28 Mart 2001 21:00

Romalı zenginlerin kenti: Nysa

Uygarlıkların tarih boyunca harmanlandığı Anadolu topraklarında, belki de en silinmez izler, Roma İmparatorluğu'nun en ileri çağı sayılan Hellenistik dönemde bırakıldı.

Paylaş
Romalı zenginlerin kenti: Nysa
Uygarlıkların tarih boyunca harmanlandığı Anadolu topraklarında, belki de en silinmez izler, Roma İmparatorluğu'nun en ileri çağı sayılan Hellenistik dönemde bırakıldı. Anadolu'da son yüz yılda yapılan kazılarla 300 civarında Roma kent yerleşkesi ortaya çıkarılmıştır. Aydın'ın Sultanhisar ilçesi Hellenistik döneme ait en önemli kalıntılardan biri olan Nysa Antik Kenti'ni saklar.
Nysa, eskiden Karia olarak adlandırılan bölgede, Büyük Menderes Nehri'nin (Meander) kuzeyinde, Aydın dağlarının (Messogis) eteğindeki, bir akarsu vadisinin yamaçlarının her iki tarafında Hellenistik devirde kurulmuştu.
Roma İmparatoru Augustus (M.Ö. 27-M.S. 14) döneminde yaşamış olan ünlü coğrafyacı ve gezgin Amasya' lı Strabon (M.Ö. 64-M.S. 23), Nysa'da dönemin üniversitesi olan Gymnasium'da eğitim görmüş ve kentin o dönemdeki görünüşünü kayıtlara geçmiştir. Kentteki kalıntılar bilim ve eğitimin Nysa'da çok gelişmiş olduğunu göstermektedir.
Nysalılar kentin ortasından geçen bu akarsuyun üzerinde bir stadyum ile köprüler inşa ederek, kentin iki tarafını birbirine bağlamışlar ve böylece mühendislik alanındaki başarılarını ortaya koymuşlardır. Nysa'daki yapı kalıntılarına, 1909 yılındaki başlatılan kazılar sonuşu ulaşılırken araştırmacılar kentte Romalı zenginlerin yaşadığını belirtmektedir.
Nysa'nın tarihi
Nysa'nın kuruluşu hakkındaki bilgiler de Augustus devrinin ünlü gezgini ve coğrafyacısı Amasya'lı Strabon ile tarihçi Byzantion'lu (İstanbul) Stephanus'un (M.S. 6. yy) yazdıklarından öğrenilmiştir. Nysa adı özellikle Hellenistlik devir krallık ailesi kadınları arasında oldukça sık rastlanan bir isimdir. Yine Strabon'a göre Nysa, Peloponnes'deki (Yunanistan'ın güneyindeki Mora Yarımadası) Sparta'dan gelen Athymbros, Athymbrados, ve Hydrelos adlı üç kardeş tarafından kurulan üç ayrı küçük yerleşmenin sonradan büyük bir kent halinde birleşmesi ile oluşmuştur ve Athynbros da bu yeni kentin kurucusu olarak anılmıştır.
Bizans çağında kent 12.yy'da, Selçuklular'ın yönetimi altına geçmiş ancak kısa bir süre sonra yine Bizanslılar tarafından geri alınmıştır. Nysa'nın 1402 yılında Timurlenk tarafından istila edilmesinden sonra kent yavaş yavaş önemini yitirmiştir.
Mimari yapı
