23 Mayıs 2001 21:00

Bir insanlık mirası: MARDİN

Yukarı Mezopotamyanın ilk yerleşim yerlerinden biri olan Mardin eşsiz mimarisi ve yaşam kültürüyle günümüze kadar bozulmadan gelmiştir.

Paylaş
Bir insanlık mirası: MARDİN
Koray Karaermiş
Her taşı tarih kokan bir şehir düşünün. Bir dağın yamacında kurulmuş... İçinde değişik dini mezhep ve cemaatlerden insanların kapı komşu yaşadığı... Bu şehir Mardin...
Dünyanın içinde yaşanan en eski kentlerinden biri. Şehir M.Ö. 1800'den başlayıp günümüze kadar kent yaşamı kesintiye uğramamış bir yaşam sürmektedir. Kent yörenin kendine özgü sosyal, kültürel ve mimari yaşam tarzını bağrında barındırır.
Bu tarihi kent, bugünlerde fotoğraf kareleriyle İstanbul'a taşındı. Mungan Kültür Merkezi tarafından, Atatürk Kültür Merkezi Sanat Galerisi'nde açılan 'Mardin' konulu fotoğraf sergisi 30 Mayıs'a kadar devam edecek.
Dünyanın ender şehirlerinden biri
Şehrin adı süryanice 'Marde' den gelir. Romalıların Süryanilerden alarak 'Maride' dedikleri şehire, Araplar 'Maridin' dediler. Kervan ve savaş yolları üzerinde bulunan Mardin tarih boyunca önemli bir şehir oldu. İlkçağda Persler'in, Büyük İskender ve ardıllarının egemenliğinden sonra uzun zaman Roma ve Bizans'ın elinde kalan Mardin, Çaldıran Savaşı'ndan sonra Osmanlı ülkesine katıldı. Anadolu seferinde Timur iki ay kuşatıp da zaptedemediği şehrin eteklerindeki tüm ağaçları yaktırır. O zamandan beri çorak olan bu tepelere halk arasında 'Timurlenk Tepeleri' denir. Mardin Kalesi Bizans İmparatoru Constantinus tarafından Sasaniler'e karşı yaptırıldı. Kurtuluş Savaşı sırasında da işgale uğramayan şehir günümüzde ticari önemini yitirmiştir.Yakın geçmişte Almanlar tarafından yapılmış ünlü Bağdat demiryolunun bir uzantısı Mardin önündeki ovadan geçer ama kent Güneydoğu'nun en çok göç veren illerinden biridir maalesef.
Mardin teolojik olarak da çok zengin bir kent. Kameriler, Museviler, Süryaniler, Keldaniler, Şafiler, Hanefiler, Katolikler halen içiçe birlikte yaşıyor, dinlerinden gelen adetlerini sürdürüyorlar. Bu dinsel mozaik hiçbir dinin baskın olmamasıyla oluşmuş. Yeni bir inanç sistemini benimseyenler diğerlerini rahatsız etmemiş. Değişik dini cemaatler birbirleriyle evlilikler yapmış. Bu akrabalık bağları da ortamı yumuşatmış. Şunu hissedebiliyoruz; Mardin'de baskın bir din yok.
Bozulmamış mimari
Mardin'i ve çevresini incelerken insanı en çok; mekân, mekânın varedilmesi, şehirde kullanılan malzemenin insana, doğaya ve iklime uygunluğu çekiyor. Kent tam bir taş yapı simgesidir. Şehre biraz daha yakından baktığımızda; eğimli araziye uygun taş evler yapılanmasını görüyoruz. Tüm evler bir taracaya (Teras) sahip. Yapılarda kullanılan kireçtaşı bölgedeki madenlerden çıkıyor. Bu taşa Midyat, Ömerli, Viranşehir ve hatta Antakya'ya kadar rastlamak mümkündür. Ocaktan çıktığında ahşap testeresiyle kesilecek kadar yumuşak olan taş, süryani taş ustalarının ellerinde şekillenir ve hava aldıkça sertleşir. Kentte 'Kara marduk' kuralları geçerli. Bunlar yazılı olmayan ama yüzyıllardır geçerli olan yaşam kuralları; kimse kimsenin güneşini kesemez, kimse kimsenin suyunu kirletemez, kimse kimsenin havasını kesemez, kimse ateşiyle başka bir yapıyı yakamaz. 