23 Mayıs 2001 21:00

Adıyaman: Varlık içinde yoklukların kenti

Türkiye'yi ABD tekellerinin pazarı haline getirmek için tütün ekiminden vazgeçmeye zorlanan Adıyaman halkı kelimenin tam anlamıyla varlık içinde yokluk yaşıyor.

Paylaş
Varlık içinde yoklukların kenti
Mehmet Aslanoğlu
Başta tütün olmak üzere pek çok ürün yetiştirilmeye uygun verimli toprakları, petrol ve kömür yatakları, gelişmeye açık turizmi ve dünyanın en büyük barajına feda ettiği verimli toprakları ile Adıyaman ilginç bir çelişki sergiliyor. Bütün bu tablo içinde Adıyaman halkı varlık içinde yokluk yaşıyor. Kota sistemi nedeniyle tütün ekimi yüzde 70 azalmış durumda.
Önceleri 1-2 ton tütün ekebilen aileler şimdi 150-250 kilo ekebiliyorlar ve 3 yıl öncesinin baş fiyatının bile altında bir fiyata satmak zorunda kalıyorlar. Tütünü bir yaşam biçimine dönüştüren Adıyaman halkı, tütün ekiciliği sırasında gösterdiği sabrı, tüm geçim araçlarının ellerinden alınması karşısında da gösteriyor. Tabii ki şimdilik.
GAP'ın çöplüğü
Petrolüne, suyuna, turizm olanaklarına, kömür yataklarına, verimli topraklarına ve tütününe rağmen zenginleşemeyen, kalkınamayan Adıyaman'a yapılan tek yatırım Sanko Holding'in tekstil fabrikası. Petrolün İsrailliler tarafından işlendiğini, kuyu ve işleme merkezlerinde ise Batmanlıların çalıştığını söyleyen Adıyamanlılar, petrolün kendilerine bir istihdam olanağı yaratmadığını dile getiriyorlar. Urfalı, Adıyamanlı toprak ağalarının Adıyaman'ın en verimli topraklarını aldığını belirten halka göre Adıyaman, GAP'ın bütün kahrını çekmesine rağmen GAP'ın çöplüğüne çevrilmiş durumda.
Nemrut'un gazabı
Adıyaman, doğal güzellikleri ve kültürel zenginlikleri bir arada barındıran topraklarında her gün yüzlerce konuk ağırlıyor. Ziyaretçi akınına uğrayan Nemrut Dağı, Cendere Köprüsü ve diğer tarihi ve kültürel varlıklar kentteki yüksek turizm potansiyelinin göstergesi. Fakat tüm bu olanaklara rağmen Nemrut çevresindeki birkaç köyde açılan kilim ve hediyelik eşya standları ile Nemrut'un eteklerinde kurulu derme çatma bir iki pansiyon dışında turizme bir yatırım yok. Hatta Adıyamanlılar, Malatya'dan Nemrut'a bağlanan yol nedeniyle bu olanağın Malatya'nın eline geçeceğini söylüyorlar.
Her ne kadar çevresinde görevliler olsa da Nemrut dağındaki tanrı ve kral heykelleri kaderine terk edilmiş durumda. Karakuş, Apollon, Zeus heykelleri ile aslan başları çatlamış, siluetleri belirsizleşmeye başlamış. 'Kommagene Kralı 1. Antiochos ile tanrı Zeus'un toplantısı' konulu kabartmalar üzerinde çatlaklar oluşmuş ve kimi kabartmalar dökülmüş. Buna rağmen restorasyon çalışmaları hâlâ yapılmıyor.
Kent merkezi de yerli ve yabancı turistleri cezbetmekten çok uzak. 300 bin nüfuslu kent merkezi bir tiyatro ve sinema salonundan bile yoksun. Adıyaman'ın en büyük şanssızlığı belki de şehirler arası bir güzergâhta bulunmaması, yollarının ulaşımda pek tercih edilmemesi ama Antep halkının yakından tanıdığı Sanko Holding'in yolu Adıyaman'a uğramış.
