ABD 'ince ayar' yaptı

ABD 'ince ayar' yaptı
Dışişleri Bakanı İsmail Cem, ABD'nin başkenti Washington'daki temaslarını tamamladı. Cem, Washington'da bulunduğu süre içinde ABD Dışişleri Bakanı Powell, Savunma Bakanı Rumsfeld, yardımcısı Wolfowitz, Genelkurmay Başkan Yardımcısı Myers ve Bush'un yardımcısı Cheney ile görüştü. Görüşmelerde, Türkiye'nin içinde bulunduğu ekonomik krizin yanı sıra, bir dizi uluslarararası sorun ele alındı.
Dick Cheney-Cem görüşmesi ile ilgili basına bir açıklama yapılmazken, diğer görüşmelerden sonra yapılan açıklamalar, hükümetin, ABD politikalarına "tam uyum sağlayacağına" dair yeni taahhütler verdiğini ortaya koyuyor. Bu taahhütlerin ne olduğuna ilişkin ipuçları, Cem ile ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell arasında yapılan görüşmenin ardından ortaya çıktı.
Irak'a özel önem
Powell-Cem görüşmesinden sonra bir açıklama yapan ABD Dışişleri Bakanlığı, "Türkiye'nin ekonomik reform sürecine bağlılığını desteklediklerini" bildirdi.
Bakanlık sözcüsü Richard Boucher, düzenlediği basın toplantısında, ABD'nin Irak konusunda üzerinde çalıştığı "akıllı yaptırımlar" projesine Türk tarafının "genel destek" verdiğini vurguladı.
Boucher, Cem'in Powell'a "Türk hükümetinin reform sürecine bağlılığını" bir kez daha dile getirdiğini anlattı ve "Bakan Powell da bu reform sürecinin ve IMF ile yapılan çalışmaların devamına desteğini dile getirdi" diye konuştu.
Sözcü Boucher, Türkiye'nin IMF ile işbirliğinin devam etmesinin kendileri açısından "olumlu" olduğunu ve bu işbirliğinin devamını istediklerini belirtti.
'Türkiye'yi takdir ediyoruz'
Boucher'in, Irak'a yönelik emperyalist ambargo konusuna özel bir önem verdiği görüldü. Bakanlık sözcüsü şöyle konuştu: "Yaptırımlar konusunda komşu ülkelerin sivil ihtiyaç maddelerinin ticaretinden elde edebileceği fırsatlar var. Aynı zamanda önemli olan konu petrol ve mazot kaçakçılığı şeklinde ortaya çıkan sınır ticareti bizim için endişe yaratıyor. Bu durumun Bağdat'ın eline kaçakçılıktan elde ettiği kontrol dışı gelirler sayesinde askeri gücünü yeniden kurmasından veya kitle imha silahları elde etmesinden kuşku duyuyoruz. Bu yüzden yaptırımlara bu yönde bir yaklaşımın uygulanması, kitle imha silahlarının kontrolünün güçlendirilmesi ve bu arada Türkiye gibi Irak'ın sivil halkıyla ekonomik ilişkileri bulunan bölge ekonomilerinin çıkarlarının korunması konularında Türkiye ile birlikte çalışıyoruz. Türkiye, Körfez Savaşı'ndan sonra oldukça ağır ekonomik zarara uğramasına karşın Irak'a karşı yaptırımları uyguladı. Ayrıca, keşif güç uçuşlarına olanak sağladığı için takdirlerimizi Türk tarafına ilettik. Bu noktada Irak petrolünün sadece gıda için petrol programı çerçevesinde gerçekleşmesi gerektiğini düşünüyoruz. Mevcut süreci gözden geçirerek bunun Irak'ın sivil halkıyla normal ticaret yapılması yolunda fırsatlar çıkaracağını düşünüyoruz."
Sempatileri varmış
İsmail Cem, Pentagon'da ise Savunma Bakanı Donald Rumsfeld ile bir araya geldi. 45 dakika süren bu görüşmeye, Savunma Bakan Yardımcısı Paul Wolfowitz'in yanı sıra Genelkurmay Başkan Yardımcısı Frank Myers da katıldı. Rumsfeld, Türkiye'nin NATO çıkarlarına yaptığı katkıları överken, Türkiye'ye "sempatisi olduğunu" söyledi.
Bu görüşmede Türkiye'deki ekonomik durum, ABD'nin füze savunma sistemi, Gürcistan'ın Rusya'ya karşı güvenliği, Yukarı Karabağ, Balkan "barış" gücü, Türkiye'nin Orta Asya ilişkileri, Makedonya, Irak, Ortadoğu ve Avrupa Güvenlik ve Savunma Politikası (AGSP) konuları ele alındı. Bütün bu konularda Türk hükümeti, ABD'nin saldırgan politikalarına tam destek verdi.
Cem görüşmede, neredeyse tüm dünyanın karşı çıktığı "Füze Savunma Kalkanı" projesini destekledi.
Derviş'e tam destek
Dışişleri Bakanı Cem, temaslarla ilgili yaptığı basın açıklamasında, Dünya Bankası tarafından Türkiye'yi yönetmekle görevlendirilen Kemal Derviş'in programına "tam destek verdiklerini" vurguladı. Cem, "Zaten bu açık bir mesele. Bu program, hükümetin programı. Türkiye'de ne konuşuyoruz? Bankalar konuşuluyor, yolsuzluğa açık hususlar konuşuluyor. Ekonomi piyasalarının çalışmasını engelleyen hususlar var. Bunlar bilinmeyen şeyler değil" dedi.
Cem ayrıca "ekonominin zayıflamasının dış siyaseti etkilemeyeceğini, tersine dış siyasetin ekonomik zorlukları aşmada iyi etkide bulunacağını" öne sürdü.