Artık kılıçlar çekildi

Artık kılıçlar çekildi
Özer Akdemir
İşçiler ve sendikalar, IMF dayatması Derviş Programı'nın önemli ayaklarından birisi olan kamu toplusözleşmelerinde "sıfır zam" konusunda geri adım atılmamasını istiyor. IMF programı çerçevesinde kamu işçilerine sıfır zam dayatan hükümete karşı işçilerin tepkisi yükselirken, sorunu masa başında çözmekte "usta" olan Türk-İş Başkanı Bayram Meral hükümetle görüşmelerini sürdürüyor.
Petrol-İş Sendikası Aliağa Şube Başkanı İskender Büyükçolak, hükümetin açıkça 'Ya bu şartlarda sözleşmeleri imzalarsınız ya da işçi çıkarırız' dediğini belirterek, "Artık kılıçlar çekildi" dedi. Büyükçolak, sözleşme nasıl imzalanırsa imzalansın, kamuda işten atmaların gündeme geleceğine dikkat çekti.
Derviş'in programı kimin yararına
İskender Büyükçolak, Kemal Derviş'in ABD'de IMF ve DB yetkilileriyle hazırladığı programa alkış tutanların kimliğine bakmanın bile programın kimin yararına-kimin zararına olduğunu çok açık gösterdiğini belirtti. Geleceği söylenen 10 milyar doların programa alkış tutup, ellerini ovuşturanların payı olduğunu kaydeden Büyükçolak, emekçilere ise daha çok vergi, daha az ücret, yoksulluk, işsizlik ve açlıktan başka bir şey düşmeyeceğini söyledi.
Hükümetin, kamu sözleşmeleri konusunda, IMF programı çerçevesinde öneride bulunduğunu hatırlatan Büyükçolak, "Sendikalar, özellikle konfederasyon düzeyinde baktığımızda uzlaşma arayışı içerisindeler. Görülen o ki uzlaşabilecekleri bir noktayı bulduklarında gözlerini kırpmadan sözleşmeyi imzalayacaklar. Kamu sözleşmeleri eğer hükümetin istediği doğrultuda imzalanırsa ekonomik anlamda kamu işçileri bir bedel ödeyecek. Kamu çalışanları o bedeli zaten ödüyorlar. Bugün artık kılıçlar çekildi. Keçeciler' de, Derviş de açıkça 'Ya bu şartlarda sözleşmeleri imzalarsınız ya da işçi çıkarırız' diyorlar. Bu sözleşme nasıl imzalanırsa imzalansın, kamuda işçi çıkarımı bizim önümüze mutlaka getirilecek" diye konuştu.
IMF programının önemli ayaklarından birinin başta enerji, TELEKOM ve TEKEL gibi büyük özelleştirmelerin gerçekleşmesi olduğunu, programda sık sık ifade edilen bu "yeniden yapılandırılmış Türkiye"de kamusal anlayışa yer olmadığını vurgulayan Büyükçolak, "Özelleştirilen yerlerde işçiler açısından nelerin yaşandığı çok iyi biliniyor. Petrol Ofisi'nde özelleştirmeden sonra yaşananlar yanıbaşımızda oldu" dedi.
Örgütsüz, asgari ücretle çalışmak zorunda olan ve herhangi bir sosyal güvenceden yoksun milyonlarca emekçinin ödeyeceği bedelin, kamuda çalışanlardan çok daha fazla olacağına dikkat çeken Büyükçolak, kamuda çalışanların ve sendikalarının Emek Platformu'nun alternatif programını öne sürerken buna vurgu yapmaları gerektiğini söyledi. Kamuda çalışanların yalnız kendileri için talepte bulundukları görüntüsünün sendikaları yalnızlığa iteceğini belirten Büyükçolak şöyle devam etti:
"Çünkü Emek Platformu'nun alternatif programı sadece işçiler ve kamu çalışanlarının değil, toplumun ezilen tüm kesimlerinin talep ve özlemlerini ifade eden bir belge niteliğinde. Kendimizi kendi dışımızdakilere çok iyi bir şekilde anlatmalıyız. Yani kamu sözleşmeleri gündeme geldiğinde, sözleşme yaparken o günü değil geleceği düşünerek sözleşme imzalamalıyız bu bir, ikincisi de örgütsüz çalışan kesimle birlikteliğin şartlarını geliştirmeliyiz."
Neyin pazarlığı yapılıyor?
Türk-İş Başkanlar Kurulu'nun 16 Ocak'ta İzmir'de yaptığı toplantıda bir ücret modeli üzerinde uzlaşılamayıp, yerine bir rakamsal ifadenin konmasının yanlış olduğunu belirten Büyükçolak, rakam ifade ettiğin noktada pazarlığın nerede sonuçlanacağının belirsizleştiğine dikkat çekti.
Sözleşme görüşmelerinin tam olarak başlamadığı bir noktada Türk-İş'in hükümetle görüşmelere başlamasının, sözleşmenin sadece ücret boyutuyla sınırlı kalması sonucunu doğurduğunu aktaran Büyükçolak, bu yöntemle toplusözleşme yapılmış olmayacağını, sadece ücrete dayalı bir görüşme sonrasında konfederasyon düzeyinde bir uzlaşı sağlanacağını dile getirdi.