25 Ağustos 2011 09:44

Tarihi dava 103 gün sonrasına ertelendi

Kürt siyasetçileri, belediye başkanları ve yeni seçilen milletvekillerinin de yargılandığı ‘KCK ana davası’nın 27. duruşmasında savcı, baro ve avukatların davayı tıkadığını ileri sürerek, davanın başka bir kente nakledilmesini talep etti. Sanık avukatları davanın başka kente alınmasının anayasal bir suç olduğunu belirterek,

Tarihi dava 103 gün sonrasına ertelendi
Paylaş

Aralarında seçilmiş milletvekili, belediye başkanları, Kürt siyasetçileri ve insan hakları savunucularının da aralarında bulunduğu 104’ü tutuklu 152 kişi hakkında açılan davanın duruşması Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü.

Duruşmayı Alman Sol Parti Parlamenteri Ali Atalan, BDP Milletvekilleri Adil Kurt, Demir Çelik ve İdris Balukan da izledi.

SAVCI’NIN NAKİL ISRARI

Duruşmada, Cumhuriyet Savcısı Levent Kaya’nın önceki celsede davanın başka kente alınması ilişkin hazırladığı mütalaa okundu. Savcı Kaya, mahkemenin görevini yerine getiremeyecek hale getirildiğini öne sürdü. Savcı mahkemenin sanıkların Türkçe bilmelerine rağmen Kürtçe savunma yakmakta ve tercüman atanmasında ısrar ettikleri ve sanık avukatlarının örgütlü bir şekilde davanın görülemez hale gelmesi için kötü niyetli davranışları nedeniyle tıkandığını da iddia etti. Davanın Diyarbakır’da sürdürülemeyeceğini öne süren Savcı Kaya, başka kente nakil edilmesini talep etti.

DAVANIN NAKLİ ANAYASAL SUÇTUR

Bunun üzerine söz alan Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Başkanı ve Sanık Avukatı Selçuk Kozağaçlı, iddia makamının sözünü ettiği 19. madde gereği nakil talebinin Anayasaya uygun olmadığı, 19. maddenin özel yetkili mahkemelerin görevi dışındaki mahkemelerde geçerli olduğunu, bu nedenle bu maddeden dolayı nakil yapılamayacağını belirtti.  Kozağaçlı mahkeme sürecini avukatların değil bizzat sanıkların ana dilde savunma talebinin reddedilmesi olduğunu da hatırlatarak, “Eğer ana dilde savunmaya izin verilseydi şimdiye kadar çoktan delillerin ikamesine geçilmiş olacaktı” dedi. Davanın ancak güvenlik nedeniyle bir başka ile nakledilmesinin mümkün olduğunu söyleyen Kozağaçlı mahkemenin bu yönde vereceği kararın görevi suistimal ve Anayasal suç olduğunu  belirtti. İddia makamının mahkemenin tıkanması konusunda avukatları suçladığını hatırlatan Kozağaçlı “Eğer gerçekten avukatlar görevlerini kötüye kullanıyorsa sayın savcı deden soruşturma başlatmıyor, işlem yapmıyor?​” diye sordu.

Davanın nakli halinde bu davaya başka avukat tayin edecek bir baronun bulunmadığını belirten Kozağaçlı önceki duruşmaya baronun genel merkez yöneticilerinin de katıldığını hatırlatarak, barolara bağlı avukatların davada görev almayacaklarını söyledi. “Bu konuda görevlendirme yapılırsa eğer Barolar Birliği tarafından disiplin cezası alır” diyen Kozağaçlı, mahkemedeki tıkanıklığın aşılmasının yolunun nakilden değil ana dilde savunmaya izin verilmesi ve tutuklu sanıkların tahliye edilmesinden geçtiğine dikkat çekti. Kozağaçlı, sanıkların 7’şerli guruplar halinde mahkemeye getirilmesi halinde bu davanın çok uzun yıllar sürebileceğini bu nedenle tüm sanıkların her duruşmada hazır bulunmasını istediklerini belirterek davanın nakli konusunda ki görüşlerini ifade etmeleri için süre istedi.

DAVA 6 ARALIK'A ERTELENDİ

Verilen aranın ardından kararını açıklayan mahkeme başkanı tutuklu sanıkların tutukluluk hallerini devamına karar verirken avukatlar başka kente nakil talebine karşı mütalaa hazırlamaları için istenen ek sürenin kabul ettiğine karar verdi. Mahkeme duruşmayı 6 Aralığa erteledi. (Diyarbakır/EVRENSEL)


49’LAR DAVASI SÜRGÜNÜN ADI OLDU

Davada savcısının davayı başka ile nakil etme talebi akıllara kamuoyunda 49’lar davası olarak bilinen davayı getirdi. 31 Mayıs 1960’da Cumhuriyet gazetesinde, “Sabık iktidar, Şeyh Said’in oğlunun Rus yapısı ciple doğuda propaganda yapmasına göz yummuştur” iddialarının yer aldığı bir habere ve yine o günlerde Hakkari, Van, Siirt, Mardin, Diyarbakır gibi bölgenin sınır kentlerinde Barzani hareketine destek eylemleri yapıldığı yönündeki iddialara yer veren haberlerin ardından başladı. Basına yansıyan haberlerin hemen akabinde ise 1 Haziran 1960’da, bölgelerinde etkili olan aralarında Kürt bilgesi Ape Musa, Naci Kutlay ve Canip Yıldırım’ın da bulunduğu 485 kişi tutuklanarak, Sivas-Kabakyazı’da açık arazide kurulan bir kampa kapatıldı. Bütün mallarına el konuldu. Dönemin Milli Birlik Komitesi’nin (MBK) yayınladığı bildiride, tutuklamalarla ilgili “Türkiye’nin bütünüyle yalnız Türklerin vatanı olduğu, başka gayeler taşıyan birkaç kişiye benimsetilecektir” denildi. 55 Kürt Batı Anadolu illerine sürgün edildiği operasyonda, 21 Kasım 1960’da 193 kişi tahliye edildi. Geriye kalan tutuklular ise dokuz ay kaldıkları ve işkence koşullarının hüküm sürdüğü Sivas-Kabakyazı Kampı’nda 9 ay kaldı, daha sonra üç ay boyunca da farklı illerde bulunan cezaevlerinde kaldı. Daha sonra ise 2.5 yıl sürgün edilen tutuklular, 1963 yılının ekim ayında yine MBK tarafından çıkartılan “genel afla” serbest bırakıldı. (HABER MERKEZİ)

ÖNCEKİ HABER

'Alnından vurduk' dediği er benim oğlum

SONRAKİ HABER

'Faili meçhul' Candan cinayetinde kritik tanıklık

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...