Roma kentlerinde olduğu gibi Nysa'nın da en önemli yapılarının başında Gymnasium gelmekteydi. Bu okulda gençlere düşünsel ve bedensel eğitim veriliyordu. Kentin stadyumu, yani amfi tiyatrosu ise yaklaşık 192 metre uzunluğunda ve 44 metre genişliğindedir ve yaklaşık 30.000 kişiyi alacak kapasitededir. Stadyum'un kuzeyindeki derin vadi üzerinde ise bir Roma köprüsü bulunmaktadır. Strabon, Nysa'da akan suların içerisinden geçtiği gizli bir yer altı geçidinden bahsetmektedir. Bu geçidin antik kentin tiyatrosunun önündeki meydanı alttan destekleyen ve Messogis dağından hızla akan sular için bir kanal işlevi gören yaklaşık 100 m. uzunluğundaki tünel olduğu sanılmaktadır. Kentin merkezindeki tiyatro ise çok iyi korunmuş bir durumdadır. Tiyatro yaklaşık 12.000 kişilik oturma kapasitesine sahiptir.
Eserler çürüyor
Nysa'daki Roma İmparatorluk Çağına ait olan bu tiyatro'da sahne yapısının podyumlarında bulunan bağcılık ve şarapçılık tanrısı Dionysos'un yaşamına ait kabartma heykeltıraşlık frizleri çok önemlidir. Çünkü, Nysa tiyatrosun'daki bu frizler Türkiye'deki diğer kabartma frizli üç antik tiyatro'dan (Hierapolis: Pamukkale, Perge, Side) en iyi korunmuş durumdakilerini oluşturmaktadır. Ancak bu sitelerin restorasyonu halen yapılmamıştır.
Nysa Meclisi
Kentinin en iyi korunmuş yapılarından birisi de Bouleuterion yani meclis binasıdır. Strabon, bu yapıyı Gerontikon (Yaşlılar Meclisi) olarak tanımlamıştır. Meclis 600 ile 800 kişiyi alabilecek kapasitededir.
Kentin Agorası da yaklaşık 89x105 metre ölçüsünde olan ve dört yanı da kolonadlarla (sütun sıraları) çevrili salonlardan oluşan dikdörtgen biçimli bir pazar yeridir.
Nysa'daki eğitim tesislerinden en önemlisi olan kütüphanenin kalıntısı, bugün yaklaşık 14.80x13.40 metre ölçülerindeki dikdörtgen biçimli planı ile Efes'teki Celsus Kütüphanesi'nden sonra Anadoludaki en iyi korunmuş durumda olan ikinci antik çağ kütüphanesidir. Kütüphane'nin Roma İmparatorlık çağında M.S. 2. yy. da inşa edilmiş olduğu sanılmaktadır.
Akharaka
Nysa yakınındaki Akharaka köyü ise kent halkı için dini açıdan önem taşımaktaydı. Dönemin dinsal düşüncelerine göre böyle mağaralar yeraltı dünyasıyla bir iletişim merkezi olarak görülmüş ve kutsal yer olarak tanımlanmıştır. Nysa'nin bu kutsal yerinde bir zamanlar Pluton ve Persephone tapınağı ile yakınındaki Kharonion adlı büyük bir mağara bulunuyordu.
Strabon Akharaka'yi şöyle anlatmaktadır; " Tralleis-Nysa yolu üzerinde Nysalıların Akharaka olarak adlandırdıkları bir köy vardır. Burada çok önemli bir kutsal bölge ile birlikte zengin toprakları olan Plutonion ile Pluton ve Persephone tapınakları bulunmaktadır. Hasta olanlar buraya başvurur ve köyde deneyimli rahipler yaşamaktadır. Bu rahipler, mağarada hastaların gördükleri rüyalara göre tedavi yöntemlerini saptarlar. Bunlar aynı zamanda tanrılardan sağlık dileyen güçlü kişilerdir ve hastaları sık sık mağaraya götürerek onları birkaç gün yemek vermeden yalnız başlarına sakin bir ortamda düşünmeye bırakırlar. Kharonion, sağlıklı insanlar için ise öldürücü özelliklere sahiptir ve bu nedenle yasak bölgedir."
ÖNCEKİ HABER

Yoksulluk ve yolsuzluğa hayır

SONRAKİ HABER

Halkı teslim alma operasyonu

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa