıldır biriktirdiklerini anlatmaya başladı. Ben ilk defa bir insanın kamerayla böyle bir ilişki içerisine girdiğini gördüm. Ancak kasetlerimiz yetmeyince kesmek zorunda kaldık, o da kızgınlıkla duyduğunuz sözleri söyledi, 'Tecrit tek kelimeyle anlatılamaz' ."
ÖNCEKİ HABER

Kalıcı konutlar sorunlu teslim ediliyor

SONRAKİ HABER

Eti Holding bilmecesi Meclis gündeminde

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...