1200 kişinin çalıştığı bir fabrika kuran Sanko Holding'in patronu işe girmek isteyenleri önce MHP'ye üye olmaya zorluyor. Asgari ücretin uygulandığı fabrikada, sürekli işçilerin çıkışları verilerek ertesi gün tekrar işe alınıyorlar. Kentte biri Antep'e diğeri Malatya'ya bağlı iki fakülte bulunuyor. Ama yine de Adıyaman, üniversiteye sahip olmaya layık görülmüyor. 15'in üzerinde dersanenin bulunduğu kentte emekçiler, harıl harıl çocuklarını üniversiteye hazırlıyorlar. Bu açıdan tipik bir Kürt kenti. Çünkü herhangi bir istihdam olanağının olmadığı kentte emekçiler, çocuklarının geleceğini sadece üniversitede görüyor. Bu tutum özellikle tütün ektirmeme politikasıyla birlikte kışkırtılmış durumda.
Alınteri göznuru tütünde
Tütün ekiciliği sabır istiyor. Ağustos ayında tohum kelleleri toplanıyor, dövülerek tohumu çıkarılıyor. Tohumlar mart ayında ekilerek sulaması ve ilaçlaması yapılıyor. Nisan ayının sonlarına doğru tohumlar sedir haline geliyor ve sedirlerin ekim işlemine geçiliyor. Mayıs ve haziranda çapa yapılıyor. Sonra ekim ayına kadar sürecek tütün kırma ve ipe dizmeye geçiliyor. Fideler geceleri taze olduğu için gece 3'ten itibaren fidenin sararan kısımları biçilmeye başlanıyor. Biçilen tütünler akşama kadar saplanıp iplere geçiriliyor ve kuruması için asılıyor. Kuruyan tütün ekimde içeri istifleniyor. İstifte iyice kuruyan tütün aralık ayında demet haline getirilerek Tekel'e satılmak üzere pazarlanıyor. Biçme işlemi için günde 16, demet işlemi için ise günde 8 saat çalışıyorlar. Bu işlem nisan ayına kadar sürüyor. Tekel'e verilmesi ise haziranı buluyor.
IMF kotası bel büküyor
Türkiye'yi ABD tekellerinin pazarı haline getirmek için uygulanan IMF politikaları sayesinde tütün ekiminden vazgeçmeye zorlanan halk; buğday, arpa vs. ekiyor. Ancak bundan elde edecekleri gelirin de maliyeti karşılayamayacağını biliyorlar. Yarıcı olarak çalışanların durumu ise daha da kötü. Kota sistemi nedeniyle çoğu tütün ekiminden vazgeçiyor, ekenler ise bu kotaları satın alarak ekim alanlarını az da olsa genişletiyor.
Kahta ilçesine bağlı Ortanca köyünde tütün ekicilği yapan Galip Alan'ın 290 kilo kotası var. Kota uygulmasının kaldırılması halinde 1,5 ton tütün ekebileciğini söylüyor. Baş fiyat bu yıl 1 milyon 900 bin lira olarak belirlenmiş. Fakat tütün eksperleri Alan'ın tütününe 1 milyon 600 bin lira biçmişler. Galip Alan bir heyetin gelerek eksperlere, "Ekicilere fazla para vermeyeceksiniz. Bu para babanızın parası değil" dediğini duyduğunu belirterek, "Bu nedenle kimi tütüne 1 milyon 900 bin lira verirken bunu ortalamak için bazılarına daha düşük fiyat veriyorlar. Önümüzdeki hafta tütününü verecek olanlar kilo başına 1 milyon lira alacaklar" diye konuşuyor. Galip Alan evli ve iki çocuğu var. Tarlada iki kişi çalışıyorlar. Bu yılki gelirleri 480 milyon lira. Yani aylık yevmiyeleri 20 milyona denk geliyor. Alan'ın hiçbir sosyal güvencesi yok. Tek