26 Mayıs 2001 21:00

Süt çocuğu yeniden silah kuşandı!

De Niro'yu diğer birçok oyuncudan ayıran şey nedir? Sorunun yanıtını De Niro'nun kendi ifadelerinde aramak gerek: "Vurgulardan kaçınmak önemli. İnsanlar duygularını göstermezler, gizlemeye çalışırlar"

Paylaş
Süt çocuğu yeniden silah kuşandı!
"Kendi filmlerimi izlemeyi sevmiyorum. İzlerken uyuyakalıyorum". Bu sözler 60'ına merdiven dayamış bir adama ait. Bir zamanların dev filmlerinin, en az bu filmlerin kendileri kadar zor unutulacak oyuncusuna. Uzun bir aradan sonra üst üste oynadığı filmelerle yeniden sinema dünyasının en ünlüleri arasına giren Robert De Niro'ya... Birkaç komedi filminin ardından başrolünü oynadığı "15 Minutes-15 Dakika"da yeniden silahını kuşandı De Niro.
17 Ağustos 1945'de, New York'da GreenWich Vilage isimli göçmen-zenci mahallesinde doğdu. Ressam, şair ve heykeltraş olan İtalyan asıllı babası ile aynı adı taşıyor. Filmografisinde çok sayıda mafya filmi yer alan aktörün çelimsiz ve utangaç çocukluk yıllarındaki lakabı "Bobby Milk" yani "Süt çocuğu Bob"!
İlk kez on yaşında "The Wizard of Oz -Oz Büyücüsü" adlı filmde rol aldı. Ufak çetelere girip çıktığı, vaktinin neredeyse tamamını sokakta geçirdiği ilk gençlik yıllarının ardından Çehov'un "The Bear-Ayı" oyununda yer buldu. Daha sonra "metod oyunculuğu" diye bilinen akımın öncüleri ve Marlon Brando'nun da 'hocaları' Stella Adler ile Lee Strasberg'ten eğitim almaya başladı. İlk ciddi rolü Brian De Palma'nın "The Wedding Party" adlı filminde idi. Daha sonra aynı yönetmenle "Greetings" ve "Hi, Mom!" filmlerinde çalıştı. 1973'te "Bang the Drum Slowly" filminde canlandırdığı, ölmek üzere olan beyzbol oyuncusu Bruce Pearson karakteri ile En İyi Erkek Oyuncu dalında New York Film Eleştirmenleri Ödülü'nün sahibi oldu.
Aynı yıl Martin Scorsese'nin "Mean Streets" filminde oynadı. De Niro, aralarında "Taxi Driver", "Raging Bull" ve "GoodFellas"ın da bulunduğu toplam 8 Scorsese filminde rol aldı. Fakat "Günaha Son Çağrı" için Scorsese'nin yaptığı teklifi, "yeterli araştırmayı yapamayacağı" gerekçesiyle reddetti.
Dinsel temalı bir başka film olan "Şeytan Çıkmazı"nda Louis Cyphre rolünde görüneceği üç sahne için, İncil'deki "şeytani adam" tanımlarına uygun olarak saçını sakalını uzattı.
1974'te, bir diğer büyük yönetmenin, Francis Coppola'nın "The Godgather II"sinde oynadı ve buradaki Vito Corleone rolü ile "En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu" dalında Oscar sahibi oldu. De Niro "Raging Bull"daki boksör rolü ile de "En İyi Erkek Oyuncu Oscarı"nı almıştı. Alan Parker ve Bertolluci, oyuncunun birlikte çalıştığı diğer ünlü yönetmenler.
9 filme yapımcılık eden De Niro, ayrıca aralarında "A Bronx Tale"in de yer aldığı 4 filmde yönetmenlik yaptı.
De Niro, "karakter oyuncusu" olarak bilinen diğer meslektaşlarından farklı olarak, hemen her filminde birbirinden çok farklı kişilikler sergiledi.
Dahası, oyuncunun fiziksel görünümü de her filminde değişiyor, bir önceki filmde izlediğiniz De Niro görüntüsü silikleşiyordu. Mary Shelley'nin "Frankenstein" adlı romanından uyarlanan aynı isimli 1994 yapımı filmde örneğin, "yüzsüz" bir De Niro çıktı karşımıza. Yüzü yara bere içindeki Frankenstein, De Niro'nun inlemeleriyle, ağlamalarıyla ve bu kez çok daha büyük önem kazanan vücut hareketleri ile yaşam kazandı. Ancak 90'ların başlarında çektiği bu filmler, sahibi olduğu yapım şirketi Tribeca Film Merkezi'ne gelir sağlama amaçlı yapımlar olarak değerlendiriliyordu.
Yine de "Heat", "Casino", "Sleepers", "Jackie Brown" ve "Marvin's Room" filmleri De Niro'nun geçtiğimiz yıllarda rol aldığı önemli yapımlar. Yine son dönem De Niro filmlerinden ikisini, "Ronin" ve "Wag the Dog" ülkemizde gösterime giren ismiyle "Başkanın Adamları."
Ronin'de, özellikle de filmin son sahnelerinde silah-külah işlerini artık, yine çağımızın önemli oyuncularından birine, Jean Reno'ya bıraktığına dair yanlış bir his uyanmasını sağladı izleyicide. "Analyze This-Anlat Bakalım"da da mafya babası idi ancak bu kez psikolojik tedavi gören, müşkül durumda bir baba.
"Başkanın Adamları" ise doğru zamanda çekilmiş ve doğru mesajlar içeren, De Niro'nun daha önce çektiği birçok filmin dokusuyla da örtüşen bir yapımdı. Amerikan hanedanlığını alaylı bir dille anlatan film, NATO'nun Yugoslavya saldırısı boyunca bu ülkenin çalışabilen televizyon kanallarında gösterildi.
1998'de John Steinbeck'in "Great Expectations-Büyük Umutlar" romanından uyarlanan aynı isimli filminde oynadı. Ardından birkaç vasat filmde oynayan oyuncu en çok da ülkemizde "Zor Baba" adıyla gösterilen "Meet the Parents" gibi filmlerini izlemekten sıkılıyor olsa gerek.
İki kez evlendi, ve boşandı. Adı dedikodu sütunlarında fazlasıyla yer tuttu.
Ancak bunun önemli bir nedeni de De Niro'nun hakkında söylenen olumlu ya da olumsuz hiçbir şeye yanıt vermiyor olmasıydı.
Peki De Niro'yu diğer birçok oyuncudan ayıran şey nedir? Kimi yönetmenlere göre, konsantrasyon ve disiplini, kimi yönetmenlere göre setteki "can sıkıcı" derecede meraklı tavrı. Belki de sorunun yanıtını De Niro'nun kendi ifadelerinde aramak gerek. Bir röportajda "Vurgulardan kaçınmak önemli. İnsanlar duygularını göstermezler, gizlemeye çalışırlar" diyor. Buradan oyuncunun canlandırdığı karakterlere "Dostoyevskivari" bir gözle baktığı sonucu çıkarılabilir. Bir başka konuşmasında ise "Benim çalışma şeklimde anarşi ile disiplinin kesin bir uyumu söz konusudur." diyor De Niro...
ÖNCEKİ HABER

Barikatları aştık, sıra yasada!

SONRAKİ HABER

Yılmaz'dan 'enerji çetesi'ne tam koruma

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...