'Marduk' Sümerce bir kelime. 'Mar' kara sabanın ucundaki, toprağı yaran ve iz bırakan parçaya verilen isim. 'Duk' ise adam demek. Marduk; iz bırakan adam anlamında. Mardin'de arabaların geçebildiği tek cadde cumhuriyettin ilk yıllarında açılmış. Kentin ara sokakları yatay ve dikey konumlu merdivenler ve dar geçitlerden oluşur. Geleneksel Mardin evleri U ya da L planlı geniş avlulu 2-3 katlı yapılardır. Evlerin dış cephe, kapı ve pencerelerinde adeta bir dantel gibi dokunmuş taş oymacılığının en güzel motiflerinin zamana karşı direnişine tanık olursunuz.
İklimin farklı renkleri
Mardin şehri güneyde Mezopotamya ovasına bakar. İklim, doğanın tüm farklı renklerini sunan bir yapıya sahiptir. Her mevsim bir başka güzeldir Mardin'de. Evinizin terasından, odanızın penceresinden baktığınızda şubat ve martta kilometrelerce uzanan bir yeşillikle karşılaşırsınız. Nisan ve mayısta sararır başaklar, buğday ve arpalar. Temmuzda yaz sıcağıyla kıpkızıldır topraklar, eylül geldiğinde tekrar yeşillenir doğa. Böyle bir süreç yaşar doğa 4 mevsim boyunca. 1600 m rakımlı şehir gece ve gündüz arasındaki sıcaklık farkından dolayı bulutları çeker. Güneş doğarken ve batarken ışığıyla binbir rengin dansettiği bir tablo yapar gökyüzünde. Bu özellikleriyle fotoğrafçılar içinde bulunmaz bir nimettir Mardin.
Her beldesi ayrı güzel
Mardin ilinin diğer beldeleri de görülmeye değer yerler. Mesela Savur ilçesi Mardin'in minyatürü gibi. Mardin'in kendine özgü mimari dokusu burada da tekrarlanır. İlçe geçimini yurt dışına da ithal edilen sert yapı kavaklarıyla sağlar. Mardin'in 23 km güneyinde Antik Dağara kenti kalıntılarıyla karşılaşırız. Dağara adı 'Daryus'un başkenti anlamındadır. Burada yapılan arkeolojik kazılarda ortaya çıkan kalıntıların dünyanın ilk su barajı olduğu söyleniyor. Mardin'in 5 km dışındaki Deyrü'z- Zafaran manastırı Süryanilerin en önemli ziyaret yerlerinden biri.
Bu manastırın Şemsi (güneşe tapan)'lere ait bir tapınak kalıntılarının üzerine inşa edildiği söylenir. Eski zamanlarda burada yaşayan manastır öğrencileri manastıra adını veren safran bitkisini yetiştirirlermiş. Midyat kent dokusu da tıpatıp Mardin'in aynısı. İlçe özellikle geleneksel gümüş işlemeciliği ile tanınır. Bu bölgede bulunan Deyrül Umur Manastırı'nda Süryani metropoliteni (en büyük din adamı) ikamet ediyor. Manastırın çevresi mazı ormanlarıyla çevrili. Yine Artukluların kurduğu Kasimiye Medreresi, bölgenin tarihteki ilk eğitim kurumuymuş. Nusaybin'deki tarihi Zeynel Abidin Camii zamanında bir süryani usta ve 4 oğlu tarafından inşa edilmiş. Süryani taş ustaları kilisede, camii de, manastır da yapmış. Hiçbirini ayırt etmemiş. Hasankeyf Mardin'in en talihsiz eski ilçesi. Baraj suları altında kalacak olan yöre eskiden Mardin'e bağlı bir bucakken şimdi yakın zamanda il olan Batman'a bağlandı. Burada, Dicle nehri kıyısında Artuklu beylerinden birine ait olduğunu öğrendiğimiz bir türbe-mezar bakımsızlığıyla dikkat çekiyor. Yani kısacası Mezopotamya'nın bu eşsiz toprakları gerçekten gezilip görülmesi ve korunması gereken birer insanlık mirası...
ÖNCEKİ HABER

'Ölümleri durdurun' baskısı

SONRAKİ HABER

Anayasa'da göstermelik değişiklik

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...