31 Mart 2001 21:00

Gıda güvenliğimiz IMF'nin ipoteğinde

Emperyalist ülkelerin Türkiye tarımını bitirmek ve kendilerine pazar yaratmak amaçlı politikaları Türkiye'nin karşısına açlık tehlikesini de çıkardı.

Paylaş
Gıda güvenliğimiz IMF'nin ipoteğinde
Nur Karabacak
Emperyalistlerin kendi ürettikleri stok malları pazarlayabilmek için IMF ve DB aracılığı ile tarımı bitirmek için ellerinden geleni yaptıklarına dikkat çeken akademisyenler, bu nedenle Türkiye'nin birçok üründe dışa bağımlı hale geldiğini ve bu şekilde devam edilirse açlık tehlikesi ile karşı karşıya kalınacağını vurguladılar. Akademisyenler, çözümün Türkiye'nin ekonomi politikalarının tamamiyle değiştirilmesiyle mümkün olduğunun altını çizdiler.
Prof. Dr. Gürol Ergin, Prof. Dr. Oğuz Oyan ve Dr. Nüvit Soylu tarım politikalarını, kriz ve son uygulanan stand-byı değerlendirdiler.
Prof. Dr. Oğuz Oyan, Türkiye'nin gıda güvenliğini sağlayabilen bir ülke olduğunu vurgulayarak, uygulanan politikalarla gıda güvenliğini dahi sağlayamaz konuma geldiğini belirtti. Türkiye'nin Ortadoğu'da kendi komşularına kıyasla daha fazla tarımsal istihdam barındıran bir ülke olduğunu hatırlataran Oyan, "Bu gerilik faktörüdür ama tarımdaki bu büyük nüfusu birkaç yıl içinde çok düşük bir sayıya düşürme macerasına girerseniz, o zaman bunun yaratacağı sorunları asla telafi edemezsiniz. Türkiye'deki program yüzde 40-45'lik tarımsal nüfusu, tarımdan ve üretimden kopararak şehirlere yığacak bir programdır. Çünkü şimdiye kadarki tüm destekleme mekanizmalarını ortadan kaldırıyor" diye konuştu.
DGD aldatmacası
Oyan, destekleme alımı yapan kurumlarını tasfiye edildiğini ya da özelleştirildiğini söyleyerek, bütün destekleme ve bölüşüm araçlarının uluslararası kurumların istekleri doğrultusunda ortadan kaldırıldığını dile getirdi. Oyan, uygulanan bütün desteklerin yerine ne idüğü belirsiz Doğrudan Gelir Desteklemesi (DGD)'nin konmaya çalışıldığını dile getirdi. Oyan, bu sistemin hiçbir ülkede tek başına kullanılmadığını ve bazı durumlarda üretimi daraltmak amacıyla kullanıldığına dikkat çekerek, sözlerine şöyle devam etti:
"Türkiye'de insanlara 'Üretme, ya da sen yaparsan yap, ister toprağını boş bırak ister ek ben sana şu kadar gelir desteği vereceğim' diyen bir sistem var. Bu gelir desteği çok sembolik. Onu dahi uygulayamazlar. Çünkü bütçe imkânları yok. Bu aldatmaca. Türkiye gibi daha çok üretmesi gereken bir ülkeye üretmemeyi özendiren bir sistem. Niye bu uygulanıyor? Çünkü gelişmiş ülkeler bize şu anda 'Hiçbir şey üretmeyin. Sadece turizm, hizmetler sektörünüz olsun' diyorlar. Çünkü onlarda verimlilik çok yüksek ve tarımsal ürün stokları birikmiş durumda. Bunu satacak pazarlara ihtiyaçları var. Türkiye'ye de kendi çıkarlarına uygun çok akılcı politikalar üretiyorlar. Sorun Türkiye'de. Türkiye kendi kendisini hançerliyor. Türkiye'nin bürokratı, siyasetçisi 'Kara deliklerimizden biri tarımdır. Bütçe açıklarımızın nedenlerinden biri budur. Bundan kurtulalım' edebiyatı yapıyorlar. Bu koca bir yalan."
Tarım ihmal edildi
Prof. Dr. Gürol Ergin ise uygulanmaya çalışılan son programın, Türkiye'yi bir yanlışa götürmekten öteye gitmediğini belirterek, yıllarca kimi ekonomistlerin, siyasilerin tarıma kaynak ayırmanın israf olduğunu söylediğini hatırlattı. Bütün bunların sonunda sanayiye yapılan yatırımlara öncelik verildiğini, tarımın hep ihmal edildiğini söyleyen Ergin, 1980'den sonra tarımdaki sermaye yatırımları sabit sermaye yatırımları içindeki payının yüzde 5'lere kadar düştüğünü kaydetti. Ergin, bunların tarıma kaynak aktarılmadığını açıkca gösterdiğini ve bunun sonucunda Türkiye kendine yetemez duruma geldiğini ifade ederek, "Oysaki Türkiye 2'inci Dünya Savaşı'ndan sonra Avrupa'ya yıllarca ürün satmıştır. Avrupa artık ihtiyacı kalmayınca Türkiye tarımının bir yere gelmesini istememiştir. Bunun ötesinde ürettiği stok ürünler için pazar arayaşına girmiştir" dedi. Ergin, "Nasıl bir program oluşturulursa oluşturulsun önümüzdeki dönemde, Türkiye ürtemini artırmadığı için enflasyonda büyük sıkıntılar yaşayacak" diye konuştu. Çiftçinin yanlış fiyat politikaları nedeniyle tarım yapamaz duruma geldiğini ifade eden Ergin, "Krizden sonra çiftçi iyice perişan olmuştur. Girdi fiyatlarının döviz üzerinden belirlenmesi çiftçiyi ayrıca mağdur etmiştir. Son olarak tütün üreticilerinin Ankara'da salonlara sığımayan toplantısı üreticinin sabrının son noktaya geldiğinin bir göstergesi. Üretim yapılmaması ve tarımın sürdürülmemesi için tarım çok yönlü bir kıskaç içine alınmıştır" dedi.
Ulusal bir tarım politikasının ortaya çıkartılması gerektiğini bildiren Ergin, "Uluslarası kurumların söylediklerinin aksine, üretimi kısıtlayacı değil de, üretimi artırmaya yönelik politikalar üretilmeli. Tarımsal kitlerin özelleştirilmesinden bir an önce vazgeçilmeli. Üreticilerin örgütlenmesi için çalışılmalı. Desteklemelerden asla vazgeçilmemeli" dedi.
Dr. Nüvit Soylu ise, uygulanan tarım politikaların Türkiye gerçekleri ile uyuşmadığına dikkat çekerek, emperyalist ülkelerin taleplerine göre tarım politikalarının belirlendiğini söyledi. Soylu, "Tarımda dışa bağımlı bir ülke, bağımsızlığını yitirmiş bir ülkedir" dedi. Soylu, üreticinin iyice yoksullaştığına ve açlık sınırının altında yaşamaya çalıştığının altını çizerek, "Üretim bitme noktasına geldi. Buğday fiyatları Şikago borsasına göre belirleniyor, böyle bir ülkenin bağımsızlığından söz edilemez. Türkiye'nin tarımdan vazgeçmesini istiyorlar, dünya ile alışverişinin sadece ticaret ve turizm olmasını istiyorlar" dedi. src=/resim/b1.gif width=5>
Başa dön
ÖNCEKİ HABER

ABD 'ince ayar' yaptı

SONRAKİ HABER

Esnaf kepenk kapatıp eylem yaptı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa