15 Nisan 2001 21:00

Çözüm Emek Programı

Tüm yasak ve engellemelere rağmen önceki gün alanlara çıkaran emekçiler, IMF-Derviş programına boyun eğmeyeceklerini haykırarak taleplerinin yerine getirilmesini istedi.

Paylaş
Çözüm Emek Programı
Tüm yasak ve engellemelere rağmen önceki gün alanlara çıkaran emekçiler, IMF-Derviş programına boyun eğmeyeceklerini haykırarak taleplerinin yerine getirilmesini istedi.
Yıllar sonra binlerce emekçi Muş'ta alanları doldurdu. Muş Emek Platformu'nun düzenlediği mitingde "Hükümet istifa", IMF defol, bu memleket bizim", "Kahrolsun IMF, bağımsız demokratik Türkiye", "Sadaka değil toplusözleşme" sloganlarını atan emekçiler, barış talebini de dile getirerek halkların kardeşliğine vurgu yaptılar. Sabah erken saatlerde Stadyum Meydanı'nda toplanan işçi ve emekçiler, 5 kilometrelik Cumhuriyet Caddesi'ni yürüyerek miting alanına vardı. Sayıları 10 bini aşan emekçiler yol boyunca IMF-Derviş reçetelerini protesto ettiler. Saat 11.00 sıralarında Belediye Meydanı'nda toplanan kitlenin sayısı 20 bine yaklaştı. İldeki hemen hemen bütün esnaf kepenk kapatarak mitinge katılırken, köylüler de tütün ve pancar kotalarını protesto etti. 40'a yakın köyden 3000'i aşkın köylülünün ve çok sayıda muhtarın katıldığı mitingde hükümetin tarım ve hayvancılığı yok eden politikalardan vazgeçmesi istendi. TEKEL ve şeker fabrikası işçileri özelleştirmeye karşı taleplerini haykırırken, KESK'e bağlı sendikaların Varto, Bulanık ve Malazgirt temsilcilikleri de kitlesel katılım sağladı.
Kastamonu ve Çanakkale'de 5000 kişi
Kastamonu Nasrullah Meydanı'nda yapılan mitinge ise 5000 kişi katıldı. Yol-İş üyeleri kitlesellikleriyle dikkat çekerken, Kastamonu'da örgütlenen DİSK/Gıda-İş'e bağlı fırın işçileri de mitingde yerlerini aldılar. "İş, ekmek, özgürlük", "Kahrolsun IMF, bağımsız Türkiye", "IMF defol, bu memleket bizim", "Hükümet istifa" sloganlarıyla miting alanına yürüyen emekçilere çevrede toplananlardan alkışlarla destek geldi. Çanakkale Cumhuriyet Meydanı'nda yapılan mitinge de yaklaşık 5000 emekçi katıldı. Salı Pazarı'ndan yürüyerek meydana gelen emekçiler sık sık "İstikrar dediler, memleketi yediler", "Sabrımız tükendi, fedakârlık yok", "Kahrolsun IMF, bağımsız demokratik Türkiye" sloganlarını attılar.
Erzincan'a emek damgasını vurdu
Erzincan'da 21 yıl aradan sonra 5000 emekçi taleplerini haykırmak için alanlara indi. Emek Platformu'nun düzenlediği miting öncesinde, köylüsü, işçisi, esnafı, çiftçisi binlerce emekçi bir buçuk kilometrelik güzergâhı yürüdü. Uzun yıllırdan sonra mitingle büyük moral bulan emekçiler, Cumhuriyet Alanı'nda yapılan mitingde taleplerini haykırarak, IMF politikalarından vazgeçilmesini istediler.
Uşak'ta esnaf da katıldı
Uşak Emek Platformu'nun çağrısına yanıt veren 4000'e yakın emekçi, soğuk havaya rağmen saat 13.30'da İsmet Paşa Caddesi'nde toplandı. Emekçiler "Kahrolsun IMF, bağımsız Türkiye", Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz", "IMF defol, bu memleket bizim" sloganları eşliğinde kortej oluşturarak Atatürk Anıtı'na kadar yürüdüler.
EMEP, ÖDP ve CHP üyeleri pankart açmayarak eyleme katıldılar. Yürüyüş boyunca esnafın eylemi desteklemesini talep eden sloganlar atılınca cadde üzerindeki bazı esnafların kepenk kapattığı görüldü. Mitinge KESK ve Türk-İş, kitlesel şekilde katıldı.
Kilis Bayram Yeri'nde yapılan mitinge Emniyet ve Valiliğin engellemelerine rağmen aralarında esnafın da bulunduğu ve KESK ve Kamu-Sen üyelerinden oluşan 2500 emekçi katıldı.
Gelibolu'daki eyleme ise 350 kişi katıldı. İskele Meydanı'na yürüyüşe geçerek gelen emekçiler IMF karşıtı sloganlar attılar. Esnafın da katıldığı mitinge Harb-İş, Belediye-İş, Yol-İş sendikaları katıldı.
Bingöl'de polis engeli
Bingöl'de de yapılması planlanan miting ise güvenlik gerekçesiyle iptal edildi. Bingöl'ün Genç Caddesi'nde toplanan emekçiler adına açıklama yapan SES Şube Başkanı Orhan Atabey, miting yerine basın açıklaması yapmak zorunda bırakıldıklarını ifade etti.
Sinop'ta Emek Platformu'nun mitingi ise 28 Nisan günü yapılacak. src=/resim/b1.gif width=5>
Başa dön