Gıda-İş'in Adıyaman'da düzenlediği kapalı salon toplantısına katılan Galip Alan, Adıyaman halkının Tekel'in özelleştirmesine karşı olduğunu belirterek, "Tütün elimizden alınırsa gidip Malatya'da kayısı ya da Çukurova'da pamuk toplamak zorunda kalacağız. Eskiden eksik kota tütün ürettiğimizde devlet tarafından cezalandırılıyorduk. Şimdi ise kotayı düşürüyorlar. Gelecek sene için tütün ekmeyeceğim. Saman sapı toplamayı düşünüyorum" diyor.
Tütün bitti, işsize iş yok
Adıyaman'ın hemen dışında tütün sediri ekerken görüştüğümüz Abdurrahman Ersoy yarıcı olarak çalışıyor. 150 kilo kotası olan Ersoy tütünü 1 milyona satabileceğini söylüyor. Yarıcı olduğu için eline geçecek para 75 milyon liraya denk geliyor. 8 kişi çalıştıklarını öğrenip de "75 milyon lira kazanmak için 8 kişi bu işte mi çalışıyorsunuz?" diye sorduğumuzda, inanmadığımızı düşünerek hemen tepkiyle, "Geçinemiyoruz. Nasıl geçineceğiz. Elektrik ve telefonumuz kesik. Sürekli tütünle ilgilendiğimiz için başka bir iş de yapamıyoruz. Gurbete gitsek orada da iş yok. Ne yapacağımızı şaşırdık" diye cevaplıyor.
20 kişilik ailesiyle 150 kilo tütün ektiği tarlada çalışan Hüseyin Yurtsever, kota sisteminin uluslararası sermaye tarafından getirildiğini belirterek Türk tütününe uluslararası piyasalarda %8 kota uygulandığını hatırlatıyor. Bu yılki tütünden Adıyamanspor yararına oluşturulan fon, polis konut fonu ve Bağkur kesintilerinden sonra eline 200 milyon geçeceğini belirten Yurtsever "Devlet tütün ekmemizi istemiyorsa uzman adamlarını getirsin bize çilek ekmeyi öğretsinler. Bu topraklarda her şey yetişir" diyor. Halkın 6 aydır Derviş'le uyutulduğunu belirten Yurtsever, çiftçilerin örgütlü olmaması nedeniyle bir karşı duruş sergileyemediğini söylüyor.
Üniversiteden tütün tarlasına
IMF politikaları ve onun Adıyaman'daki sembolü olan kota sistemi tütün ekicilerinin okuyan çocuklarını da zor durumda bırakıyor. Çocuklarını, şimdi parasızlık nedeniyle kazandıkları üniversiteye bile gönderemeyenler var. Dışarıda üniversitelerde okuyan öğrenciler ise bir an önce vizeleri, finalleri bitirerek bütünlemeye kalmadan ailelerinin yanına dönmek zorundalar. Zira tütün ekim mevsimi geldi. Ailenin yardıma ihtiyacı var. Kimi öğrenciler okuldan aldıkları kredileri bile ailelerine göndermek zorunda kalıyor. Tekel'in özelleştirilmesine, yerli tütünün bitirilerek yabancı tekellerin pazarına açılmasına tepki duyuyorlar ama büyüklerin bu işe tepkisiz kalmasından yakınıyorlar.
Dicle Üniversitesi Kimya Bölümü öğrencisi Ali Büyükkaya, Adıyaman halkının 12 ay boyunca tütünle uğraştığını belirterek, "Kota sistemi uygulanmadan önce emeğin karşılığının alındığı bir işti tütüncülük. İthal tütüne kota uygulanması gerekiyor. Türkiye'yi yeniden tütün ihraç edecek pozisyona getirmek gerekiyor" diye konuşuyor.
ÖNCEKİ HABER

Ankara yürüyüşünde 'sözleşme' etabı

SONRAKİ HABER

'Ölümleri durdurun' baskısı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...