28 Mart 2001 21:00

'Paylaşım olursa yoksulluk olmaz'

Tek odalı evde 10 kişi. İkisi özürlü 8 çocuk. Eğitim yok, sağlık yok... Diyarbakır'ın Hançepek semtinde hayatta kalmaya çalışan zorunlu göç mağduru bir aile Pişkin ailesi. Vahyettin Pişkin, yaşadıkları acıların birilerini zengin ettiğini söylüyor ve ekliyor: "Paylaşım olursa kimse işsiz kalmaz. Yoksulluk ve açlık olmaz".

Paylaş
'Paylaşım olursa yoksulluk olmaz'
Vahyettin Pişkin ve ailesi, bölgede yaşanan "olağanüstü"lüğü uzun yıllardır yaşayanlardan... Silvan'da 20 yıl boyunca sağlık görevlisi olarak çalışan Pişkin, babasının kendisini "PKK'ye yardım ediyor" şeklindeki şikayeti üzerine 3 kez gözaltına alınmış ve Diyarbakır'a göç etmek zorunda kalmış. Şimdi Diyarbakır'ın Hançepek semtinde yüzbinlerce zorunlu göç mağduru ile birlikte yaşam mücadelesi veriyor.
10 kişi tek odada
Diyarbakır'a iki buçuk yıl önce gelen Pişkin, Mehmet Ali Altındağ'ın sahibi olduğu İntim İnşaat şirketinde iki aydır gece bekçiliği yapıyor. Akşam dörtten sabah sekize kadar çalışmasının karşılığında, 100 milyon lira alıyor. Sigortası da yok. Hançepek semtinde, eşi ve 9 çocuğuyla 10 milyon lira kira ödedikleri tek odalı evde yaşamak zorunda kaldıklarını belirten Pişkin, "Evin içi fare dolu. Mecbur yaşıyoruz" diyor.
İlaç alamıyorlar
Yol parası vermemek için iki buçuk kilometre uzaklıktaki işyerine yürüyerek giden Pişkin'in iki çocuğu engelli. Zihinsel engelli 20 yaşındaki Tarık, ayakkabı boyacılığı yaparak evin bütçesine katkı sunmaya çalışıyor. Tarık'ın cezaevi yakınlarındaki bir kahvenin önünde ayakkabı boyadığını anlatan Vahyettin Pişkin, sabah saat 08.00'den, gece yarılarına kadar çalışan Tarık'ın evin yolunu dahi bulamadığını söylüyor.
Suriçi'nin labirent gibi sokaklarında kaybolan Tarık'ı, çoğu zaman sığındığı Mardinkapı Karakolu'ndaki polisler eve getiriyorlarmış. 12 yaşındaki Mizgin ise geçirdiği bir havale sonucu sakat kalmış. Vahyettin Pişkin, hiçbir bir sosyal güvenceleri olmadığını, sadece bir yeşil karta sahip olduklarını söylüyor. Ancak yeşil kartla ilaç almak mümkün değil, sadece muayene oluyorlar, satın alamayacakları ilaçları öğrenebilmek için...
10 milyon liraya bile çalışırım
İşyerinde nöbet tuttukları kulübede değil insanın, hayvanın bile yaşayamayacağını anlatan Pişkin, patronun dayattığı her türlü çalışma koşullarını kabul etmek zorunda kaldıklarını belirterek "Karşı çıkarsak işten atıyorlar. Ben çalışmaya mecburum. 10 milyona dahi çalıştırsalar, en azında ev kirasını ödemek için çalışmak zorundayım" diyor Vahyettin Pişkin. Sadece 2 çocuğunu okutabiliyor Pişkin, diğer tüm çocuklarını okuldan almış. Daha doğrusu almak zorunda kalmış.
Kan cepçileri!
Pişkin ve ailesinin yaşam koşulları, yüzbinlerce Diyarbakırlı yoksulun yaşamını gözler önüne sermeye yetiyor. Köyünden, toprağından zorla kopartılarak, Diyarbakır'da işsizlik ve yoksullukla yaşamaya zorlanan zorunlu göç mağduru aileler, hâlâ bugün adı bile hatırlanmayan hastalıklardan çocuklarını yitiriyorlar.
Vahyettin Pişkin'in son sözleri çok şey anlatıyor aslında; "Savaş rantçıları, hortumcuların çıkarları, bizi yoksulluk ve sefalete sürükledi. Bu dünya eninde sonunda geçim dünyası. Eğer bu ülkede paylaşım olursa kimse işsiz kalmaz. Yoksulluk ve açlık olmaz. Ama bugün birileri cepçilik yaparken, Diyarbakır'da da kan cepçiliği yaparak zengin olanlar var."
ÖNCEKİ HABER

İlaç da doktor da değişecek

SONRAKİ HABER

Rusya IMF'yi reddetti

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...