11 Mayıs 2001 21:00
Son lokmayı da alacaklar

Yurdagül Esen
Çorum'un Sungurlu ilçesinin en uzak mahallelerinden biri Su Deposu Mahallesi. Seçimlerde belediye başkanına oy çıkmadığı için günde bir sefer bile otobüs yok. Mahallede oturanlar köylerden ekonomik sıkıntılar nedeniyle göç edenler. Ancak sorunlarına burada da çözüm bulamamışlar, yaşamları pek de değişmemiş. Kendi ihtiyaçları için ekip biçiyorlar, hayvancılık yapıyorlar. Mahalleyi tandırlarda yapılan ekmeğin kokusu sarıyor.
Güleser Özbilgin'in ara sokaktaki evinde 30'dan fazla kadın biraraya gelmiş, sorunlarını tartışıyor. 40 yaşındaki Hatice Keçelioğlu, üç çocuğu olduğunu, üçünün de okuduğunu anlatıyor.Kocası inşaat işçisi. Bugünlerde Çankırı'da imiş. "Her sene dışarı çalışmaya gidiyor" diyor Keçelioğlu; "Ama yetmiyor. Çocuklarımı okutmak için ben de çalışmak zorundayım. Onlar bizim çektiklerimizi çekmesin diye, çapaya gidiyorum".
İşimizi kaybettik
Ekonomik krizin zenginleri değil, emeği ile geçinen yoksulları vurduğunu anlatan Keçelioğlu, her şeye zam yağdığını, yevmiyelerin ise geçen yıl ile aynı olduğunu söylüyor. "Kriz üç kuruşa çalıştığımız işimizi de elimizden aldı" diyen Keçelioğlu, devletin taban fiyatlarını düşük tutması ve kota uygulaması nedeniyle tarla sahiplerinin eskisi gibi ekemediğini, yevmiyeci çalıştıramadığını, anlatıyor. Tarla sahiplerinin artık öğle yemeği bile vermediklerini anlatan Hatice Keçelioğlu, "Sabah saat 6.00'dan akşamın 06.00'sına kadar 4 milyon lira yevmiye ile çalışıyoruz. Buna rağmen iş çıkarsa seviniyoruz" diyor. Önceleri Kemal Derviş'i "umut" olarak gördüklerini, ancak onun hazırladığı program ile daha da yoksullaştıklarını dile getiren Keçelioğlu, her gelen yeni zamla daha fazla açlık ve sefalete mahkûm olduklarını aktarıyor.
Derviş en kötüsüymüş!
"Derviş diğerlerinden de kötüymüş" diyen Keçelioğlu; Emek Platformu'nun hazırladığı programı duyduğunda sevindiğini anlatıyor: "Bizim gibi alınteri ile çalışan insanlardan yana bir program olduğunu öğrendiğimden beri çevremdeki kadınlara anlatıyorum. Bu yıl ilk defa 1 Mayıs'a katıldım. Mahalledeki kadınlarla toplanarak gittik. Bizim gibi ezilen insanlar biraraya gelince çok şey yapabileceğimizi anladım".
Hep yokluk, hep yoksulluk
55 yaşındaki Döndü Çıracıoğlu 4 çocuğunu evlendirdiğni söylüyor. Kocası öleli çok olmuş. "Benim okumam yazmam yok" deyip ekliyor; "Oğullarımın ikisi de inşaat işçisi, ne sigortaları var, ne de sosyal güvenceleri. Ben çapaya, pancara, soğan otuna, mercimeğe, nohuta gidiyorum. Bu kriz bizi ekmeğe muhtaç etti. Ekmek parası bulamaz olduk Devlet kriz diye hep bizden istiyor. Boğazımızdaki son lokmayı da alacaklar. Devletin programı, bizi sadece daha fazla ezmek için. Mahalledeki kadınlarla toplandığımızda Emek Programı'nı anlattılar. Bizim gibi ezilen insanlar için olduğunu anladım".
Gülerek anlatmaya devam ediyor Çıracıoğlu, "1 Mayıs'a ben de gittim. Oradaki birlik, beraberlik çok iyiydi. Bu yaşıma kadar çalıştım, bugüne kadar rahat yüzü görmedim. Hep yokluk, hep yoksulluk; buna rağmen biraraya gelmedik, birlik olmadık. Şimdi birlik olma zamanı".
46 yaşındaki Döndü Vargeloğlu'nun 9 çocuğu var; 5 kız 4 erkek. Sadece üçünü okutabilmiş. 2 oğlu krizden önce tekstil fabrikasında çalışıyormuş, ama işten atılmışlar. "Herşey patronların, bizi yönetenlerin iki dudağı arasında" diyor Vargeloğlu. İnşaat işçisi kocasının iş olduğunda çalıştığını, iş olmadığında çalışamadığını söylüyor. "Eskiden çok çalışıp az ücret alıyorduk, şimdi iş de bulamaz olduk. Karnımızı zor doyuruyoruz" diyen Vargeloğlu, IMF para verecek diye devletin mallarının satıldığını, bu paraların nereye gideceğinin de "belli" olduğunu dile getiriyor.
Evrensel'i Takip Et