'Çocuklarımız ölüyor,
    muhatap bulamıyoruz'
Adalet Bakanlığı her gün yeni bir ölünün çıktığı F tipi cezaevleri konusundaki umursamaz tavrını sürdürüyor. Ölüm orucunu sürdüren tutukluların yakınları, Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk'e lanet ediyorlar. Kitle örgütleri, avukatlar ve hekimlerin uyarılarına kulak tıkayan Türk, peş peşe gelen ölümlere karşı sessizliğini koruyor.
Numune Hastanesi'nde yatan Mehmet Şahin'in avukatı Zeki Rüzgar, Şahin'in bilincinin yerinde olmadığını, müdahale yapıldığında ayılarak tedaviyi reddettiğini bildirdi. Şahin'in ailesinin refaketçi olarak başında beklediğini söyleyen Rüzgar, "Babası sürekli başında. Eşi, annesi ve çocukları hastaneden ayrılmıyor. Umutlarını yitirmemeye çalışıyorlar ve çözüm bekliyorlar" dedi. Rüzgar, Adalet Bakanlığı'nın bir insanlık dramı yaşanmasına neden olduğunu belirterek, cezaevlerindeki tecrit ve izolasyona karşı tutukluların doğal taleplerinin kabul edilmemesinin anlaşılmaz olduğunu ifade etti.
Rüzgar, Adalet Bakanlığı'nın toplu ölümlerin yarattığı korku ve ürküntüyle ölüm oruçlarının bırakılmasını bekleyen bir tutum içinde olduğunu kaydederek, "Bakanlık insani görevlerini yapmayı reddediyor. 'Ölüm orucundakiler birer, ikişer birbirlerinin öldüğünü görsün, bu iş çözülür' mantığı nasıl bir mantıktır" sözleri ile düşüncelerini ifade etti. Ölüm orucundaki tutukluların taleplerinin yasal dayanakları olduğuna vurgu yapan Rüzgar, doğal ve yasal olan taleplerin herhangi bir şart olmaksızın kabul edilmesi gerektiğini bildirdi.
Sincan F Tipi Cezaevi'nde ölüm orucunun 124'üncü gününde olan Murat Öner'in babaannesi Nadire Öner, her hafta İstanbul'dan Ankara'ya Murat'ı ziyarete geldiklerini ve her hafta Adalet Bakanlığı'ndan randevu talep ettiklerini anlattı. Aylardır bitmeyen bu yolculuktan yorgun düşen 65 yaşındaki Babaanne Nadire Öner, sorularımızı güçlükle yanıtlayarak, "Beni bu yaşımda gözaltına aldılar, dövdüler. Çocuklarımız, torunlarımız ölüyor, Adalet Bakanı hâlâ bir şey yapmıyor. Lanet olsun" sözleri ile duygularını dile getirdi.
Murat'ın amcası Bülent Öner ise, tutukluların taleplerinin insani olduğuna vurgu yaparak, "Adalet Bakanlığı'ndan randevu talep ettik, reddedildi. Mesut Yılmaz'la görüşmek istedik, reddedildi. Devlet kulaklarını bizim sesimize tıkıyor. Bizim çocuklarımız ölüyor, muhatap bulamıyoruz" dedi. Öner, Murat'ın artık ayakta duramadığını, hastane ve cezaevi arasında gidip gelmekten yorgun düştüğünü belirterek, halsizlik, kusma, görme bozukluğu ve konuşma güçlüğü çeken Murat'ın şekerli suyu içmekte bile zorlandığını anlattı. Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk'ün "Bir kişi bile ölürse istifa ederim" şeklindeki sözlerini hatırlatan Öner, "Şefkat operasyonu dediler, 32 can aldılar. Bu kadar can gitti. Bakan, neden istifa etmiyor?" sözleri ile düşüncelerini ifade etti.
Numune Hastanesi'nde bulunan İlhan Demirel'in annesi Cennet Demirel de yeni ölümlerin yaşanmaması ve bu bekleyişin bir an önce bitmesi için Adalet Bakanlığı'nın adım atması gerektiğini ifade etti. Demirel, "Hiç kimse ölümleri seyretmemeli. Büyütüp yetiştirdiğimiz evlatlarımızın ölmesini istemiyoruz. Adalet Bakanı sesimizi duysun artık" sözleri ile duygularını ifade etti.
'Vahşeti durdurun'
Numune Hastanesi önünde bekleyişlerini sürdüren ölüm orucundaki tutuklu yakınları da dün basın açıklaması yaparak, Adalet Bakanlığı'nı göreve çağırdı. Ankara Hastanesi'nde bulunan tutuklu Atılcan Saday'ın annesi Fadime Saday, "Ölümlerin sorumlusu devlettir. Yeni ölümleri görmek istemiyoruz, vahşete son verin" dedi. Gözyaşlarını tutamayan ve konuşmakta güçlük çeken Saday, tutukluluların taleplerinin doğal ve insani olduğuna vurgu yaparak, Adalet Bakanlığı'nı göreve çağırdı.
İnsan Hakları Derneği (İHD) Ankara Şubesi tarafından yapılan yazılı açıklamada da İHD üyelerinin bugünden itibaren her gün bir saat boyunca Numune Hastanesi önünde ailelerle birlikte olacağı bildirildi.
ÖNCEKİ HABER

Yanarak ölmek istemiyoruz

SONRAKİ HABER

Kasaba gerçekliğini yansıtan bir yazar

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...