16 Mayıs 2001 21:00

Çökenden de beter!

Kemal Derviş'in programını değerlendiren Prof. Dr. Sinan Sönmez, yüzde 3'lük küçülme ve enflasyon hedefinin inandırıcı olmadığını, çöken istikrar programının, güçlendirilerek, daha katı biçimde tekrar sunulduğunu söyledi.

Paylaş
Çökenden de beter!
Özlem Albayrak
IMF'ye taahhüt edilen Telekom ve bankacılık yasalarının da çıkarılıp, IMF'nin dış kaynağı serbest bırakması garanti edilince Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Kemal Derviş, IMF toplantısının sürdüğü saatlerde para ve maliye politikalarını ve temel hedefleri de içeren "Türkiye'nin Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı-Hedefler, Politikalar ve Uygulamalar" başlıklı programı açıkladı.
Programda, 2001'de ekonominin yüzde 3 küçüleceği tahmin edilerek, enflasyonun bu yıl TÜFE'de yüzde 52,5, TEFE'de yüzde 57.6 olması hedeflendi. Uluslararası kredi kuruluşlarının yüzde 6 küçülme, en az yüzde 70 enflasyon tahmini yaptığı hatırlandığında, programın hedeflerinin olumlu hava yaratmaya yönelik olarak belirlendiği, havada kaldığı ortaya çıkıyor.
Hedefler inandırıcı değil
Ankara Üniversitesi SBF Maliye Bölümü Başkanı Prof. Dr. Sinan Sönmez, yüzde 3'lük küçülme hedefinin ve enflasyon hedefinin inandırıcı olmadığını, çöken istikrar programının, güçlendirilerek, daha katı biçimde tekrar sunulduğunu söyledi. Programda herhangi bir sürpriz olmadığını, "Türkiye atılım yapacak" gibi değerlendirmelerin de gerceği yansıtmadığını vurgulayan Sönmez, "Bu masalları çok dinledik" dedi. 2002 ve 2003'e ilişkin hedeflerin gerçekçi olmadığına, Türkiye'nin bugünkü koşullarında önümüzdeki iki yıla ilişkin tahmin yapılmasının güç olduğuna dikkat çeken Sönmez, dış kaynak girişi ile faizlerde belli bir düşme yaşanacağını, döviz kurunda istikrar sağlanabileceğini, borsanın yükselebileceğini belirterek, ancak bu olumlu havanın ne kadar süreceğinin belirsiz olduğunun altını çizdi. Sönmez, maliye politikasının borç yönetimine indirgendiğini belirterek, "Katı borç yönetimi politikasıyla karşı karşıyayız. Dolaylı vergilere ağırlık verilmesi programın mantığı çerçevesinde anlaşılıyor. Servet vergisini uygulamazsanız, rant elde edenleri vergilendirmezseniz, halka, dar gelirliye yüklenilmesi doğaldır. Katı bir istikrar politikası söz konusu" dedi.
Faizin etkin kullanılması zor
Kısa vadeli sermaye hareketleri serbest olduğunda MB'nın faizi politika aracı olarak kullanamadığını hatırlatan Sönmez, eski programda MB'nin devre dışı bırakıldığını, hatırlattı. Sönmez, sıkı para politikası uygulanacağını, Net İç Varlıklar (NİV) ve parasal taban üzerine sınırlamalar getirildiğini kaydederek, "Enflasyonla kur ve faiz arasında ilişki vardır. Kur dalgalanmaya bırakıldı, müdahale edilmiyor. Enflasyonun gelişimine bağlı. Enflasyon yüksek çıkarsa faizleri aşağı çekemezler" dedi.
Sönmez, sözlerini şöyle sürdürdü: "Reel ekonominin gidişatı iyi değil. Her şeyi beş ayda tersine çevirmek kolay değil. Program sıkı para politikası ve borç yönetimi amaçlıyor"
Derviş'in ihracatta patlama beklediklerine ilişkin sözlerini de değerlendiren Sönmez, Türkiye'nin katma değeri düşük mallar ihraç ettiğini, dış piyasalarda düşük ücret avantajına dayalı rekabet gücü olduğunu hatırlattı.
Sönmez şöyle devam etti. "Rekabet gücü yüksek ürünler ihraç ettiğimizi söyleyemeyiz. İhracatta patlama yapabileceğimizi bu verilerle düşünmüyorum. Belirli süre ivme kazanabilir ama patlama yapılamaz". Sönmez, programın tek seçenek gibi sunulduğuna işaret ederek, "Program tek seçenek değildi. Alternatifler vardı, ama tartışılmadı. Eski istikrar programını güçlendirerek sürdürmeye çalışıyorlar.
Eski programın program çöktü. Şimdi ılımlı bir şekilde hatalar yapıldığını söyleyerek geçiştirmeye çalışıyorlar. Eski program uygulanırken de hataları kabul etmiyorlardı ama. Ayrıca başarı nedir? Başarı toplumsal refahın yükseltilmesi olmalı. Programın halkın refahını yükselteceğini zannetmiyorum" dedi. src=/resim/b1.gif width=5>
Başa dön
ÖNCEKİ HABER

Blair özelleştirme atağına hazırlanıyor

SONRAKİ HABER

Raporla Kuzey Irak mesajı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...