05 Mayıs 2001 21:00

Kuzu kurda teslim

Ölüm oruçlarında 20 tutuklu ve hükümlü yaşamını yitirdikten sonra Meclis gündemine gelen F tipi cezaevleriyle ilgili yasal düzenlemeler beklentilerin çok gerisinde kaldı.

Paylaş
Kuzu kurda teslim
Jülide Kalıç
F tipi cezaevlerine yönelik düzenlemeler kapsamında Meclis gündemine getirilen yasa tasarıları, eksiklikleri ve öne sürdüğü kimi ağır koşullar nedeniyle gerek tutukluların gerekse de süreci yakından takip eden kitle örgütleri ve hukuk çevrelerinin tepkisine neden oluyor. Eleştiriler, sıkça gündeme getirilen yasa tasarılarının beklentilerin çok daha gerisinde kalması noktasında yoğunlaşıyor.
Adalet Bakanlığı'nca, F tipi cezaevlerindeki yaşam koşullarını iyileştirmek iddiasıyla gündeme getirilen yasa tasarıları; Terörle Mücadele Yasası (TMY)'nın 16. maddesinin değiştirilmesini, infaz hakimliği ve cezaevi izleme kurulları oluşturulmasını öngörüyor. Bunlardan, TBMM Genel Kurulu'ndan geçirilen ve TMY'de değişiklik getiren yasa tasarı, siyasi tutukluların ortak mekânlardan yararlanmasını, devletin belirleyeceği 'eğitim programı'na olumlu cevap verme şartına bağladığı için kabul edilemez olarak nitelendiriliyor. Adalet Komisyonu'nda kabul edilen diğer iki tasarından ise özellikle izleme kurullarının yapısının nasıl oluşturulacağı üzerinde yoğun tartışmalar yaşanıyor. F tipi cezaevlerinin açılışının 1 yıl süreyle ertelendiğini açıkladıktan kısa bir süre sonra cezaevleri operasyonunun startını veren Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk, bu konuda da verdiği sözleri yerine getirmiyor. Adalet Komisyonu'nda kabul edilen tasarı, ilk başta söylenenin aksine, sorunun asıl muhatapları olan barolar, meslek odaları, insan hakları kuruluşları ve ailelerin izleme kurullarında yer almasını yasaklıyor. Bu olumsuz durum ise, izleme kurullarının bağımsız ve objektif olmayacağı, resmi bir kurum gibi raporlar hazırlayacağı, sonuçta da 'tutuklu ve hükümlülerin haklarını korumak' ilkesinden şimdiden vazgeçildiği eleştirileri yöneltiliyor.
Kitle örgütleri, meslek odaları ve baroların temsilcileri; cezaevlerinin, başta insan hakları, hukuk ve sağlık alanlarında çalışan örgütler olmak üzere, devletten bağımsız, sivil inisiyatiflerin koşulsuz denetim ve incelemelerine açılmasından yanalar. Bu kesimler, cezaevleri izleme kurullarında yer alınmamalarına tepki göstererek, cezaevlerinde hak ihlallerinin süreceği endişesini taşıdıklarını belirtiyorlar. Süreci yakından takip eden kesimlerin, cezaevi izleme kurulları ve diğer düzenlemelerle ile ilgili değerlendirmeleri şöyle:
Bağımsız denetim olmayacak
Tufan Kaan (ATO Genel Sekreteri)
TMY'nin tamamiyle ortadan kaldırılması gerekiyordu. Ancak, TMY'nin 16'ıncı maddesindeki değişiklik tecriti kaldırmadı, daha da pekiştirdi. Tasarıyla cezaevleri izleme komisyonları adeta emekli cemiyetleri birliğine dönüştürüldü. İzleme kurullarında bağımsız örgütler yer almıyor. Devletin resmi ideolojisinin etkilediği bir izleme kurulları oluşturuluyor. Bu da bağımsız denetimin olamayacağı anlamına gelir. Cezaevlerinde yaşanan sorunların öncelikli muhataplarından biri de hekimlerdir. Bizi bu kurullar içine almamaları, denetimimizi istemediklerinin göstergesidir.
İhlaller gizlenmek isteniyor
Yılmaz Ensaroğlu (Mazlum-Der Genel Başkanı)
Özellikle insan hakları dernekleri, sivil toplum örgütleri ve barolar bu izleme kurullarının dışında tutulmaya çalışıldı. Bu kurumlar, devlet bünyesinde oluşturulan il ve ilçe insan hakları kurullarına dahi çağırılmadılar. İnsan hakları ihlallerini izleyen kurullar, insan haklarını ihlal edenler tarafından oluşturuluyor. İhlalcileri toplayıp insan hakları kurulları oluşturuyorsunuz. Yaşanılan hak ihlallerinin üzeri örtülmek isteniyor. Cezaevleriyle ilgili de böyle bir sürece tanık olacağız.
Hüsnü Öndül (İHD Genel Başkanı)
Biz, Adalet Bakanlığı'na cezaevlerinde oluşturulacak izleme kurulları yasa tasarısıyla ilgili düşüncelerimizi açıklamıştık. İzleme kurulları fikrini destekliyoruz. Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk, bu yasa tasarısını hazırlarken zaten sivil toplum örgütlerinin denetiminden değil, sivil toplum denetiminden bahsediyordu. Yani cezaevlerinde bireylerin denetimi söz konusu.
Biz izleme kurullarının; sivil toplum örgütlerinden, insan hakları kurum ve kuruluşlarından, tabip odalarından ve barolardan önerdiğimiz isimlerden oluşmasını talep ettik. Tasarıya göre, sivil toplum örgütlerinin önerileri alınacak ancak, bu önerilen isimler Adalet Komisyonu tarafından değerlendirilecek. İzleme kurulları bu yönüyle eksiktir. Bir de kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının görüşleri alınıyor. Bizler ise kamu kuruluşu niteliğindeki kurumlar değiliz. Tasarı bu haliyle de amacı karşılamıyor.
Kim kimi denetleyecek?
Metin Bakkalcı (TTB Merkez Konsey üyesi)
Kuşkusuz izleme kurulları olumlu yönde atılmış bir adımdır, bunu kabul etmek lazım. Ancak, gerçek amaca ulaşabilmek için izleme kurullarında insan hakları dernekleri, odalar ya da baroların da yer alması gerekmektedir.
Ali Saydı (İstanbul Barosu Genel Sekreteri)
Cezaevleri sorununda öncelikli taraf barolardır. Baroların, savunma örgütlerinin izleme kurullarında temsil edilmeleri gerekiyordu. Ancak, ihlali yapanla izleyen aynı. Kim kimi denetleyecek. Söz konusu durumda, hak ihlallerinin önüne geçilemeyecektir.
ÖNCEKİ HABER

Üreticiler Derviş mağduru

SONRAKİ HABER

Denizlerin mücadelesi işçilerle sürüyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...