16 Şubat 2001 22:00

'Ve erenler böyle dedi'

İnsanımız zorda kaldıkça üretmiş mizahı. Bektaşi fıkraları, Nasrettin Hoca Fıkraları, İncili Çavuş ve Bekri Mustafa öykülerinin bana düşündürdüğü, baskıya kahkahayla karşı koymanın da bir savaşım yolu olduğudur.

Paylaş
'Ve erenler böyle dedi'
Sennur Sezer
İnsanımız zorda kaldıkça üretmiş mizahı. Bektaşi fıkraları, Nasrettin Hoca Fıkraları, İncili Çavuş ve Bekri Mustafa öykülerinin bana düşündürdüğü, baskıya kahkahayla karşı koymanın da bir savaşım yolu olduğudur. Dediğim dedik bir yönetime, astığım astık bir baskıya zorbalığı gülünç düşürmekle direnmiş halk bilgeleri. Zorba ister Timur olsun ister IV. Murat.
Hani içki yasağında Bekri elinde şişeyle yakalanmış 4. Murat'a. Şişeyi arkasında tutup, duvara yaslanmış. Murat'ın derdi Bekri'ye korku salmak. Uzat elini, buyurmuş. Bekri sağ elini uzatmış boş. Öteki elini de, demiş padişah. Sırtıyla şişeyi sağlama alıp sol elini de uzatmış Bekri. Padişah, şimdi bana doğru gel, deyince dayanamamış : "Oynama Murat", demiş. "Şişeyi kırdıracaksın"
Yaygın fıkraların çoğu Bektaşi babaları üstünedir. Metin Demirtaş, bu fıkraları "şiirimsi" biçimde yeniden yazmış. Nefes Yayınları arasında yer alan bu çalışma Abidin Dino'nun çizimleriyle bezeli. Kimi zaman çizgiye mi fıkraya mı bakacağınızı bilemiyorsunuz. Ama ne ondan ne de ötekinden cayabiliyorsunuz.
Metin Demirtaş, Bektaşi fıkralarını şöyle sunuyor : "Ham sofu, softa , Babaerenleri zaman zaman çok bunaltmış. Babaerenlerin tek silahı ince zekası ve hazır cevaplılığı. Bu yeteneği ile yobazı her zaman susturmuş, sırtını yere sermiş. Ya da yobazın saldırılarına öyle incelikli yanıtlar vermiş ki, yobaz aldığı yanıtla gülse mi ağlasa mı bilememiş.
Bektaşi gülmecelerine karanlıkla aydınlığın, bilge ile bilisizin çarpışmasından doğan çiçekler diyorum. Bu gülmeceler ve gülmecelerin kahramanı Babaerenler 'gülün, düşünün, insanı sevin, hoşgörülü olun' diyor bizlere. "
Bektaşi'nin derdi yalnız ham sofu değildir. Yokluk yoksulluk da bırakmaz yakasını. Metin Demirtaş'ın anlatımıyla böyle bir fıkrayı anımsayalım :

"Ramazan çıkmak üzere
Bayramı kapıda
Erenlerin başına toplanmış çoluk-çocuk:
'Baba bize bayramlık...'
Gönül almak ister elbet
Fakat bırakmıyor ki yoksulluk!

'Eh, paranın yettiği kadar' der
Tutar kasabanın yolunu.

O dükkan, bu dükkan dolanırken
Birini görür, yatırmışlar da
Bağırtıyorlar falaka altında.

Baba erenler yaklaşır
Falakayı tutanlardan birinin yanına:
'Yahu merhamet edin, nedir suçu?'
'Ramazanı yedi, daha ne olsun suçu! '
Der falakayı tutanlardan biri.

Babaerenler mırıldanır içinden:
'Vah garibim vah!
Hazır yemişken, bayramını da yeyivereydin de
Kurtaraydın bayramlık derdinden şu yoksulu.'
Bildiğimiz fıkraları, bir daha yunup arınmış, şiirimsi bir biçimde okumanın tadını çıkarmak istiyorsanız, 'Ve Erenler Böyle Dedi'yi okuyun. Elbet bulabilirseniz. Bulamazsanız, yine Demirtaş'ın Şiirimsi Hoca Nasrettin Öyküleri'ni arayın. Başka ozanların da böyle çalışmaları var. Örneğin Kemal Özer'in Nasrettin Hoca adlı çalışması çocuklar için de, büyükler için de düşünülmüş bir kitap. Göreceksiniz, ozanlar fıkraları çok başarılı aktarıyorlar. Çünkü onlar da zorbalığa, alaysamayla, incelikle, şiirle karşı koyuyorlar.

ÖNCEKİ HABER

Emekli askerlerden kalaşnikof vurgunu

SONRAKİ HABER

CHP'de kazan kaynıyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...