08 Nisan 2001 21:00

Hayvan pazarında kriz manzaraları...

"Güneydoğu'nın fabrikası" diye bilinen Diyarbakır'daki hayvan pazarı da kriz mağduru. Alışverişin durduğu hayvan pazarında, ekmek parası kazanmak olanaksız hale geldi.

Paylaş
Ekmek bile yok!
İşçileri, esnafları, köylüleri, ev kadınlarını sokağa döken ekonomik kriz, "Güneydoğu'nun fabrikası" denilen hayvan pazarını da vurdu. 3 bin ailenin ekmek kapısı olan hayvan pazarında, şafak sökmeden başlayan çalışma, öğleye kadar devam ediyor. Ancak, pazarda işler iyice durmuş.
Hayvan pazarının çorbacısı Kasım Mestan, günde 3-5 tas çorbayı zar zor sattığını söylüyor. Çay, tütün, baharat, gibi kuru sebzenin yanı sıra; gömlek, ayakkabı, hayvan derisi gibi mallar satan seyyar satıcılar da, gün boyu bağırmakla yetiniyor. Diyarbakır'ın ilçe ve köyleri ile ve çevre illerden gelen küçük ve büyükbaş hayvanlarsa, satılamayınca ya ucuza kasapların yolunu tutuyor, ya da "ertesi gün satılır" umuduyla kelle başı 500 bin liradan hancıların...
'Bizim de sesimiz çıkmalı'
Diyarbakır'ın Çınar, Hazro, Silvan gibi çevre ilçelerinin köylerinde hayvan satmak için gelen üreticiler, mallarının satılamamasının yanı sıra, gelen zamlara da öfkeli. 80 yaşındaki Mehmet Güngör, "Devleti krize itiyorlar sonra da cezasını biz çekiyoruz" diyor ve ekliyor: "Artık bizim de sesimiz çıkmalı". Güngör, 34 milyona bir kuzuyu satamadığını belirterek, "500 bin lira kâr etsem de iyi. Kimse almıyor. Derviş, Ecevit ortalığı duman etmiş. Milletin hali yaman" diye yakınıyor.
Büyük kentlerden hayvan almak için gelen tüccarlar için yevmiye karşılığı çalışan Emin Denk ise, "Krizden evvel, az çok para kazanıyordum. 8 tane çocuğumu aç bırakmıyordum. Şimdi hiç kazanamıyorum. Demek ki memleket gidiyor, ama nereye bilinmiyor. İnşallah hırsızlara, hainlere kalmaz. Allah sonumuzu hayır ede" diyor.
İşçinin hakkı
57 yaşındaki Salman Sepetçi, oğlu İlyas'ın yaşadıklarını şu sözlerle anlatıyor: "Sabahın 7 buçuğundan akşamın 12'sine kadar çay ocağında günde 2,5 milyona çalışan bir işçi. Onun hayatı ne olabilir. Zaten kriz boğazlamış bizi. O kazandığını boğazına mı yetiştirecek, ev mi geçindirecek?" Hayvan pazarında eski ayakkabı satan Sepetçi, 30 yıl önce Antep'ten Diyarabakır'a göç etmiş. 11 nüfusuyla, Şehitlik Camii köşesinde 50 milyon liraya kirada oturuyor. Hiçbir çocuğunu okutamamış. "Küçük çocuklarım sokakta eski leğen, sepetleri topluyorlar, ben de onları satıp eski ayakkabı alıyorum ve 1 buçuk milyon liraya satıyorum" diyor ve ekliyor: "Zaten bu kriz hadisesi bizi perişan etmiş. Oğlum İlyas da olmasa ne edeceğiz bilmiyoruz. İlyas, hak ettiğini almıyor. Ben kazanamıyorum. Tak etti boğazımıza."
Ceket ve gömlek satan Mehmet Olmaz da, krizden sonra insanların daha sıkı pazarlık etmeye başladıklarını söylüyor. Olmaz, 100 bin lira için almaktan vazgeçenler olduğunu anlatıyor.
ÖNCEKİ HABER

Açlık sınırı 195 dolar

SONRAKİ HABER

Lockerbie kararı siyasi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...