06 Mayıs 2001 21:00

Bir yoksulluk öyküsü...

Melekbaba, Malatya merkeze dört kilometre uzaklıkta bir gecekondu mahallesi. Bu yakınlığına rağmen, Malatya Belediyesi hizmet alanına yakın bir zaman önce alındı.

Paylaş
Bir yoksulluk öyküsü...
Yusuf Karadaş
Melekbaba, Malatya merkeze dört kilometre uzaklıkta bir gecekondu mahallesi. Bu yakınlığına rağmen, Malatya Belediyesi hizmet alanına yakın bir zaman önce alındı. Belediyenin mahalleye tek hizmeti olan halk ekmek büfesi bile, "önemli bir hizmet" sayılıyor. Yedikleri ekmek 25 bin lira ucuzlamış çünkü...
Ali Seydi Gürbüz, 16 yıldır Melekbaba'da yaşıyor. 8 nüfuslu ailenin geçimini eskicilik yaparak sağlamaya çalışıyor. 10 yıl kirada o evden bu eve dolaştıktan sonra, 6 yıl önce akrabalarının yardımıyla iki göz bir ev yapabilmiş. İki göz evinde bizi misafir eden Gürbüz, "Günlük kazancım 2-3 milyonu geçmiyor. Her gün ne kazanırsam onu yiyoruz. İş yapmadığım günler çoluk çocuk aç kalıyor. 6 yıl önce akrabalarımın yardımıyla çift göz bir gecekondu yaptık, ama üstüne bir çatı konduramadık. Yağmur yağsa çatı aynen sızdırıyor" diyor. Ekonomik krizin eskiciliği de bitirdiğini anlatıyor Gürbüz, "Artık kimsenin verecek bir şeyi kalmadı."
Bir yoksulluk, bir ölüm...
38 yaşında Fatma Gürbüz, ama yüzündeki çizgileri belirginleştiren yoksulluk, onu çok daha yaşlı gösteriyor. Fatma Gürbüz, küçücük oğlunu nasıl yitirdiğini anlatıyor; "İki ay önce 1.5 yaşındaki oğlumuz Burak, ablası Döndü'nün elinden düştü ve dil çenesinin arasına girdiği için dili koptu. Burak'ı Devlet Hastanesi'ne götürdük. Hemen ameliyata aldılar. Birinci narkozdan sonra ayıldı, diyi ikinci defa narkoz verince öldü. Ama durumu örtbas etmek için Araştırma Hastanesi'ne sevk ettiler. Ölen oğlumuz dirilmedi, ama hastane bize 1 milyar 50 milyon masraf çıkardı. Böylesi basit bir olaydan çocuğumuzun ölümüne yaşadığımız şokun yanında, bir de fatura yüklediler."
Kaçak cenaze!
Gürbüz ailesi, ödememiş bu faturayı. "Ödeyemezdik" diyorlar. Ali Seydi Gürbüz, "Bırakın fatura ödemeyi, çocuğumuzu gömeceğimiz mezar için bile para yoktu. Bunun için bugün kullanılmayan Sancaktar Mezarlığı'na gizlice gömdük. Durum fark edilecek diye de korktuk, ama iş yoksa, para kazanamıyorsak, suç bizim değil ki!" diye ekliyor.
Evin çocuklarından 14 yaşındaki Yılmaz ile 12 yaşındaki Mesut, okul dışındaki zamanlarında ayakkabı boyacılığı yapıyor. Mesut da, Yılmaz da günlük 500 bin ile 1 milyon lira arasında kazanıyor, ama Mesut abisinden şikâyetçi. Abisinin bazen "kazandığı parayı eve getirmeyip atari oynadığını" söylüyor.
Nasıl kurtuluruz?
Ali Seydi Gürbüz, ekonomik krizin sorunlarını iyice katlanılmaz kılan ekonomik krizin etkilerinin yanında, "yoksulluktan nasıl kurtulunacağı" sorusuna da yanıt arıyor: "14 Nisan'a katılamadım. Ama 1 Mayıs'ta 14 yaşındaki oğlum Yılmaz ile birlikte mitingdeydim. Emekçilerin partileri etrafında birleşip, mücadele etmesinden başka çıkar yol yok!"
Veda edip evden ayrılırken, evin önünde komşu kızları ile birlikte kayısı çekirdeği kıran ailenin iki kızı Döndü ve Yurdagül'e rastlıyoruz. Döndü, krizden önce kayısı fabrikasında çalışıyormuş, ama şimdi iş olmadığı için evde iş yaparak günlerini geçiriyor. Bu sırada yoldan geçen orta yaşlı birinin göz işareti ile sonlanıyor bu sohbet. Kızlar yanımızdan uzaklaşıyor.
Akşam karanlığı çökerken ayrılıyoruz Melekbaba'dan...
ÖNCEKİ HABER

Emek Programı ileriye taşınmalı

SONRAKİ HABER

Türk-İran ilişkilerine ABD gölgesi düştü

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...